15

5.4K 137 101
                                    

"Efser!" Kalçamın sıkılmasıyla derin bir acı duyup gözlerimi araladım. "Korktum bir an öldün diye!"

"Bu odanın hâli ne! Bu ilaçlar ne!" Annemin hep 'hadi uyan annem' diye uyandırdığı sabahların aksineydi bu sabah. Cuma gününden beri bazen odamdan çıkmış bir şeyler atıştırmış geri dönmüştüm odama fakat dün gece daha da yanmıştı canım. Annem elinde tuttuğu dış gebelik için olan ilaçlarımı iyice inceledi.

"Canına kıydın sandım bir an!" Dedi gözleri yaşarırken. "Sen beni deli mi edeceksin?" Yüreğinin titrediğini hissettim o an. Uykulu gözlerimi ovuşturdum.

"Ne cana kıyması anne?" Annemin kaşları çatıldı.

"Yapmadığın şey sanki Efser." Yıllardır ikimizin de sus pus olduğu bu konuyu getirmişti annem gündeme yeniden. Benim payım vardı tabi ama bu kadar şeyin üstüne bilmese dahi ne diye açıyordu bu konuyu?

"Keşke kıysaydım anne. Keşke o gün ölseydim!" Yataktan hızlıca kalkıp banyoya doğru ilerledim. Banyoya girdiğim an musluğu açıp defalarca soğuk su çarptım yüzüme. Saçlarımı tarayıp gevşek bir şekilde sıktıktan sonra banyodan çıktım nihayet. Mutfaktan sesler gelirken odama geçip toplamaya başladım dağıttığım her şeyi.

Hâlâ büyüyemedin Efser dedim kendi kendime. Her yere dağılmış kıyafetlerim, çarşafının ucu yere değen kırışık çarşafım gayet gösteriyordu bunu.

Her şeyi toplayıp camı açtıktan sonra bitirdiğim çikolata kavanozunu elime aldım. Mutfağa gidip tezgaha bıraktığımda annemin çoktan hazırladığı masaya ilişti gözlerim. Patates kızartmasının kokusu burnuma vururken derince soludum. Açtım aslında ama yemek istemiyordu canım.

"Efser, arkanı dönüp gitme otur şu masaya." Dudaklarımı hırsla kemirdim. "Masadan ayrı kalınmaz, en sevmediğim şey bilirsin?" En sevmediğin şey anne, hep senin sevdiklerin olur tabi.

Arkamı dönüp sandalyelerden birine oturdum. Annem çayları döküp bardağı önüme sürerken karşıma oturdu.

"Kızım ne oldu sana? Bak korkuyorum tekrar o günlere döneceğiz diye." O günler...

"Annem," yumuşak çıkan sesiyle ona çevirdim bakışlarımı. Bir kadından çok kız çocuğuydum birkaç gündür sürdürdüğüm ruh haliyle. "Kaç gündür bir şey demiyorum ama bu sabah kalbime indi." Gözlerindeki titremeyi gördüğüm an sarsıldım.

"Toparlayacağım anne, bir şeyim yok." Hafifçe gülümsemeye çalışıp ekmekten bir parça kopardım.

"O ilaçlar ne ilacı Efser?" Sorduğu soruyla ekmek boğazıma takılmaktan son anda kurtulmuştu. Birkaç kere öksürüp çaydan bir yudum aldım.

"Adet düzensizliğim için." Söylediğim yalanı yakalamaması için dua ederken tam da istediğim gibi çok üstüne durmadı annem.

"Şu konuyu kapatalım anne, olur mu?" Annem derin bir nefes verip başını aşağı yukarıya salladığında kahvaltımızı yaptık.

Masadan kalktığım gibi üstümü değiştirip iş için hazırlandım. Üç gün kimse görmeden ağlamıştım, şimdi güçlü Efser olma zamanı gelmişti.

Evden çıkıp on dakika yürüdükten sonra Mecidiyeköy durağına ulaştım tıklım tıklım metrobüse bindiğimde kulaklarım uğulduyordu resmen.

Yaklaşık yirmi dakika sonra metrobüsten indiğimde beş dakika daha yürüyüp şirkete geldim. Bugün şirkette düzenlenecek bir seminer olduğu için girişte ve diğer katlarda bir koşuşturma vardı. Benim durgunluğumun aksine oldukça hareketli bir ortama girmiş olmam başımı daha da ağırtmıştı.

VEYLÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin