Her Anlamda

31 10 2
                                    

ÇİSİL GÖKAY

Ben hiç aşık olmamıştım, aşk nedir bilmem. Sevmek,sevilmek nedir bilmem. Aslında aşık olduğunu sen kendin anlayamazsın aşık olduğunu hissedersin, yaşarsın.

Afiyetle yemeğimi yiyordum, çok açıkmıştım.Önder bir anda eline peçeteği alıp uzanıp dudağımın kenarını sildi. Ve o anda kapı açıldı. Hayır olamaz. Kapıyı açan Burak'tı bizi böyle bir anda görmesi hiç iyi olmamıştı,çok yanlış anlayacaktı.Aslında her şey bir anda gelişti,Burak bizi gördükten sonra elinde ki yemek poşeti yere düştü. Bana yemek mi getirmişti....
Sonra ise yutkundu gözleri doldu ve kapıyı çarpıp çıktı. Ben hemen çantamı aldıktan sonra arkamı dönüp Önder'e
"Benim hemen çıkmam lazım yemek için teşekkürler." Önder ise bana zafer almış bir yüz ifadesiyle bakıyordu?!
Burak'ın peşinden koşmaya başladım ama o kadar hızlıydı ki yetişemiyordum. Hastaneden çıkmıştı ilerdeki sahile doğru yürüyordu, tabi buna yürümek denilirse. Neden bu kadar öfkelendiğini anlamıyordum, evet Önder ile konuşmamı istemiyordu, ama zaten sadece yemek yiyorduk.
"Burak bekle." dedim ve sahile gelmiştik. Burak hâlâ yerinde duramıyordu.En sonda bir ağaca sırtını yasladıp gözlerini kapattı, yanına gidip.
"Burak bak gerçekten görüldüğü gibi değil." dedim. Birden bana yaklaşarak ve bağırarak konuşmaya başladı.
"Ya ne görüldüğü gibi değil ya, ben sana onla konuşma diyorum sen adamla ne yapıyorsun." dedi. Bende ona yaklaşarak ve biraz sesimi yükselterek konuşmaya başladım.
"Gidiyorsun ilk önce adama tanışmadığımızı söylüyorsun sonra eve gelip görüşme diyorsun, açıkla diyorum neden görüşmeyeyim susuyorsun." Aramızda çok az bir mesafe vardı ve birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Tekrardan konuşmaya başladım.
"Sen bunları ne hakla söylüyorsun ki?"
"Doğru haklısın Çisil ben kimim ki sana hesap soramam, hayatında bir yerim olmadığı için sana dokunamam elini tutamam,senin için üzülemem." dedi gözleri dolarak. Ellerimi omuzlarına koyarak.
"Bak yanlış anlıyorsun bir sakin ol öyle konuşalım." dedim. Ellerimi iterek arkasını dönüp yürümeye başladı, bende peşinde gidiyordum ki benimde onla beraber gittiğimi anladı ve arkasını döndü.
"Çisil kalbini kırmak istemiyorum ve şuan hiç iyi değilim." dedi ve o durgun gözleriyle tekrar gözlerime baktı.
"Yanlız eve gitme hastanenin önünde Önder seni bekliyor git." dedi ve arkasına bakmadan hızlı adımlarla yürümeye başladı.Ben ise olduğum yerde kalakaldım. Kendime geldikten sonra ileride ki taksi durağına gidip eve gittim.Merdivenlerden çıkıyordum Burak ortalıkta gözükmüyordu ve belki de evde değildi.Kapıyı açtım ve içeri girdim. Makyajımı sildikten sonra üstümü değiştirip yatağa girdim. O sırada telefona bir mesaj geldi.
Burak:Eve geçtin mi?
Beni merak ediyordu bana sinirlenmesine rağmen.
Çisil:Evet evdeyim ama taksiyle geldim.Sen nerdesin?
Burak: Boşver beni, İyi geceler.
Çisil:Seni boşveremem Burak.
Ve cevapsız...
Sabah olmuştu,yataktan kalktım canım hiç bir şey istemiyordu ama daha evden çıkma zamanıma daha çok vardı. Burak ile dün kötü bir gece yaşamıştık o yüzden ona birşeyler alıp gidebildim. Üstüme beyaz bir gömlek altıma siyah kalem etek üstüme ise deri ceket giydim. İlk olarak çarşıya çıkıp pastaneden yiyecek birşeyler aldıktan sonra Burak'ın katına çıktım.Kapıyı çaldım çok olmadan açmıştı. Yüzü hâlâ yorgun,elleri ile gözlerini ovuşturuyordu. Beni bir baştan aşağıya süzdü ve ellerini açıp içeriye doğru uzattı bu "gel" demekti. İçeriye doğru yürüdüm evi çok düzenliydi. Salona doğru yürüdüm koltuğa oturmadan önce masaya aldıklarımı bıraktım sonra ise koltuğa oturdum, o da gelip yanıma oturdu.Ellerini başına yaslamış dirseklerini dizlerine koymuş duruyordu.Sonra bana baktı bende onun onun hizasına geldim o da bana yaklaşarak konuşmaya başladım.
"Neyin var?"
"Hiçbir şeyim yok?"
"Hangi anlamda?" dedim.Benden biraz daha uzaklaşarak konuşmaya başladı.
"Her anlamda..."
Sırtını koltuğa yaslayıp bomboş bakıyordu.
"Dün olanlar sen haklıydın,ben sana karışamam,ben senden hesap soramam." dedi başını karşıya çevirdi derin bir nefes verdikten sonra tekrar başını bana doğru döndürdü.
"Sonuçta biz bir arkadaşız birbimize öğütler verebiliriz bunda bir sakınca görmüyorum Çisil?" Dediklerinden sonra bir anda afalladım ve hemen ayağı kalktım.
"Evet haklısın." dedim o da benle beraber ayağı kalktı.
"Benim biraz erken gitmem gerekiyor hastaneye sana afiyet olsun görüşürüz." dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım. O da benle beraber kapıya doğru geldi ve kapıya elini koyup gitmeme izin vermedi.
"Bak bir bildiğim var da konuşuyorum sen bunu nasıl anlıyorsun bilmiyorum ama bu saçma sapan bir kıskançlık falan değil kıskançlık da olamaz zaten." Bakışlarımı gözlerine diktim, gözlerim dolmuştu biliyordum. Haklıydı,bizim aramızda bir şey olamazdı. Hiç bir şey demeden kapıyı çarpıp çıktım ve direkt hastaneye gittim. Bugün çok yoğun bir program yoktu odama girdim ve dosyalara bakındım.

Akşamüzeri

Saat akşama doğru geliyordu bütün hastalarım bitmişti. Önlüğümü çıkartıp çantamı aldıktan sonra odamdan çıktım. Koridarda Aslı ile karşılaştık.
"İyi akşamlar Çisil Hanım." Gülümsedim ve konuşmaya başladım.
"İyi akşamlar canım."
Koridar da yürürken odadan bağırış sesleri duydum. Burak'ın sesiydi. İlerledim ve kapıya doğru yavaşça yürüdüm kapının aralığından baktım ve Önder ile Burak karşı karşıyaydı. Birbirlerine sert sert bakıyorlardı.
"Uzak dur diyorum Önder neyi anlamıyorsun." Dedi Burak.
"Seni neden bu kadar çok ilgilendiriyor acaba?"
"Ona zarar vericeksin." Dedi Burak.
O sırada ben duyduklarımla şoka uğruyordum. Önder neden bana zarar vericekti?
O sırada bir adım daha atıcaktım ki ayağımı hasta koltuklarında birine çarptım. Hemen kalktım ayağı ve ikisi de bana şaşkın bir şekilde bakıyordu....


Geceye Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin