ten: kingdom of beggings

149 16 12
                                    

"tekrardan merhaba yeonjun." soobin, yeonjun'un ellerini okşarken konuştu. odada kimse yoktu ve rahattı, biri gelirse eşi haber verecekti.

"ne zaman ve nasıl uyanacağını bilmiyorum ama geldiğinde seninle yeni bir başlangıç yapmak istiyorum." elleri titredi, kalbi hızlanmıştı. "beomgyu dinleniyor merak etme. o gün çok rahatsızlandı ve onunla konuştum, senin onu böyle görürsen çok üzüleceğini söyledim. bizi duyduğuna eminim yeon. üzülmeni ikimiz de istemediğimiz için dinlenmeye kadar verdi artık." gözlerini yüzüne çıkardı.

yeon'u çok solgun görünüyordu. onu böyle görmeye alışamamıştı, günler olmuştu fakat onun parlayan yüzünü böyle görmeye alışamamıştı. "42 gün oldu biliyor musun? 11 yılım zaten sensiz geçti bir de buna 42 gün daha katlandım. 11 yıldan daha zor geçti 42 gün. o yıllarda nerede olduğunu, neler yaptığını bilmiyordum ama 42 gündür yanındayım yeon. yanındayım, seni görüyorum, buradasın ama... ama yoksun. bu çok zor, böyle olmak canımı acıtıyor sadece. yine sarılmak ve yine öpmek istiyorum ama sen burada böyle..." cümlesini tamamlayamadı.

yüreği ezilmiş gibiydi.

"yanlış anlama beni güzel prens," güldü. "hatırladın değil mi? ben de öyle." ellerini yüzüne çıkardı yeonjun'un hafif dokunuşlarla okşadı sarı yüzünü. "geleceğine eminim, eminiz yeon'um. sadece sabırsızız fazlasıyla. seni çok seviyoruz, seni özlüyoruz güzel prens. aramıza çabuk gel biriciğim." dolan gözlerini yeon'undan kaçırdı prens. etrafta gezdirdi. "bunları konuşmak için hiçbir zaman doğru bir zaman olmayacak değil mi?" gözleri tekrar en çok sevdiği güzel prensini buldu. "bir kez daha erteliyorum sevgili yeon'um. affet beni olur mu? sana gelemiyorum, bana gelemiyorsun. bizim suçumuz değil güzel prens, bu düzeni değiştireceğim."

yeonjun'un olmadığı kırk ikinci günün sonu gelmişti. gece çökmüş, gök kararmıştı.

gök, yeonjun gittiğinden beri kapalıydı soobin için. gökten güzel prens ne zaman olur da uykusundan uyanırsa yeniden aydınlanacaktı.

"gyu ile ilgileniyorum merak ediyorsan, senin kadar benim de kardeşim. her zaman çok sevmiştim onu, kazasını öğrendiğimde gelemediğim için özür dilerim." tekrar kaçırdı bakışlarını soobin.

küçük prensin kazasını, yaşadıktan bir yıl sonra öğrenmişti çünkü.

hayattan izole edilmişti on bir yıllık süreçte.

"güzel prens..." dedi ve bekledi soobin. aklına anıları doldu.

geçmiş zaman↓

"hey yeonjun!" diye bağırdı prens soobin gökyüzünü izleyen prense. "efendim prensim" diye yanıt verdi yeonjun gözlerini bir saniye gökten ayırmadan.

"neye bakıyorsun öyle?" derin bir nefes aldı yeonjun. "gökyüzünü seyrediyorum prensim, çok güzel değil mi? gördüğüm her şeyden daha güzel. bir insan olarak yeryüzüne inseydi onun önünde eğilirdim." gözlerini yeonjun'dan çekip gökyüzüne baktı soobin, bir süre gökyüzünü inceledi. ardından gözleri tekrar yeonjun'u buldu. "gökten daha güzelsin yeonjun." dedi soobin.

dokuz yaşındaki bir çocuk için fazla iddialı cümlelerdi. "çok tatlısın soobin ama hiçbir şey ondan güzel olamaz." olumsuz anlamda başını salladı soobin. "siyah saçlarına, kusursuz yüzüne baksana yeon. vücudun da çok güzel, sıkı çalışıyorsun, korseler sana çok yakışıyor, belin çok ince ve ellerin çok zarif. gökten daha güzelsin, güzel prens."

gülümsemişti yeonjun, hayatında daha önce bu kadar güzel şeyler duymamıştı çünkü. mutluluğu gözlerinden okunuyordu, gözleri parlıyordu. yanında duran soobin'e sarıldı. "sana gökyüzü kadar kocaman sarıldım soobin, sen de çok güzelsin." kollarını beline doladı. "teşekkürler güzel prens."

the dead kingdom of love ||yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin