taehyung:
Bir hafta boyunca anlaştığımız yere her gün söylenmeden gelip hareketleri tekrar eden çocuğa bakarken hayret etmemek, biraz da hayran olmamak elde değildi.
Tahmin ettiğimin aksine azimli biriydi. Ateş bükmek istemediği her halinden belli olsa da hareketleri doğru bir şekilde yapabilmek için uğraşıyordu ve çabuk kavrıyordu. Doğuştan gelen bir yeteneği vardı.
Aslında hareketleri çoktan öğrenmişti ama dövüş pozisyonu alıp karşısındaki hayali kişiyi ateş büküyormuş gibi yumruklarken mutlu gözüküyordu, ben de bir türlü artık ateş bükme vaktinin geldiğini söyleyememiştim.
Tanrı aşkına nasıl söylerdim ki?
Gerçek bir sıkıntısı olduğu belliydi. Yakında meraktan delireceğimi hissediyordum. Rüyalarıma bile girmişti bu gizemli sırrı ama inatçı avatarın ağzını bıçak açmıyordu.
Bana anlatmamasını normal buluyordum ama içimde bir parça buna üzülmeden edemiyordu. Herkesten ayrılıp bir şeyler bilmek isterken buluyordum kendimi.
Onun için farklı olma düşüncesi nereden gelmişti bilmiyordum. Aslında bir nevi farklıydım da. Onu benim kadar sinir edebilecek biri yoktu. Benim kadar düşündüren ve hırslandıran da yoktu muhtemelen ama bu farklılıklar yetmemeye başlamıştı.
Deliriyordum sanırım.
Bir şeyi başardıktan sonra çocuk gibi heyecanlanıp gülmesi hoşuma gidiyordu. En son güveneceği kişiye, bana güvenip hareketlerini kontrol etmemi istemesi bir yandan korkutuyor bir yandan da içimde sıcacık duyguların yeşermesine sebep oluyordu.
Onunla ne yapacaktım hiçbir fikrim yoktu. Bir şeye başlamıştık ve nasıl sonuçlandığını görene kadar ikimizin de bırakası yoktu.
Sonucunda iki taraftan biri galip mi olurdu yoksa iki taraf da mağlup mu olurdu bilemiyordum. Sezgilerim bu konuda körelmiş ve beni yarı yolda bırakmaya hazırlanmış gibiydi.
Dalgın dalgın onu izlerken muhtemelen beni izleyerek öğrendiği takla atarak dengesini sağladıktan sonra tek eli ile yerden kalkma hareketini yaptıktan sonra kendine benden bir şeyler katması hoşuma gittiğinden gülümsedim.
Sakin bir hava ile alkış tuttuğumda bakışları en başta şüpheci olsa da sonra dudakları kendini beğenmiş bir gülümsemeye evrildi ve başını gururla havaya kaldırdı.
"Nasıldım ama? Süper değil miyim? Sizin senelerce öğrenmeye çalıştığınız şeyi şak birkaç günde öğrendim."
Gözlerimi devirsem de bilmiş tavrıyla gülmeden edememiştim.
"Ağır ol bakalım minik avatar. Daha ateş bükmeye başlamadın bile. Sadece duruşları öğrendin. Bu özgüven nereden geliyor?"
Ateş bükmek dediğim an buruşan yüzü gözümden kaçmamıştı. Ve evet, meraktan çıldıracaktım.
"Bence bunu yapmama gerek yok. Nasıl ateş bükeceğimi, gücümü nereden alacağımı, hareketleri falan öğreniyorum. Bu yeterli olur. Zor durumda kalırsam da bükerim. Ama o zamana kadar ateşle çalışmaya ne gerek var öyle değil mi?"
Başımı onaylamaz bir şekilde sallayıp tam olarak önünde durdum.
"Hayır bir şeyi sadece bildiğini sanarak öğrenemezsin. Yüzmeyi video izleyerek, taktiklerini ve hareketlerini bilerek suya girmeden öğrenebilir misin? Öğrenemezsin. Bu yüzden hareketleri tamamen öğrendiğini söyleyerek artık ateş bükmeye hazır olduğunun haberini veriyorum. Şansına küs. Bugün çalışmalara başlıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jk: The Last Lovebender
FanfictionDört ulus huzur ve barış içinde yaşasa da bu durum ateş bükücü Taehyung ile hava ulusundan Avatar Jungkook için geçerli değildi [etl au]