Eliz Rayne'den
Sarayda benim için bir oda hazırlanmıştı, planları için vakit gerekiyormuş felan şuan burada olmak istemiyordum ülkemde olmak istiyordum halkım bana bunu nasıl yapmıştı. Oda da bir parlak ışık belirdi Lydia tabii ya ne zamandır ortalarda yoktu."Prensesim-"
Yatakta ona arkam dönük bir şekilde oturuyordum.
"Neredeydin?" Dedim ruhsuz bir şekilde. "Bütün bunlar olurken sen bana anlatmak için neyi bekledin?!"
"Mahzende tutulmuşsunuz yoksa benim size ulaşmamam imkansız, kaç kere yanınıza gelmek için uğraştım ama Aylevler diyarı için yasaklanmış bölgeye giremezler."
"Neden böyle oldu? Zeus ne yaptı bu durum karşısında?"
"Onun sayesinde kimse saraya giremiyor zaten ve onun Tanrılık vakti dolana kadar siz gelmezseniz-"
"Artık bir krallığım olmaz.."
"Evet, şuan neyi bekliyoruz prensesim, bir planınız mı var?"
"Onun var?"
"O? Ona nasıl güvenirsiniz!?"
"O birşeyleri biliyor biz bilmiyoruz, unuttun mu Aylev'ler çocukluklarını hatırlamaz ve ben çocukken sen de çocuktun, bizim diyarımızın kuralı bu peki hiç düşündün mü neden Aylev'ler sadece bizim diyarda çocukluklarını hatırlamazlar?"
"Çünkü tüm Aylev'ler aynı anda çocuk olur ve tüm Aylev'ler çocukken oldu bu savaş!"
"Evet, doğru. Her ne kadar kulaklarımı tıkamak istesemde doğru bir şekilde dönüp dolaşıp buldu beni ve ben anlattıklarının gerçek olduğuna eminim."
"Anladım, haklısınız."
Kapı açıldı ve içeri bir muhafız girdi.
"Prensimiz sizi bekliyor."
Birlikte ilerledik ve bir odaya girdik, Arz odası olduğu besbelliydi halk Aylev'leri burada görevliydi -onları görebildiğim için özel olmadıklarını anlamıştım- tam karşımdaki sandalyede Earl Dean oturuyordu.
"Hoş geldin, buyur otur."
"Kısa mı kessek ikimizinde isteği belli."
"Otur."
"Anlamadın galiba?"
"Diklenmeye devam edeceksen anlaşmayı kenara atalım?"
"İkimizde atamayacağını biliyoruz." Dedim.
Kasları alayla havalandı dudağında bir alay kıvrımı belirdi.
"Emin misin? Dediğimi yapan biriyimdir."
Gayet tabii biliyordum dediğini yapan biri olduğunu, oturdum.""Neyi bekliyoruz?"
"Bir arkadaşı." Sıkıntıyla derin bir nefes verdim.
"DÜNYADAN UZAK! YİNE GÖZÜMÜZ EVRENLERDE." Kapının açılması ile içeri giren kadına gözlerim ulaştı. Dünya da neydi? Bu kraliyetin bir tercümanı yok muydu!?
Karşımdaki adamın ilk kez içten güldüğünü gördüm onun gülümsemesi ile istemsizce benim de dudaklarım yukarı kıvrılmıştı. Kalktı ve bana doğru geldi kollarını açarak bana sarılacak sanmıştım bir an ama arkamdaki kadınla sarılması ile dumura uğramıştım. İyi ki bende bir sarılma hareketi yapmamıştım yoksa çok büyük rezillik yaşanırdı ve ben muhtemelen canımı satar ve ölmeyi tercih ederdim.
"Sevgili prensim." Dedi gülerek.
"Özlemişim Ahu."
"Bende seni çok özledim." Dedi ve öptü Earl Dean'ın yanaklarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıklar Ülkesinin Prensi
De TodoYalnız hissettiriyorsun beni, çok seviyorum ama sevmiyorum da; dışarıdan o kadar güzelsin ki.. içine girdiğimde beni bunaltıyorsun.