kilitli kapılar, saksının altındaki anahtar

95 11 2
                                    

normalde olsa sen istedin diye koşar adımlarla geleceğim o yolu yavaşça yürüyerek geliyorum. sen yoksun, senin yerine; ben, aptal kalbim, biraz düşüncem var bu gece. biraz da yorgunum kabul etmek gerekirse. dinlenmek tek isteğim ama evimde olmadan nasıl dinlenebilirim öğrenemedim. evim olan sen yokken nasıl dinlenebilirim ki minari?

başımı kaldırıyorum adımlarım git gide yavaşlarken. ağlayacağımdan değil, sadece ihtiyaç duyuyorum. tamam, baya kendini belli eden bir yalandı. daha ne kadar zavallı olabilirim bilmiyorum ancak işte, bir şekilde saklanmak istiyorum.

hm, yıldızlar da güzelmiş.

senin serpiştirdiklerin hep başkaydı ama olsun, bu yıldızları da severim ben, seni sevdiğim gibi.

tenini özledim sanırım.

öpüşünü de.

odağım asla yolda olmazken tanıdık gelen binayla duraksıyorum. evimizdi burası bizim, evimiz.. anahtarıma ulaşmak için ceplerime bakacağım sıra aklıma geliyor, sen evdesin. garip bir his kaplıyor içimi, sanki aylar öncesindeyiz, ben projelerim yüzünden kütüphanede geceye kadar kalmışım, sen de günümün yorgunluğunu almak ve beni beklemek için bugünlük es geçmişsin arkadaşlarınla maketlerinizle uğraşmayı, şubatın en soğuk gününde bilene sıcak olan evimizde yemek yapmışsın bütün sevgini katarak, öyle ki apartman kapısından bile geliyor güzel kokular ve duyuluyor hafifçe mırıldandığın şarkı. tebessüm bırakıyorum yüzüme, çalıyorum ardından zili. yüzümdeki tebessümü göreceğini bilsem de es geçiyorum, ayaklarıma bakarak bekliyorum kapıyı açmanı. aptal gibi hissediyorum, soğuk havaya rağmen sıcak basıyor beni. seni düşlemek beni öylesine çocuklaştırıyordu ki, hayal bile edemezsin. umarım da asla olmaz böyle bir şansın.

gelen kapı sesi dikkatimi alıyor üzerine. hafifçe itiyorum kapıyı, anlık gelen sıcaklık yüzünden titriyorum. üşüdüğümü fark etmemişim bunca zamandır. asansöre doğru ilerliyorum, istemsizce aklıma düşüyorsun. reddedemiyorum, sadece tebessüm ediyorum az öncekiler gibi. asansör dolu olunca beni kucağıma alışın ve 9 katı da çıkışın geliyor aklıma, birazcık güzel yüzün, birazcık da yıldızların. asansöre binince tuşluyorum çoktan kızarmış ellerimle. yarına hasta kalkacağım kesin, ancak umurumda olduğu pek söylenemez.

asansör duruyor, ben iniyorum. zili çalmak için ellerimi cebimden çıkarmışken çoktan kapının açık olduğunu görüyorum. bedenin üstünde geziyor gözlerim, ellerim hala havadayken. bakamıyorum gözlerinin içine, ağlarım çünkü biliyorum. ama istemiyorum artık ağlamak. unutmak istiyorum çünkü. o yüzden hiç hareket ettirmeden gözlerimi, arkalarına basarak çıkarıyorum vanslarımı. ellerimi cebime geri sokuyorum. ben içeri geçince kapıyorsun kapıyı ardımdan. biraz sinirli gibisin onu çıkarıyorum kapıyı biraz çarpmadan, sebebini bilsem de bilmiyormuş gibi yapmayı tercih ediyorum. adımlarım doğruca odamızı bulacakken omuzumda elini hissediyorum.

ah, dokunuşların. her şeyi mahveden o dokunuşların.

üstümdeki monta rağmen nasıl hissedebildiğimi ben de bilmiyorum o sıcaklığını. kendime verdiğim her söz yok oluyor o anda, unutmam ki ben seni. bekliyormuş gibi boşalıyor yaşlar gözlerimden. sen görme istiyorum, dönmüyorum o yüzden arkamı.

"çıkışmak istememiştim sabah, biliyorum triplisin ama eve gelmemen doğru muydu? ne kadar endişelendim biliyor musun?" sinirlisin ama sesine yansımıyor, sakince soruyorsun sorunu.

kıkırtı dökülüyor dudaklarımdan durmadan akan gözyaşlarıma ters, elin hala omzumda. "bunu senin demen biraz komik olmadı mı sence de?" en nefret ettiğin şeydir, soruyu soruyla yanıtlamak. "cevap ver bana!" elinle döndürüyorsun zaten zayıf olan vücudumu. gözlerin açılıyor kocaman akmayı kesmeyen gözyaşlarımı görmenle ama toparlıyorsun. bense saklamadan akıtıyorum onları. "neye cevap vereyim, söyle." senin aksine bağıramıyorum ben. korkuyorum yükselen seslerden. bunu bilmene rağmen bana bağırmana çok takılsam da buna kırılmayı başka zamana bırakıyorum. geceler uzun sonuçta. "insanı fazlasıyla endişelendiriyorsun." ağlamama neden olanın yüksek sesin olduğunu düşünüp alçaltıyorsun sesini. titreyerek göz bebeklerine bakıyorum, yutkunuyorum hafifçe. "abartmak da hakkım olmalı." sesim halen sakin. omzumdaki elin ne kadar rahatlatsa da beni geri çekiliyorum yavaşça. boşluğa düşüyor böylece elin.

sihirli yıldız tozlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin