Lily hala nasıl böyle bir planı kabul ettiğini bilmiyordu.
Ama bu son çareleriydi.
Böyle bir günün olacağını asla tahmin etmezdi. Çocukluğundan beri James'ten nefret etmişti. Onun zorba biri olduğunu düşünüyordu. Ancak bir anda ondan hoşlanmaya başladığını hissetmişti. Başlarda tamamen ergenlik hormonlarıyla ilgili olduğunu düşünmüştü ama sonralarda artık o küçük hoşlantı yüzünden geceleri uyuyamamaya başlamıştı. İçindeki suçluluk duygusu durmadan büyüyecek ve sonunu getirecekti.
Böyle bir son istemediği için şu an Julie ile beraber yasak saatte Ravenclaw Ortak Salon'unun kapısında duvara yaslanmıştı. Sirius'un Görünmezlik Pelerini'ni getirmesini bekliyordu.
Sonunda Sirius elinde Pelerin'le koşarak yanlarına geldi ve duramayınca Julie'ye takılıp kızın üstüne düştü.
''Sirius kalk üstümden!''
''Pardon Juls kalkıyorum.
Görünmezlik Pelerini yüzünden ikisinin sadece kafaları görünüyordu.
''Sirius kalk artık insanlar yanlış anlayacak.''
''Tabi tabi.''
Sonunda ikisi de kalkmayı başardığında kapıdan hiç beklemedikleri biri çıktı.
Aurora üçüne bakıyordu.
''Vay canına sizi hiç beklemiyordum.'' Sonra gözleri Julie'ye kaydı. ''Aurora Dia Delia. Sen de Julie Potter'sın herhalde.''
''Evet. Sen Hufflepuff değil miydin?''
''Evet ama Ortak Salon bilmeceyi bildiğiniz sürece girmenize izin veriyor. Arkadaşım Lisa'yı görmeye gelmiştim.''
Lily şaşkınlıkla baktı.
''Ne bilmecesi?''
''O yukarıdaki kartal her girişinizde farklı bir şifre soruyor. Doğru bilirseniz geçebilirsiniz. Yanlış bilirseniz geçemezsiniz.'' Dedi Aurora gözüyle kapının üstüne asılmış kartal heykelini göstererek. Sonra üçüne gizemli bir bakış attı. ''Monica telefonunu pek yanından ayırmaz. Sadece uyurken baş ucuna koyar. Öbür türlü fazla riske girmiş olursunuz.''
Sirius anlamaz gözlerle Aurora'ya baktı.
''Ne?''
Aurora, Sirius'a gülümsedi.
''Kardeşine benim yerime selam verir misin? Bugünlerde pek konuşamıyoruz onunla.''
''Onunla artık pek konuştuğumuz söylenemez.''
''Olsun sen yine de kız arkadaşıyla daha fazla zaman geçirmesini söyle.'' Sonra Julie ve Lily'ye baktı. ''Beni gördüğünüzü söylemeyin ben de sizi söylemem.''
Kız yürüyüp gitti. Julie, Sirius'a yaklaştı.
''Yapmayacaksın değil mi?''
''Tabi ki hayır. Regulus yanında bıçak taşıyor.''
Lily bu tür konulardan rahatsız olmuş bir şekilde ikisine baktı.
''Hadi şu bilmece işini halledelim.''
''Hiç olmadım ama hep olacağım. Kimse beni görmedi ve görmeyecek. Ve ben yine de her daim yanınızda olacağım. Her saniye benimle yaşayacağınız zamandan kayboluyor. Ta ki son adımınıza kadar. Sonralar asla daha sonrası olmayacaklara erişemez.''
Üçü de şaşkınlıkla kartala baktı.
''Hadi ama çocuklar kendinize gelin. Ravenclaw'ın felsefesini unutmayın. Asla zor sorular sormazlar. Sadece düşündürücü sorular sorarlar.''
''Evet Julie haklı Sirius kendine gel. Sonralar diyor bunun anlamı gelecekte olan bir şey olmalı.'' Dedi Lily çokbilmişlikle.
Julie kendine bir anda gelmiş güven ile devam etti.
''Sonraları olmayacak demek daha fazla şey yaşamayacak demek oluyor. O zaman son adım da ölüm demek.''
Sirius heyecanla fark etmeden fazla yüksek sesli konuştu.
''Alın işte buldunuz.''
''Ölüm mü?'' Farkında mısın ama hiç alakası yo-''
''Hayır Lils. İyi deneme.''
Sirius ikisini ittirerek öne geçti.
''Yarın.''
Kapı ardına kadar açıldı.
__〆( ̄ー ̄ ) __〆( ̄ー ̄ ) __〆( ̄ー ̄ ) __〆( ̄ー ̄ )
Dırırrırırım (Buraya davullar girsin lütfen)
Bir bölümün daha sonu.
Bölüm atmayı durduramıyorum ellerimi beni dinlemiyor.
Bugün Wednesday Addams'ı da bitirdim. Etrafta gizemli gizemli dolaşıyorum morcokcvıfm gören diyecek bu neyin kafasını yaşıyor.
Xavier mı Tyler mı bir türlü seçemiyorum.
Kısaca kafalr çok iyi.
Neyse. Yeni bölüm atar mıyım?
Yüksek ihtimalle.