5. bölüm

4 2 0
                                    

Eliz Rayne'den
Uyandığımda yanımda olmadığını fark etmemle öfledim, hayır ne vardı yani burada olacağım kısacık zaman diliminde benimle uyusaydı?! Ne diyordum ben be dert miydi bu annemin yaşamasını sağlamalı sırtımdan vuran herkese ceza vermeliydim! Yataktan kalktım, bana ayrılan odaya gidecekken diğer odanın aralık olan kapısını görünce içeri girdim. İçeride Ahu ve Earl Dean vardı.

"Günaydın." Diyen Earl'a gülümsedim.

"Günü aymamış bence üstündekine bakılırsa." Üstümdekilerin varlığını hatırladığım da kendime geldim.

"Earl'dan aldım dün, bir sorun yok ya?" Dedim gülümseyerek. Bunu üzerine Earl'ın da yüzünde hafif bir gülümseme belirdi bana yanaşan Ahu'ya baktım yürüdü yürüdü ve yanımda durdu kulağıma eğildi.

"Sadece yatağını süsledin senin suratına bile bakmayıp direkt yatırdığına eminim." Söyledikleri ile kanım dönerken Earl'a döndü.

"Ben kaçar ortak!"

"Görüşürüz Ahu." Ahu gittikten sonra ona döndüm.

"Onunla ortak olmayı istemiyorum."

"Dünya'ya gidebilir misin?"

"Hayır."

"O zaman fikrin önemli değil."

"Bu da ne demek?"

"İşimize yarayacak insanlara ihtiyacım var." Yanımdan geçti ve kapıya ilerledi kapıya uzandı ve açtı tam çıkacağı sırada seslendim:

"Earl," sözlerimi toparlamaya çalıştım. "Demek bu yüzden yataktan erken kalktın." Hızla odadan çıktım ve kendi odama girdim. Pijamaları çıkardım ve kendi kıyafetlerimden giydim.

"Benden bu kadar." Dedim kendi kendime ben istediğimi yapabilecek güçte birisiydim ve sırf haklı diye başka bir ülkenin ne prensine ne de prensesine beni yönetme hakkı tanımazdım.

...

Günahkâr olduğunuzu bilmeden günahkâr olmak mümkün müydü bilmiyorum ama son zamanlarda önemsediğim bi' durum değildi ait olduğum yere gitmek istiyorum.

Dünya dedim çok mu önemliydi orada durumlar nasıldı kötülük vardı tamam ama ne derecede? Halkından darbe yiyen bir başkan var mıydı? Ya da ölüm ölüme nasıl katlanıyorlardı? Dünya'da can alım satımı yok diye biliyordum inanışlarını bilmiyordum herkesin inanışı bizim gibi miydi acaba.

Annem anlatmıştı küçükken.

"Anne!" Dedim. "Neden bizim simgemiz mavi değil ben maviyi çok severim."

"Kızım dedi mavi ne kadar özgürlükse o kadar bağlıkıktır, kırmızı değildir sanılanın aksine aşkın rengi mavidir. Çünkü mavi sevdiğinin yanında istediğin herşeyi yapacak kadar özgürlük ve onun her istediğine sevmesen bile katlanacağın bağlılıktır. Bizim ülkemizde Gökyüzü Ülkesi kadar aşk yok işte bu yüzden."

"Peki anne," dedim"bizden başka bizden farklı evrenler var mı?"

"Var kızım. Mavi gezegen var."

"Sen nereden biliyorsun anne peki?"

"O gezegende insan bir arkadaşım var çünkü ben tacı hak etme stajını dünyada yapmıştım."

"Arkadaşın güzel miydi peki? Bir prenses miydi o da benim gibi? Kızı ya da oğlu var mı anne, prens oğlu varsa ben evlenebilir miyim?"

Sorularım annemi güldürürken ben somurtkan ifadem ile ona bakıyordum.

"Çocuklar evlenemez kızım sen daha küçüksün ben seni evlendirsem sensiz ne yaparım?"

"Ama benim barbielerim evleniyor anne! Ben Chelsea'yı bile evlendirim!"

"Sana arkadaşımdan bahsedeyim: Saçları simsiyah gözleri, gökyüzü mavisi, dudakları vişne şarabı kadar kırmızıydı. O kadar güzeldi ki bir kız çocuğum olursa ona benzesin istiyordum. Sonra o evlendi ve bir oğlu oldu o senden çok büyüktü tabii, biz dünyaya bir kaç kişinin sihirini alıp sürgün etmiştik çünkü buradaki dengeyi bozuyorlardı, sonra gönderdiğimiz kişiler arkadaşımın oğlunu öldürmüş, o günden beri yüzüme bakmıyor, yanıma gelmiyor gerçi baksa ben ona hangi yüzle bakacağım?"

"Canlarını satsaydınız sürgün ettiğiniz kişilerin oğlana anne."

"Dünya'da böyle birşey yok kızım."

"Peki oğlanın çocuğu var mıymış anne?"

"Hayır kızım sevdiği varmış ve oğlan görevde öldürülmüş."

O gün annem anlatmasa da hikayenin devamı olduğunu biliyordum. Annemin bir günlüğü vardı çünkü eminim ki orada yazıyordu birşeyler.

Earl Dean'ın yanına gittim.

"Benden bu kadar."

"Anlamadım."

"Ülkemi düzene sokmaya gidiyorum babamı bulunca haber verirsin."

"Gidip ne yapacaksın? Seni hiçe sayacaklar."

"Sen beni tanıdığını zanneden bir zavallının tekisin, umarım bir daha ki sefere sınavına iyi çalışırsın, umarım gecen güzel geçer." Dedim alayla suratına gülüp hızla arkama dönerken.

"Çocukluk ediyorsun." Dedi.

"Bu çocuk erken yaşlarında ülkeler arası toplantısını tek başına yapabilecek kadar zeki seçildi. Şimdi bana ait olanı almaya gidiyorum hevesim olanla uğraşmayacağım."

...

Hellö alıştım şu kelimeye herkese yazıyorum..

Bu bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın.

Neyse bu arada kitaptaki eskilerden bahsettiğimiz kısma dikkat edin bir hikaye var onunla ilgili yayınlamadığım bizlerle olacak bir kaç sene sonra büyük ihtimalle.

Earl Dean hakkında düşünceleriniz?

Eliz Rayne hakkında düşünceleriniz?

Ahu?

Lydia?

Karanlıklar Ülkesinin Prensi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin