Şaşkınlıkla "Nasıl olur? " dedim ve "Demir Bey tarafından ödenmiş olarak görünüyor." dedi.
"Çağır o Demir Bey'i buraya. " dediğimde "Maalesef Demir Bey burada değil." dedi."O halde söyle Demir Bey'ine mahkemede görüşürüz" dedim. Anlamıştım zaten bu restorantta bir tuhaflık olduğunu.Buse "Hadi yine yırttın Çınar. Yemek borcun var ama hala bak unutma. " dedi. Çınar cevap vermemişti. Çok gergin ve sinirli görünüyordu. Nedenini anlamadım ama çokta sorgulamadım.
Eve geldiğimde 15 dakika önce telefonuma gizli numaradan bir mesaj geldiğini gördüm. Mesajda
" Görüşelim bakalım mahkemede:) " yazıyordu. Numaraya daha iyi baktigimda bu numaranın engellediğim numara olduğunu anlamıştım. Nasıl olabilirdi? Acaba engelleyememişmiydim? Kafamdaki tum soruları bir kenara bırakarak mesaja yanıt verdim.Siz: Ben seni engellememis miydim nereden ciktin sen yine?
su demir denen kisi sen misin?0530***: Çok soru soruyorsun sen ama.
Siz: bak demir misin bilmiyorum ama eger her kimsen benimle ugrasma
0530***: Ona ben karar veririm.
Siz: Dalga mi geciyorsun sen benimle
0530***: Bilmem, belki.
Telefonumu sinirle kapatıp masaya koydum. Kim bu? Neden benimle uğraşıyor? Sinirden köpürüyor yerimde duramıyordum. Annem ve babama söylersem bana yardım ederler mi? Hiç sanmam,aksine telefonumu elimden alıp oda hapsine alınırım. Durduk yere olay çıkarmaya gerek yok.Kafamı yastığa koydum. Yok, bir türlü uykuya dalamıyorum. Nasıl uyuyabilir ki insan bu durumda? Acilen bu adamdan kurtulmam lazımdı.
Sabah uyandım. Banyoda günlük rutinimi yaptıktan sonra formamı giyinip okula gitmeye hazırlandım.
Dışarı çıktım okula doğru yol aldım. Takip ediliyormuş gibi hissediyordum ama etrafta hiç kimse yoktu. Bende iyice paranoyak oldum. Yürümeye devam ederken uzun boylu, takım elbiseli adamlar çıktı.
"Demir Bey bizimle gelmenizi emrettiler." dedi. "Kim bu Demir Bey ilah,padişah falan mı?" histerik bir gülüş attım ve devam ettim "GELMİYORUM BEN HİÇ BİR YERE SÖYLEYİN O APTAL PATRONUNUZA BENİ RAHAT BIRAKSIN!" dedim. "Yapabileceğimiz bir şey yok. " dediler ve beni arabaya taşıdılar. Çırpınıyordum ama fayda etmiyordu, kılımı bile kıpırdatamıyordum.
Bir anda uzun boylu, geniş omuzlu, yapılı ve siyah gömlekli bir adam geldi. Bağırmaya başladı "KOLUNU NEDEN TUTUYORSUNUZ LAN! CANINI ACITMAYIN SAKIN!" dedi. Çok korkmuştum.
Sanırım bu adam Demir Bey'di.
Koskoca adamlar ona korku dolu gözler ile bakıyordu."Demir misin ne boksun bilmiyorum ama beni rahat bırak aptal!" diye bağırdım bir anda ela gözleri bana çevirildi, şaşkınlıka bakıyordu.
"Benimle doğru konuşman gerektiğini söylemiştim ama sen anlayamamışsın hâlâ Damla."
Demir kolumu sertçe tutup beni arabaya sürükledi, bense bir yandan bacağına tekmeler atıp elimi çekmeye çalışıyordum, elimi bırakmadığı için kolunu ısırdım.
Sinirlenmişti beni arabanın koltuğuna oturturdu ve emniyet kemerimi bağlarken gözümün içine bakarak "Uslu dur, yapmak istemediğim şeyleri yapmaya beni teşvik etme." dedi.
"Ne gibi şeyler?" diye sordum sesimin titremesine engel olamayarak.
"Öğrenmen gerektiğinde öğrenirsin dediğimi yap yeter."Kapımı kapatıp sürücü koltuğuna oturdu. Dediğini yapıcağım çünkü zaten arabadan atlamak sadece aptallık.
"Neden bana bunları yaşatıyorsun, sırf mesajda küfür ettiğim için mi?" diye sordum.
"Evet dersem ne değişir?" dedi. "Benimle uğraşmazsan ne değişir?" dedim.
"Çok şey, o kadar çok ki aklın almaz." dedi.
Onunla laf savaşına girmeyeceğim, tek istediğim eve gidip yatağımda ağlamak. Kaçırıldığım için değil kaçırıldığımda "ailem beni çok merak eder, çoktan polise gitmişlerdir." diyebileceğim bir ailem hiç olmadı.
Bir dağ evinin önünde durduk. Demir kapımı açıp beni kucağına aldı.
"Bırak beni, yürüyebilirim kendim." dedim sert bir sesle.
"BENİMLE EMİR KİPİ İLE KONUŞAMAZSIN DAMLA!" diye bağırdı.Korkarak irkildim, neden bu kadar ani çıkıştı ki...Ama ben korkak değilim kimse bana bağıramaz, eğer bağırılırsa 2 katı bağırırım.
"NE BAĞIRIYORSUN BE RUH HASTASI. NE SİKİM ZANNEDİYORSUN SEN KENDİNİ BENİ KAÇIRACAKSIN VE BENDE SANA İTAAT EDECEĞİM, RÜYANDA GÖREMEZSİN APTAL SENİ!"Demir sinirden evin demir kapısına öyle sert vurdu ki bir an kapı kırılacak sandım. İçeri girdi, "Burada kısa bir süre kalacağız birkaç işimi halletmem lazım." dedi "Umurumda değil senden de iğrenç evinden de nefret ediyorum!" dedim.
"Ses tonuna da dikkat edeceksin Damla. Etmezsen öyle güzel ettiririm ki feleğin şaşar."
"Her neyse bu kuralları sana yavaş yavaş anlatacağım şimdi, otur televizyondan çizgi filmini izle ben çalışma odamdayım. Eğer sıkılırsan ve birşey istersen yanıma gel." dedi
"Birde boyama kitabı boyayım, ne dersin?" dedim dalgaya alarak. "Arabaya binerken sana söylediğim şeyleri hatırla derim, ayrıca bilmiyor muyum sanki senin sürekli çizgi film izlediğini ufaklık." dedi, nereden biliyor sadece Çınara söylemiştim.
Her neyse Demir çalışma odasına gitti bende televizyondan dizi açtım ve izlerken uykuya daldım.