3 l KÜLLERİN CESARETİ

25 2 0
                                    

Daha fazla orada durmadım ve koşarak diğerlerinin yanına gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Daha fazla orada durmadım ve koşarak diğerlerinin yanına gittim. Defne kafayı bulmuştu. "Defne, acil bir işim çıktı. Gitmemiz gerekiyor."

Yüzünü buruşturdu. "Ama daha yeni geldik."

"Bu kadar içmeseydin seni burada bırakabilirdim ama bu halinle araba kullanamazsın."

Ayaz, "Onu ben bırakırım. Sen gidebilirsin." dedi. Defne'yle belli etmeyecek şekilde birbirimize gülümsedik.

"Teşekkür ederim. Görüşürüz."  Herkese el sallayıp mekandan çıktım.

Hava bu kadar soğuk olmasaydı ve bu kadar garip olaylar yaşamasaydım eve yürüyerek giderdim. Ama taksiye binmeyi tercih ettim.

Eve gittiğimde elimi yüzümü bir kez daha yıkadım ve kanepe yatıp tavanı izlerken düşündüm.

Polise mi gitmeliyim? Karanlıklar bölgesine mi?

Polis? Safir?

Başıma sürekli iş açma potansiyeli olan lanet olası iç sesim ikinci seçenek için çığlık atıyordu.

İçlerine sızmak için bahane arıyordum. Bahane bu işte diye düşünüyordum.

Polis karanlıklarla ilgili olan hangi işin üstünü kapatmamıştı ki?

Sen bile biliyorsun Almira. Onlar külleri bile gömdüler. Alevleri örtenler bilekliği örtemez mi sandın?

Karar vermiştim. Minik tatlı yüzüğüm ve ben yeni bir maceraya çıkacaktık. İçimde garip, tatlı bir his vardı. Heyecanlanmış olmalıydım.

Üzerimdeki elbiseyi daha rahat kıyafetlerle değiştirdim. Siyah bir kot pantolon, kahve bir kazak ve bir ceket giydim. Yadigarı parmağıma taktım. Sırt çantama gerekli olabilecek bazı şeyleri koydum. Defne'nin merak etmemesi için işimin şehir dışında olduğuna dair bir mesaj attım. Bana bu sefer de ulaşamazsa polisi arayacağından emindim. Bu yüzden yine yalan söyledim.

Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar.

Vampirlerden insan kokumu gizlemek için cebime mine çiçeği koydum. Bir süre Safir harici karanlık varlık görmek istemiyordum.

Sadece piyonumla ilgilenmek istiyordum. Avıma avmışım taklidi yapmak...

Ne olur ne olmaz diye koleksiyonumdan bir hançeri yanıma aldım. En sevdiğim -ayrıca tek- koleksiyonum buydu. Sapındaki yakut taş ve metal işlemeler alevleri andırıyordu. Sevdiğim parçalardan bir tanesiydi.

Bu sefer beyaz converseler tercih etmek gibi bir aptallık yapmadım ve botlarımı giydim. Kapıyı kilitledim ve ormanın içindeki kestirmeden yürümeye başladım.

 Kapıyı kilitledim ve ormanın içindeki kestirmeden yürümeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KALPLERİN SAVAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin