•3 -Müdür'e soralım.

35 6 5
                                    

"Telefonunu ver!" diyerek uzandı çocuğa.

Jeongin telefonunu cebine attı.

"Görüşürüz Hwang." dedi ve arabadan indi.

Hyunjin sinirle elini direksiyona vurdu. "Kahretsin!"

Jeongin okula doğru ilerlerken kendi kendine konuştu.

"Daha çok görüşecekmişiz gibi görünüyor."

-

Jeongin sınıfına girecekken kapının önünde Hyunjin belirdi. Hem de okul formasıyla. Yeni gelen çocuk oldukça dikkat çekerken Jeongin'i beklemesi daha da dikkat çekmişti. Öyle ki, Beomgyu ve grubu koridorun başında çekirdek çitleyerek onları izliyordu.

"Günaydın Yang."

"Günaydın?"

Jeongin sorgular gibi bakıyordu.

"Şaşırdın mı? Yeni okulumu şimdiden sevmeye başladım ben."

"Ne güzel. Şimdi önümden çekil de sınıfıma gireyim."

"Çantanı hemen bırakıp gel. Bekliyorum seni."

"Beklemeye devam et."

Hyunjin siyah saçlı çocuğun kolunu tuttu. "Gel Jeongin."

"Ders başlayacak." dediği anda zil çalmıştı.

"İlk teneffüs kaç dakika?"

"10."

"Yalanı bırak. Bizim okul bile 20 dakikaydı."

"15 dakika."

"Ders bitiminde bizim kata gel. Resim odasına."

"Var mı başka emirin. Kahvaltı yapmadıysan poğaça getireyim bi de!"

"Güzel şakaydı. İyi dersler Yang."

"Adım Jeongin."

Hyunjin onu duymamazlıktan gelerek sınıfına gitmişti.

Teneffüste Jeongin denildiği gibi resim odasına gitmişti. Başkası olsa asla gitmez burnunu sürterdi. Ama işte bu çocuk farklıydı. Onun öğrenmesi gereken şeyler vardı ve zaten zor bir süreçten geçtiğini düşünerek zorluk çıkarmamaya çalışıyordu.

Odaya geçip bir tuvalin önüne oturdu.

"Hoşgeldin."

Karşısındaki tuvalden Hyunjin'in sesi gelmişti. Jeongin korkarak yerinde sıçramıştı.

"Napıyorsun?!"

Hyunjin ayağa kalkıp Jeongin'in önüne geçti. "Seni bekliyordum."

"Yüreğim ağzımdan çıktı! Bari ses etseydin."

"Ses mi etseydim? Ettim ya."

Sarışın çocuk onu dalgaya alınca utanmıştı Jeongin. Kurduğu cümleyle rezil olduğunu düşünerek utandıkça utandı.

"Yani ses çıkarsaydın... " diyerek kendini düzeltme ihtiyacı hissetti.

Hyunjin hoş bir kahkaha atıp elini Jeongin'e uzattı.

"Telefonunu ver."

"Ah ben telefonumu her sabah dolaba koyarım. Kurallara uymak her zaman önemlidir."

"Hiç de öyle inek birine benzemiyorsun."

"Herkes öyle biliyor ama."

"Beni kandıramazsın."

→School Basement-Hyunin←Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin