Her zamanki gibi eve geç gelmiştim ve bunun için babamdan bir ton azar yiyecektim. Eğer şanslıysam evde olmak yerine aptal bir pilicin koynunda olurdu. Ama işimi şansa bıraktıysam, yanmıştım ben.
Büyük villamızın zilini istemeyerek de olsa çaldım. Kapı yaklaşık bir dakika sonra sorunsuz açılmıştı. Önce dış bahçeden geçip en son da villanın iç kapısı hiçbir şey yapmama gerek olmadan açıldı.
İçeriden, yüzü çok da memnun görünmeyen ve kaşları çatılmaktan gözlerinin içine girebilecek denecek kadar çatık olan, canım babam çıktı. Kısaca memnuniyetsizliği yüzünden okunuyordu. Haksız da sayılmazdı çünkü eve ancak gece saat 4'te gelebilmiştim.
Canım babam nasıl da sinirle bakıyordu yüzüme öyle.
Adım atıp bana yaklaştıkça geri gidiyordum. Asla korktuğum için değildi. Yalnızca özel alanının ihlal edilmemesi içindi. Ha.
"Bu saate kadar neredeysen bundan sonra da orada ol tamam mı?! Şimdi çık dışarı."
Hassiktir. Fena boka batmıştım nasıl sıvışacağım bu işin içinden!
"Ba-" sözümü kesip bağırmaya başlamasıyla biraz daha geri gittim.
"Sana dediklerimi duymadın herhalde. ÇIK DIŞARI!"
Konuşmama bile izin vermiyordu ki. Nasıl kendimi savunabilirdim bu halde? Gerçi savunulabilecek pek bir yanım da yoktu. Ama yine de bir konuşsaydım belki inanırdı.
Yanındaki adamlardan birine 'atın onu' dediğini duyduğum anda kalbim teklemeye başladı. Gerçekten gecenin bir saatinde kızını dışarı mı atıyordu? Kafayı mı yemişti? Gerçi akıl sağlığının pek yerinde olduğu söylenemezdi. Ama yine de bu çok fazla değil miydi?
Daha fazla düşünmeden ayaklarına kapanıp yalvarmaya başladım. Hem yalvarıyor hem de hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
"Baba lütfen affet beni. Bir arkadaşım beni doğum günü partisine çağırmıştı. Sana haber vermeyi unuttum." duygusuz gözleriyle bana yukarıdan bakıyordu.
"Neden aramalarıma cevap vermedin? Ve aramalarını gördükten sonra neden telefonunu kapattın? Ne oldu eğlenceni mi böldüm? O itin altındayken çok mu mutluydun yoksa?"
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Nereden biliyordu?
Birden attığı tokatla yere yapıştım. Yanağımın acısıyla daha çok ağlamaya başladım.
Eline telefonunu alıp yanıma yaklaştı. Saçlarımdan tutup kafamı ekrana bakabileceğim şekilde kaldırdı. Gördüğüm görüntüler yüzünden bir haftayı uykusuz geçirebilirdim.
Gece kulübünde tanıştığımız ve sonraki saatlerde de çok eğlendiğimiz o yakışıklı adama işkence yaptıkları görüntülerdi.
"Bak şu an bu geceki yatak arkadaşının öldürülüş görüntülerini izliyoruz. Nasıl çok eğlenceli değil mi? Bana yalan söylediğine değdi mi kızım?"
Sertçe saçlarımı tutan elleri gevşedi. Yine bomboş gözlerle bana bakıyordu.
"Sen istediğin kadınla yatıyorsun ama neden ben yapınca sorun oluyor?"
"Artık sorun olmayacak çünkü bu evden gidiyorsun. 20 yaşındasın, kendin para kazanabilir kendine ev alabilir ve istediğin adamla yatıp kalkabilirsin. Sana çok yüz verdim."
"Ama baba nasıl benden bu kadar çabuk vazgeçebilirsin?"
Artık göz yaşlarından önümü göremiyordum.
"Yeni hayatında başarılar." dedi ve arkasını dönüp içeri girdi.
İki tane koruma kollarımın arasına girip beni sürükleyerek dışarı çıkardılar. İkisi de üzgün görünüyorlardı. Yaklaşık 10 yıldır burada çalışıyorlardı ve samimi olmuştuk.
"Mikey'in siniri bir haftaya geçer merak etmeyin efendim."
"Umarım öyle olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikey's Daughter《•♡•》
FanfictionMikey'in kızı kurtlar sofrasına düşerse ne mi olur? İşte size cevabı. +18 tadında (ama aslında değil) harika bir hikayeyle karşınızdayım! İçinde: Küfür, Kan, Hafif Smut(?), Kavga, Eğlence, Dans ve birçok konu barındırır. DEVAM ETMEYECEK!!