10.Bölüm

650 30 10
                                    

"Bugün teşrif etmeyi düşünür müsünüz Yasemin Hanım?"

Telefonu diğer kulağıma koyarak kendimi koltuğa attım.Tamı tamına 1 saattir hazırlanmış şekilde Yasemin'i bekliyordum.Sınav haftamızın ilk haftasını ölmeden atlatmıştık ve şimdi dünya kupası öncesi son maç olan Başakşehir maçına gidecektik.Bir önceki Beşiktaş maçına Kerem yedeklerden girmişti,oynadığı sürede taraftarın beğenisini kazanmıştı.Performansının daha iyiye gideceğinin sinyallerini veriyordu.Maalesef ki karşılaşmayı televizyondan izlemekle yetinmiştim.

"Sence iç saha formasını mı giyeyim deplasmanı mı?"

"Neyi giyiyorsan giy ama hemen giy lütfen fenalık geçireceğim şimdi."

"Kerem olsa sabaha kadar beklersin bize gelince afralar tafralar.Yazıklar olsun gerçekten.Geliyorum 10 dakikaya."

"Yarım saat önce de aynısını dedin ama neyse."

Bugün için üçüncü formamızı giymiştim.Diğerlerini de çok seviyordum ama beyaz olan gözüme ayrı bir güzel gelmişti.Saçımı tek örgü yapıp son kez aynada kendime baktım.Şans bilekliğimi de takmıştım.Telefonuma gelen mesajla aşağı inip arabada beni bekleyen Yasemin'e doğru ilerledim.

"Gelmeseydin kardeşim zahmet oldu sana da."

"Barış olmasa gerçekten çekilecek çile değil,biz her hafta maça mı gidip duracağız böyle? Trafikte anksiyetem nüksediyor."

"Ohoo sen şimdiden böyle yaparsan olmaz ama bu işin daha yurt dışı transferi var.Hem bir aylık ara verilecek dinlenirsin."

"Yurt dışına gitse iyi,gezmiş oluruz.Allah da dünya kupasını bulandan razı olsun."

Bunun gibi çeşitli yakınmalarla stadyuma geldik.Arabayı park edip indikten sonra yanımıza bir adam yaklaştı.

"Sezen Hanım siz misiniz?"

"Kimin sorduğuna bağlı."

"Kerem Bey size eşlik etmemi istedi o yüzden geldim."

Yasemin'le birbirimize baktık.Umursamaz bir şekilde omuz silkip adamın arkasına takılacakken bizi durdurdu.

"Diğer hanımefendi hakkında bana bilgi verilmedi sadece sizi götürebilirim."

"Ben yol yordam bilmem ki kaybolurum burada."

"Ben halledeceğim sen burada bekle."

Yasemin beni onayladıktan sonra içeriye yürüdük.Labirent gibi koridorlardan sağa sola döndükten sonra bir kapının önünde durduk.Soru soran bakışlarımı çevirdiğim anda kapı açılmış ve suratımın tam ortasına çarpmıştı.Hiç de nazik olmayan sözler sarf ederken gözlerim acıyla dolmuştu.

"Çok özür dilerim iyi misiniz?"

"Hee çok iyiyim sadece beynim yerinden oynadı."

İngilizce konuşan kişiye karşılık verdiğim Türkçe cevap tabii ki hiç mantıklı değildi.Birkaç saniye sonra kendime geldiğimde gözlerimi silip muhatabıma odaklandım.Mertens elinde buzla yanıma geliyordu,sesi duyan diğerleri de dışarı çıkmaya başlamıştı.

Kerem'le göz göze geldiğimizde endişeyle yanıma koşturdu.Mertens'in elindeki buzu alıp nazikçe yanağıma koydu.

"Sezen iyi misin çok kötü ses geldi?"

"İyiyim galiba.Sana geliyorum derken ölüyordum."

"Şans getiriyorsun bana o yüzden maçtan önce bir göreyim demiştim.Performansımdaki en büyük paylardan biri de senin."

Gitme | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin