Lisa'nin odasına girdi. Hâlâ huzunluydu. Bu ona ağır gelmişti ki, bu hayatta tek ağladığı şey bu olmuştu.
Lisa'nin programına bir göz attı, çok fazla hastası vardı. Birazdan bir randevusu başlayacaktı, neyse ki yeni bir hastaydı. Kimseye Lisa'nin öldüğünü söylemeyecek, hastalara kendi bir bahane uydurmaya calisacakti.
Bu onun için kolaydı, Jennie yalanda ustaydi. Ailesini ozlemisti. Ama bu vakitten sonra hastaneden kaçmak %100 imkansızdı.
Yine bir umut vardı içinde. Bilirsiniz ya, en zor zamanlarda bile insanın içinde bir umut olur...
***
- "Görüyorum"
-" Bayan Rosé daha iyi betimlemenize ihtiyacım var, tam olarak ne görüyorsunuz"
-"Siyah, bana bakıyor"~Do you get deja Vu huh?~
Jennie hayatının en büyük ve acıklı deja vu'sunu yaşıyordu. Lisa gibi davranmaya çalıştı. Ama kimse onun yerini tutamazdi...
Bu konuşmayı bir yerden hatırlıyor olmalıydı. Daha birkaç gün önce, Lisa daha ölü değilken, aralarında geçen diyalog ile aynı şeydi.
Hatta tipkisinin aynisiydi.
Gözyaşlarına engel olamadi. Her aglamamaya çalıştığında boğazında oluşan o acıyı sevmiyor, kendini hemen ele veriyordu.
Ağlamak istiyor, kendini tutamiyor ama pişman oluyordu. Hele o vicdan acısı... Jennie'yi günden güne öldüren tek şey işte buydu.
Rosé tatlı biriydi. Herkese iyi davranıyor, hayata pozitif bakıyordu. Jennie'ye göre birkaç yaş küçük olan Rosé'nin de trajik bir hikayesi var...
Rosé evlatlık bir çocuk. Küçüklüğünden beri ona kötü davranılmasının etkisi mıdır bilmem, bir şekilde şizofren olmayı başarmış.
Jisoo içeri girdi. Rosé'nin arkadaşıdır, Jisoo. Jisoo Rosé'ye göre olgun, kişilikli biri.
-"Merhaba sayın Pranpriya Manobal. Rosé'yi almak için geldim, eğer seansiniz bittiyse"
-" A tabi, bitti."
-"Teşekkürler"
Jisoo'yu da sevmişti. Ama hastalar arasında Pranpriya olarak tanınmak, hoş değildi.
Bugünlük başka hastası yoktu programda. Ilginç, Lisa gün boyu yoğun olurdu.
Odayı karıştırmaya başladı. Hayır olamaz. Yine o baş dönmesi. Gözleri kararıyor, başı dönüyor kendini iyi hissetmiyordu.
Bunun sebebinin ne olduğunu biliyordu, bilmemezlige vurdu.
Bakışlar üstüne dikildi. Bir anda herkes ona bakıyor, büyük bir sessizlik oluşuyordu.
Olamaz yine gelmişti o şey. Korkmuyordu, alışmıştı. Panik yaratmadı, odayı karıştırmaya devam etti.
Ama bu mümkün değildi. Baş donmesi ve üzerine dikilen bakışlar buna engel oluyordu.
Jennie, bayıldı. Ölüyor muydu?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren /Jenlisa/
FanfictionPsikiyatrist Pranpriya Manoban, odasından kaçan şizofreni hastası Jennie Kim'i hemşire kıyafetleri ile görmeyi beklemiyordu.