Bölüm 4

33 3 0
                                    

 Ne tepki vereceğimi bilemedim. Elini çekmek ve onu kırmak da istemedim. Neyse ki o ne yaptığını çabuk fark etti. Elini yüzümden yavaşça çekti. Bu geri çekiliş bir anda yanlış bir şey yapmanın heyecanıyla utançtan yapılan bir geri çekiliş değildi. Aksine yaptığı şeyin arkasında durarak sadece beni rahatsız etmemek için yapılan bir geri çekilişti. Normal bir şey yapmış gibi davranmaya karar verdim ve konuşmaya kaldığım yerden devam ettim. Bana olan bakışları değişmiş gibiydi. Şefkatle , aramıza daha önce ördüğü bütün duvarları kaldırarak bakıyordu. Bu kadar şeyin üzerine bir de Leman'ı kaldıramazdım. Suratım yanmaya başladı. 

"Lavaboyu kullanabilir miyim?"

"Tabii. İlk çekmeceden misafir havlusu çıkar lütfen."

 Şimdi de misafir havlusu kullanacak kadar uzak mı olmuştum. Yıkılan duvarlar kısa sürede geri geliyordu. Lavabonun kapısını kapatıp sırtımı yasladım. Kendimi o ânın iki kız arkadaş arasında olabilecek normal bir an olduğuna inandırmaya çalışıyordum. Ama değildi. Leman kimseye öyle bakmazdı , kimseye öyle dokunmazdı. Yüzümü soğuk suyla birkaç kere yıkadım. Vakit kaybetmeden yanına gidip çantamı aldım.

"Artık gitmem gerek. Zorla gelmiş de olsam davetin için teşekkürler."

 Bileğindeki lastik tokayla saçlarını toplarken

"Bir dahaki denemeyi pencereden gizlice girerek yapmayacaksan sorun yok." dedi.

 Eski soğuk ve sert haline dönmüştü. Hem de bu kadar kısa sürede. Acaba pişmanlık hissi yeni mi gelmişti? Ona Özgür'den bahsetmeliydim. Böylece buna cesaret edemezdi. Bunun yanısıra her şeyi yanlış anlamış olma ihtimalim de vardı. Kadın olmam bu ihtimali güçlendiriyordu. Gerçi Leman'ın heteroseksüel olduğuna dair bir kanıtım yoktu. Daha yanından ayrılmadan bu kadar düşünüyorsam eve gittiğimdeki halimi düşünemiyorum. Bu yüzden eve gitmemeye karar verdim. Onun yerine ne mi yaptım? Furkan'a bir mesaj yolladım.

"Bugün boş musun?"

 Mesajı ben evime varır varmaz yanıtladı.

"Evet. Bana gelmek ister misin?"

 Başka bir zaman olsa bu teklifi kabul etmez başka bir yer seçerdim. Yalnız bu güne özel kafamı dağıtmaya karar verdim. Attığı konumdan evini bulmaya çalıştım. Tam yarım saat yokuş çıktım. Salak değildim , Furkan'ın doğru kişi olmadığını da yaptığımın yanlış olduğunu da biliyordum. Onun yanında bir şeyler düşünmek zorunda olmamak beni rahatlatıyordu. Günü yaşa ve gerisini düşünme... Konuma ulaştığımda onu aradım. Telefonu açmadan kapıyı açtı.

"Hoş geldin."

"Selam. Girebilir miyim?"

 İçeri girebilmem için kenara çekildi.

"Ne içersin? Kahve?"

"Daha yeni içtim."

 Yine de oturmak için mutfağa geçmek istediğimi söyledim. Küçük bir mutfaktı. Leman'ınkinin yanından bile geçemezdi. Leman... Onu düşünmeyi bıraksam iyi olur. Furkan'dan istemek yerine kendime bir bardak su doldurdum. Konuşacak bir şeyimiz yoktu. 

"Evi gezmek ister misin?"

 İki oda vardı. İkisinde de birer yatak ve gardıroptan başka bir şey yoktu. 

"Biriyle mi yaşıyorsun?"

"Evet , abimle."

"O nerede?"

"Şu anda işte. Çıkış saatine az kaldı."

 Furkan'a nazaran ev çok sıcak ve gerçek hissettiriyordu. Hiç gidilmeyecek bir yuva gibi. Benim evim hiçbir zaman bir yuva olamayacaktı. İçimdeki yalnızlığı dışa vuran havasıyla ancak bir misafir geldiğinde neşelenecek ve gittiklerinde eski haline dönüp haritadan silinecekti. Benim gibi gözle görünür ama ruhla bakılamaz olacaktı. Salondaki koltuklardan birine yan yana oturduk. Koltuklar birbirine yakın ve az sayıdaydı. Bodrum katında olan evinden dışarısı görünmüyordu.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin