3. Bölüm

5 1 0
                                    

"Ömrüne ömür katıp ne yapacaksın be!?"

"Ölmemi istemene şaşırmadım Eliz, ama ben yıllardır bu anı bekliyorum ben normalde elimdeki iksiri kullanıp annemi kurtarabilirim değil mi? Ama hayır iki masumda yaşasın babanı ikna et ."

"Babam ikna olmaz!"

"Sadece istediğim yere getir babanı."

"ÇIKAR BENİ ŞURADAN!" Acı çektiği için konuşamıyordu gücünü aldım ve onu kafesten çıkardım.

"Getiremem olmaz, ben onu çok seviyorum."

"Bende annemi çok seviyordum Eliz. Hayat bazen en sevdiğimizi elimizden alır bazense hayat değil düşmanlar alır."

Mahzenin kapısı tıklandı kapıya çevirdim başımı.

"Efendim bir gelir misiniz."

"İşim var."

"Ama önemli." Derin bir nefes verip ilerledim.

"Ne oldu?"

"Eliz Prenses size haber verdi mi bilmiyorum ama babası olaylardan beri sarayda yok şuan halk kraliyetin başına ben geçeceğim tartışması yapıyor."

"Hassiktir! Bu kötü haber bu kızı baştan düşürmemeliyiz."

"Neden düşürmeyelim ondan başkası geçse herşey daha kolay olur ve Eliz'in ömrünü kendinize satın alırsınız?"

"Kes ve işine dön!" İyice dediklerimin dışında birşeyler yapmaya başlamıştı ve bu durum sinirimi bozuyordu, eğer Eliz yerine başkası başa geçerse ben rahat bir intikam alamazdım.

Eliz'in yanına gittim.

"Sana müthiş bir haberim var Sevgili Prenses."

Başını kaldırdı ve umutlu gözler ile bana baktı sanırım onu bırakacağım felan zannediyordu.

"Ne?"

"Ne mi? Kibar olmalısın biraz daha," iki parmağımı birbirlerinin ucunda birazcık açık bırakarak birleştirdim. "Şu kadar."

"Zevzek misin biraz? Ne çene var sende ya!"

"Huyum kurusun."

"Konuya dönsek mi ne söyleyeceksin?"

"Sonra söyleyeceğim şimdi moralini bozasım yok, anlaşmayı düşündün mü?"

"Ben. Babamı. Feda. Etmem!" Dedi tane tane.

"Anneni mi feda edersin? Suçsuz anneni."

"Kahretsin! Neden bunu yapıyorsun sen annen ve babanın arasında seçim yapabilir misin!?"

"Yapamam." Dedim gözlerine bakarak, çok güzel bakıyordu gözleri, içeride bir ateş parıltısı vardı hırs, sinir ya da kibir ama hayır kibir değildi onu tanıyordum. Onu haddimden fazla tanıyordum..

"Kendin yapamayacağın şeyleri başkasına yaşatman bencilce!"

"Haklısın benim babam yapmazdı, senin baban yaptı." Bu kızı her gördüğümde bu konu içime kor gibi düşüyordu. Boğuluyordum.

"Bak derdin ne anlamıyorum ama-"

"DERDİM BABAN! Aptalı oynamayı kes artık!"

"Birşey bilmiyorum!"

"Hiçbir şey bilmediğin halde babana toz kondurmuyorsun, zaten bugün olan olayın da suçlusu sendin belli ki, halkına da toz konduramadın büyük ihtimalle."

"Ne demek bu şimdi?"

"Ne anladıysan o?"

"Gerçekten anlamıyorum açık konuş artık!"

Karanlıklar Ülkesinin Prensi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin