BÖLÜM 1 : BEYAZ ŞARAP

107 12 303
                                    

Hikayemizin şarkısı: Canan Erçetin- Ben Kimim?

"Aynada bize gülümseyen o suret, bizim gerçeğimiz değil başkalarının gördükleridir. Bundandır aynadaki suretin bizi tam olarak yansıtmayışı. Aynadaki o görüntü birer arayıştır aslında. Ben bu muyum?

Hayır, değilim.

Ben o insanların gördüğü o görünmez suretten daha fazlasıyım."

BÖLÜM 1: BEYAZ ŞARAP

Geçmişin içinde süzülen o anılar, adeta bir kurşun gibidir. Geçtiği yeri acımasızca yakar. Unutmak istediğinizde gözünüzün önünde, unuttum sandığınızda aklınızda, onunla yaşamaya karar verdiğinizde ise kalbinizde kalır. Geçmiş unutulmaz, şimdi umursanmaz, gelecek görülmez. İnsanlar yaşamak istemez. Dağlar kadardır dertleri, içlerine sığmaz derin yaraları.

Çok gerçek vardır ve onları saklamak için söylenen binlerce yalan. Dünyada çok iyi vardır ve onları görünür kılan binlerce kötü. Gidişler vardır ve bir daha dönmeyişler.

Ve bazı çocuklar vardır. Zindanının duvarlarını kendi kanıyla boyarlar. Kırmızıya kalp yakışır diyerek koca koca kalpler çizerler. Kirli duvarın üzerinde nefeslerinin izleri kalır. Sevgisizlik boğazlarına dayanır. Kendi dünyalarında hapsolduklarını anladıklarında ise çocukluğunu yitirmiş gençler olurlar. Kimilerinin kurtulma şansı vardır. Kimileri ise umutsuz vakadır.

Sıradan ve görünmezlerdir. Kendi içlerinde girdikleri savaşta sürekli mağlup olurlar. Kısıldıkları kapandan kurtulmaya çalıştıkça daha çok canları acır. Seçimleri, istekleri dahası acıları bile önemsenmez. Bir nevi yaşamıyorlardır. Birilerinin, genellikle ailelerinin kuklası olup onlar ne derse yapmaya meyillidirler. Kendini sevdirebilmek onlar için mühimdir. Bu konuda sinir bozucu bir inatçılıkları vardır. Dediğim dedik olsalar da düştüklerinde en çok onlar sızlanır.

Hep içlerinden bahsetmişken biraz da dış görünüşünü anlatmak isterim. Bunu nereden bildiğimi soruyor olabilirsiniz. Çünkü ben az önce bahsettiğim o umutsuz vakayım. Ve kapandan kurtulmayı defalarca denemiş olmasına rağmen kurtulamayan o çocuğum.

Kısaca ben Akça'yım. Düz, kimsenin bilmediği, sınıf arkadaşlarının kendi aralarında konuşurken sesini hiç duymadık dedikleri o kız. Ders başarısı tavan yapsa da sınavdan sınava hatırlanan, çoğu zaman sadece kopya için muhatap oldukları, aralarına almaktan çekindikleri sınıfın sessiz kızıyım.

Dış görünüş deyince aklıma hiç görünmeyişimin gelmesi de ayrı bir ironi.

İnsanlar beni sessiz, asosyal, çirkin diye ayırsa da arkadaşlarımın yanında çok konuşkan biri oluyorum. Yani oluyordum. Bu hissi en son ortaokulda sıra arkadaşımla tatmış, liseye geçince onu bir daha görememiştim. Hayatımın son eğlenceli günlerini geçirdiğimden habersiz bir halde liseye geçtiğime sevinmiştim.

Kaderimin bana hazırladığı cilveli sürprizler sonucunda da buradaydım. Ailem istedikleri bölümü kazanabilmem için binlerce para baydıkları o dershanede. Buradan eve geçip saatlerce ders çalıştıktan sonra kendimi yarınki okul gününe hazırlayacaktım.

Okul, dershane ve ev şeklinde sürüp giden rutin hayatımı bir türlü bozamayınca ben de kendimi hayatın akışına bıraktım. Akıntıya kapılıp boğulacağımı öngörsem bile ben görünmezdim. Her yerde ve her şeyde.

Sesim kötü olmasına rağmen kendimi sahnede şarkı söylerken, çöp adam çizememe rağmen tuvallerimin olduğu sergiyi düşünürken telefonumun zangır zangır titrediğini ancak Araf dürtünce fark ettim. "Art arda mesaj geliyor, önemli olabilir."

AYNADAKİ SURETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin