13

5.1K 145 33
                                    

Karayel: Efser

Karayel: Benimle köşe kapmaca mı oynuyorsun güzelim?

Efser: Yooo

Karayel: Seni bir köşede kıstırırsam kötü olur ama

Efser: Ben seni görmedim bile.

Karayel: Gösteririm güzelim gösteririm:)

Elimi saç diplerime bastırdım. Topuzum başımı iyice ağrıtırken masamdan kalkıp "Benden bu kadar arkadaşlar, mola veriyorum!" Diye tam anlamıyla iş arkadaşlarıma anons verdikten sonra bardağımı alıp istikametim olan çay ocağına doğru yürümeye başladım.

Odaya girip suyun kaynamasını beklerken tezgaha parmaklarımı ritmik bir şekilde vurmaya başladım. Bedenim bu dış gebelik olayından sonra ilaçlarla iyice yorulmuştu ve bu stres işime de yansıyordu.

"Afiyet olsun." Elimi kalbimin üzerine götürerek tam arkamdan gelen sese döndüm, Karayel'e.

Onunla seviştiğimi öğrendiğim günden sonra birkaç toplantı haricinde görmemiştim onu. Gördüğüm zamanlarda da söylediği gibi köşe kapmaca oynamıştım.

"Deli misin nesin! Kalbime iniyordu!" Derin bir nefes aldığımda nefesimi kesecek bir şekilde ellerini tezgahta iyi yanıma koyarak bana yaklaştı.

"Kapana kısıldın." Burnunu çenemin bitimine doğru götürüp sürttürdüğünde derince soludu. "Bu kokuyu duymak için nasıl sabırsızlandığımı bilemezsin." Hıçkırdım, başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında bir kere daha hıçkırdım.

Hatırladığım ilk fiziksel temasımız şu an gerçekleşiyordu ve o yaşadıklarımızdan dolayı ileriye gitse de benim ölme tehlikemi göz ardı etmiş gibiydi.

"Ne yapıyorsun?" Dedim sarhoş sesimle. Şu hâlde sevişseydik ben yine hatırlamazdım muhtemelen.

Biraz daha üstüme geldiğinde kabarık erkekliğini hissetmemle gözlerimi kapadım. "Vaatlerimi gerçekleştiriyorum."

"Çay ocağında?"

"Hm hmm." Bana yaklaştığında kendimi geri çekerken omuzlarından ittirdim.

"Şirketteyiz Karayel Bey. Ve benim patronumsunuz." İnsanların ne diyeceğinden çok diyecekleri şeylerle uğraşmaktan korkuyordum.

Kaynayan suyun kapatma tuşuna bastığımda belimden kavranıp serçe tezgaha bastırdı bedenimi Karayel. Afallamış bir şekilde ona baktım. "Patron benim Efser." Gözlerinin arzuyla yandığını görmemek için aptal olmak gerekirdi. "Kuralları ben koyarım." Kaşlarım havalandı.

"Biri gelecek, uzaklaş benden." Yalandan terslememin üzerine birkaç adım geri attı. "Bak, benmişim demek patron." Hafifçe güldü ve ellerini ceplerine soktu.

"Bu akşam seninle iş yemeğine çıkalım." Dudaklarımı ıslatıp güldüm.

"İş yemeği?" Başıyla onayladı. "Çalışanımı yemeğe çıkartmak istiyorum ne var bunda?" Derin bir nefes alıp verdim.

"Çalışanınıza yardım etmek istediğinizde başınıza gelenleri unuttunuz galiba?"

"Hayır, ben değil siz unuttunuz." Her fırsatta bana laf sokmak için can atıyordu resmen. Hatırlamamak canımı sıkmaya başlamıştı artık.

Bardağıma kahveyi ve kaymayan suyu boşaltıp karıştırdım.

"Efser, iyi misin?" Gözlerimin içine ciddiyetle baktı. "Dış gebelik olayından sonra?" Başımla onayladım.

"İyiyim Karayel, sorma artık." İsmini böyle söyleyince kendimi garip hissetmiştim bir an.

"Peki hamile kalsaydın, kaldırabilir miydin bunu?" Hafifçe omuz silktim.

"Bilmem, muhtemelen zor olurdu benim için ama doğururdum." Hafifçe gülümsedi.

"Ben de dikkat etmedim zaten. Bundan sonra daha dikkatli davranırım." Gözlerim irileştiğinde sırıtmaya başladı. "Mesela bu gece." Öksürmeye başladım.

"Bu gece ne var Karayel?" İçeriye giren Mehtapla aramızdaki çekim toz olup uçmuştu. Karayel sıkıntılı bir nefes verip bir adım geriye gitti.

"Bir şey yok, Mehtap." Gözlerimle iyice süzdüm kadını. Arada görüyordum Mehtap'ı. Beline kadar uzanan sarı saçları, mavi gözleri ve dolgun dudaklarıyla güzel bir kadındı.

"Bana evlenme teklifi mi edeceksin yoksa doğruyu söyle?" Cilveli bir tomda söylediği sözlerle şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken Karayel'e çevirdim bakışlarımı.

Evet ben ondan hoşlanıyordum, ilgim vardı ona karşı fakat o sadece benimle o gece için konuşuyordu. O gece olmasaydı yüzüme bile bakmayacaktı belki de. Bu gece de birlikte olup beni tamamen kenara atmaktı belki de niyeti. Sevgilisi varken bana nasıl böyle yürüyebilirdi?

VEYLÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin