Lütfen yanlış duymuş olayım. Ne olur. Hear me God!
Abime baktım.
O da biliyodu Hakan'ı ama hiç fotoğrafını falan görmemişti.
Can'da onu burda görünce afalladı."Sen hala rahatsız ediyo musun lan bu kızı!?" diye parladı Can.
"Ne demeliyim? 'Ciddi düşünüyorum' mu?" diyip güldü Hakan.
"Komik miydi şimdi bu?" suratımı buruşturdum.
"Ben güzelce konuşmaya geldim."dedi Hakan.
"Kızın konuşmak istemediğini, mesajlarına cevap vermemesinden anlayamadın mı?" sinirli bir şekilde devam etti Can.
Can'a güven verircesine gözlerimi kırptım. Gerçekten... Bütün moralim alt üst olmuştu.
"Gerçekten ne işin var burada?" dedim Hakan'a.
"Üstün zekamdan dolayı buradan bi okuldan istek geldi. Kıramadım." dedi dudaklarını büzüp inandırıcı olmaya çalışırken.
Whatsapp'taki gözlerini deviren emojiyle baktım ona.
İkimizde biliyorduk ki onun üstün bir zekası yoktu.
"Tamam belki az önce dediklerim doğru olmasada buraya okul için geldiğim doğru. Yani bundan sonra sürekli beni göreceksin." diyip abime baktı ve sonra yine bana baktı.
Bizim okula gelmiş olmasın ne olur. Hem gelse bile onu üç ay boyunca görmeyecektim.
"Evvet doğru tahmin Ececiğim. Sizin okuldayım." parmağını şıklatıp beni işaret etti.
"Nasıl anladın lan onu düşündüğumü.?"
"Yüz ifadenden."dedi hakan.
"Tamam şimdi git."diye sert bir şekilde araya girdi Can.
♬♪♬♪
Hakan gittikten sonra biraz tadımız kaçmış olsa da ikimizde farkettirmemeye çalıştık.
'Pişt' diye hem korku hemde komedi olan bir filme bilet aldık.
Seansa daha 15 dakika vardı bi 15 dakika da reklamlar süreceği için bir kafeye oturduk.
Kahve söyleyip beklemeye başladık. O sırada kafeden içeri iki tane keko girdi.
Kendilerini havalı sanıyorlardı sanırım. Bir tanesi aşağı çizgili bir gömlek giymiş ilk üç düğmesi açıktı. İçine de görünen sarı bi atlet giymişti. Boynunda bir de muska vardı.
Gözlerim iflas ederken saçını savurmaya 'çalıştı'. Bakın dikkat çekiyorum ; 'çalıştı'.Kafası resmen arkaya uçtu.
"Bü nedir ya. Abi ne olur çabuk içip kalkalım. Yoksa bir daha kahve içecek mide kalmayacak."
Yüzünü butuşturup beni onayladı.
Kekoların kekosuyla göz göze geldik ve yine o saç savurma hareketini yaptı.
Beni görmesi için yüzüne baka baka kusarmış gibi yaptım.
Gibi değil. Gerçekten midem bulanmıştı.
Saate baktığımda 10 dakika kaldığını gördüm. Daha sonra abime baktım. Kahvesi bitmek üzereydi.
"Abim ne olur kurtar beni bu azaptan. Sen öde gel ben dışarıdayım." diyip kalktım.
Kafenin önünde tek ayağımla ritim tutarken arkamdan birisi seslendi.
"Hanımefendi afedersiniz ama ücretsiz yiyecek vermiyoruz."