"momo, bittik galiba." göz kapaklarım açılmamakta ısrar etseler de yanımda büyük ihtimalle bana bakan kızın sesini duymuştum en azından. ne oluyordu? kalp atışlarım normal gibiydi, umuyordum en azından.
"salak mısın ya.. kız iyi görünüyor. ama sen iyi değilsin bak. jeong gelsin ara çabuk." dedi daha ince tonlu bir kız sesi. gelen hışırtılardan anlayabildiğim kadarı ile elini, diğer kızın omuzuna koymuştu.
göz kapaklarımı zorlukla açtığımda etraf biraz fazla karanlıktı, fakat sorun etmem gereken şey bu değildi. sen, sen yine yoktun mina.
ah chae, ah aptal chae.
senin sevgilin ne zaman yanında oldu ki chae?normal zamanlarda oturup ağlayacağım bir şey olsa da hala kendime gelememenin etkisiyle sadece karşımda sarılan tahminimce yaşıtım olan iki bedene baktım. çok sıcak bir sarılma gibiydi. içten geldiğini hissettiriyordu. senin son günlerde sadece bana değip gitmen, ki sadece bu değişin bilene kalbimi yerinden söküp atabilecek kadar etkiliydi, gibi değildi. pekala, yalana gerek yok. fazla kıskandım. iki dokunuşa muhtaç olan bedenim daha da üşüdü. arkadaş, neydi ki arkadaş?
ah, benim arkadaşım da yoktu ki.
aslında, benim neyim vardı ki?yokluğunu bu sefer iliklerime kadar hissettim. üşüyordum, üstüme serdikleri mavi puantiyeli battaniyeye rağmen donuyordum sanki. yoktu sen ve dokunuşların. farkında olmadan dudaklarımdan adın döküldü. "minari.."
-
"hastaneye gitmek ister misin? yani eğer ki istemezeen seni evine bırakabilirim, tek gitmene izin verecek değilim sonuçta. yani, hani yolda başına bir şey gelirse falan. olmaz yani. fakat eğer is-" adınının nayeon olduğunu öğrendiğim, benden birazcık daha büyük olan kız aralıksız bir şekilde tekrar tekrar aynı şeyleri söylerken onu dinliyordum ki momo unnie'nin konuşarak onun sözünü kesinceye kadar. "arkadaşım sen kalk ve dolaptan ilacını iç. sonrasında da gel olur mu? ben halledeceğim." momo unnie'nin sesi, nayeon unnie'nin paniklemiş sesini sakinleştirmek ister gibiydi. anladığım kadarıyla anksiyeteye sahipti, ve bu onun için zor olmuş olsa gerekti. istemsizce yük gibi hissettim bu yabancıların arasında. içimden istemsizce 'sen' yerine koydum bu iki kızı. senin, yaralı ellerimi ilk tuttuğundaki gibi ısınmıştı içim bir tutam mahçupluk ile.
"unnie, iyiyim ben. ilk defa olan bir şey de değil, endişelendiğini görmek rahatsız hissettirir beni." dedim suçluluk duygum kat ve kat artarken. nayeon unnie bana bakıp gülümsedi. "unnie demene gerek yok. arkadaşız artık biz. pek iyi bir tanışma olmasa da, tanıştık."
oh,
ben
arkadaş
edinmiştim."ah ben.. daha önce pek arkadaşım olmadı, nasıl davranmam gerek çok da bilmiyorum fakat teşekkür ederim, her ikinize de." eğer ki dokunsaydınız gözyaşlarım yanaklarımda yol bulurdu hemencecik ancak ağlak olmak istemiyordum, oysa ki ağlak sözcüğü yerine adım kullanılabilecekken.
"nayeon, mutfağa sen. daha chaey ile yapacağımız çok şey var. ama ikinizin de iyi olması önemli. hem bak, chaey iyiymiş. üzülüyormuş seni böyle görünce. ilaç içip gel olur mu güzelim?" momo unnie'nin, nayeon için korktuğunu anlamak çok da zor değildi. birbirlerini bir süredir tanıyor olsa gereklerdi ki ard arda sıralanmış birkaç sözcük bilene sakinleşmesine neden olmuştu nayeon'un. ben kelimelerin gücüne inanmazdım şahsen. bilirsin, bizim ilişkinizde dokunuşlardı ana kahramanlar.
"chaey! çok dalıp gidiyorsun kendine geldiğinden beri. bir sorun yok umuyorum ki?" şüpheli bir tavırla sormuştu momo unnie. bana 'chaey' diye seslenmesi oldukça hoşuma gitmişti aslında. "eh, idare etmeye çalışıyorum unnie." dedim fark etmesem de sesim git gide kısılırken. "eğer ki taşıması zor geliyorsa, tek başına taşımamalısın chaey. bilemiyorum, yoldan geçen ve daha tanıyamadığın fakat şu anda evinde bulunduğun bir insana ne kadar güvenebilirsin emin değilim ancak yardım etmek istiyorum sana. zorlanıyorsun ve paylaşmamakta çevrendekilere karşı da ısrarcısın hem de bulunduğun hale rağmen. bak, kesinlikle seni küçümsemeye çalışmıyorum ancak bu kadar şeyi, her ne ise sana fazla geldiğine göre fazladır, tek başına taşımamalısın. bana anlatabilirsin, nayeon'a da aynı şekilde. sadece mutlu ol, bundan sonra arkadaşsak mutluluğunu isteyeceğim çünkü ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sihirli yıldız tozları
De Todosen yarım kalması gereken bir aşkın mürekkebini tekrardan doldurdun. minchaeng