twenty four: kingdom of hope

94 13 18
                                    

"hoş geldiniz prenses." min, choi ailesinin prensesini karşıladı. "hoş buldum min." prenses, kralı görmek için sabırsızlanıyordu.

birbirlerini görmeyeli seneler olmuştu,

ne tanıdık bir hikâye...

"choi eunhee," dedi kraliçe prensese sarılırken. "bizleri unuttun sanıyorduk." gülümsedi prenses, aydınlık bir gülümsemesi vardı. soobin'le çok benziyorlardı. "sizi unutmak ne mümkün anne." kraliçenin yorgun yüzüne içleri ısıtan bir gülümseme yerleşti. prensesin ona anne demesi onu her zaman mutlu ederdi.

"senin büyüyüp kendi yuvanı kurduğunu görmek ne güzel." eğildi kraliçenin önünde. "en kısa zamanda kardeşimden de aynı hamleyi bekliyorum." kralın sırtını sıvazladı. prenses ve soobin kardeş gibi büyümüşlerdi, prensesin annesi savaşta hayatını kaybedince kraliçe ona anne olmuştu.

"yeonjun'u göremiyorum." demesi üzerine davetteki en şık kişi olan choi prensi, prensese selamını verdi. "prenses." gülümsemesi giderek büyüdü prensesin, göz ucuyla soobin'e baktı.

kral, prensi, parlak gözleriyle izliyordu.

"soobin'in tek aşkı! ne de güzelleşmişsin, tanrım." dedi ve sarıldı.

soobin'in tek aşkı...

"prensesim." ardından beomgyu da gelmiş, selamını vermişti. "inanamıyorum gözlerime!" beomgyu'nun selamını kabul etmedi ve sarıldı. "choi beomgyu ha! buralardan gittiğimde yürümeyi yeni öğrenmiştin." prensesin dediğine güldüler.

prenses diğerlerinden farklıydı. yanlış gördüğü şeylere müdahale eder ve görgü kurallarının her şeyi zorlaştıran kısmını yok sayardı. bu nedenle soobin'in babası, kralla, hiç anlaşamazlardı. saraydan ayrılması prensese iyi gelmişti.

"evleneceğiniz kişi çok şanslı." dedi beomgyu nezaketen. "hiç sanmıyorum." dedi soobin. amacı sadece prensesle uğraşmaktı. "bir gün sizi de evlendireceğim, bensiz düğün yapmayın."

prens choi'nin gözleri kral choi'yi buldu.

soobin'i çok yorgundu.

"choi krallığından davetiye alınca, kral evleniyor sanmıştım." dedi küçük prens, hedefinde prensesin gözüne girerek abisi ile sevgilisini kavuşturmak vardı. "beomgyu," diyerek güldü prenses. "damadın kardeşinin haberi olurdu değil mi evlenseler?" kollarından birini sağında duran krala, diğerini solunda duran prensin omzuna koydu. "prensesim bu mümkün değil." dedi yeonjun gülümsemeyle,

gülümsemesi kırgındı.

"görüşmeyeli umutsuzluk akıyor sözlerinizden prens choi. beni tanımıyorsunuz, her şeyi mümkün hâle getirebilirim." yeonjun, en azından prenses gerçekleri kabullenir, onun yanında olur sanmıştı, yanılmıştı.

prenseste bir yalana inanıyordu, yeonjun'un gözünde.

"elbette." gözlerini kaçırarak onayladı yeonjun. "soobin'in devrim yaratacağına inanıyorum, kardeşimi herkesten iyi tanıyorum." yıllardır birbirlerinden uzakta yaşamışlardı fakat aralarındaki kardeşlik bağı hiç kopmamıştı.

prenses, büyük prens choi'de bir şeylerin yanlış gittiğini fark etmişti. düğünüyle alakalı her şey bittiğinde onunla konuşmak istiyordu fakat,

geç kalmış olabileceğinden korkuyordu.

"eşiniz nerede?" diye sordu kraliçe şakalaşan çocuklarının arasında. "soylu olmadığı için işleriyle ilgileniyor kraliçem, düğün günü dahil." prenses bunu hiçbir zaman sorun etmemişti,

sevgi her şeyin önüne geçebilirdi.

"sorularınızı tahmin edebiliyorum, evet, çok tepki topladık." buruk bir gülümsemeyle devam etti sözlerine prenses eunhee. "buna layık olmadığımızı söylediler. ben bir prensestim o ise bir satıcı, halk, alt kesim." derin bir nefes aldı. "tanrı şahit ona asla bu gözle bakmadım, o da buna inandı. ona bu gözle bakan herkesle savaştım." önce krala sonra prense baktı.

the dead kingdom of love ||yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin