Kısa bir yolculuğun ardından dans kursunun olduğu yere gelmiştik. Arabayı uygun bir yere park edip daha fazla oyalanmayıp direkt indim. Sonunda dans edebileceğimi düşünmek heyecanlanmama sebep oluyordu. Heyecandan ellerim terlemişti, ellerimi eşofmanıma sürttüm.
Kapıdan içeri hızla girdim.
Dün gördüğüm kız yine aynı yerde bekliyordu. Beni görünce tanımıştı ve yüzüne şirin bir gülümseme yerleştirdi.
"Hoşgeldiniz, kurs hocalarımız içeride derse başladı ama sizin geç gelmenizi sorun etmeyeceklerdir. Hangi dans çeşidini öğrenmek istiyordunuz?"
"Aslında... küçüklüğümden beri hayalim direk dansı yapmaktı ama babam buna sürekli karşı çıkıyordu." gülümsedim.
"Tamamdır sağdan ikinci kapıya girerseniz, direk dansı eğitmenimiz orada ders veriyor. İyi çalışmalar dilerim."
Kızın dediği gibi sağdan ikinci kapıyı açtığımda içeride bir sürü direk ve onların yanlarında eğitim gören yeni öğrenciler vardı. Onların önünde de bir eğitmen vardı.
.
.
.
Kurs çıkışı çok yorulduğumu ve biraz dinlenmem gerektiğini fark ettim. Kurs evet yorucuydu ama bu dansı öğrenmek istediğim için buna katlanabilirdim. Dışarı çıktığımda araba yerinde yoktu ve ben daha mekana gidiş yolunu ezberleyememiştim.
Bıkkınca nefesimi verdim ve bir taksi çağırdım.
Adam gideceğim yeri soruyordu ama daha nereye gideceğime karar verememiştim.
Sonra şimdilik düz ilerlemesini ve daha sonra söyleyeceğimi söyledim. Arabanın hafif sallantılarıyla uykum gelmişti. Ve uyumamak için direniyordum.
İstemsizce eski evimin adresi çıktı dudaklarımdan...
Daha farkına varamadan eski evime gelmiştim. Acaba babam evde miydi? En son evden atmıştı ama belki alabilirdi. Sonuçta hala şansım vardı. Belki bu 'annemin ölmemesi' olayını ona anlatabilirdim.
(Akıl hastanesi kısmını değiştirdim. Silahıyla omzundan vurup evden attığını yazdım. Yani Mikey öldüğünü zannediyor.)
Gayet mantıklı olurdu. Böylelikle eski zenginliğime geri dönerdim. Aklıma delicesine alışveriş yaptığım günler geliyordu. Gözlerim sulanmıştı. Babamla barışmanın tek yolu buydu sanırım.
Ayrıca ikili oynamayı düşünüyordum. Hem Drakenlerin yanında hem de babamın yanında gibi gözüküp her iki tarafı da sömürmeyi düşünüyordum.
Kapıyı çaldığımda direkt açılmıştı. Büyük haber babam evdeydi. Bingo!
Zaman kaybetmeden içeri girdim. Büyük bahçenin yanından geçip eve yöneldim. Kapıyı daha çalmadan açılmıştı. Karşımda, babam kollarını kavuşturmuş bana bakıyordu. Yalnızca tek kelime söyleyip içeri girdi.
"Gel."
Elbette yüzsüz olduğum için içeri girdim.
Ev her zamanki gibi tertemiz ve ferahtı. Ama etraf fazla temizdi. Bu yeni temizlik yapıldığının göstergesiydi. Evden yine bir ceset temizlenmişti. Bunlara alışık olduğum için şaşırmıyordum.
Tekli koltuklardan birine oturup yine kollarını kavuşturdu.
"Özür dilemeye mi geldin?"
"Evet. Babacım lütfen beni affet bazen çok dikbaşlı oluyorum. Ben bile kendimi tanıyamıyorum. Yaptıklarım çok yanlıştı sözünden çıkmamalıydım. Seni görmezden gelmemeliydim." eğildim ve içimden dualar ederek yeniden dik durdum.
"Peki, otur."
Gülümseyip karşısına oturdum.
"Öncelikle seni evden attığım için çok pişmanım. Sen olmayınca çok yalnız hissettim ve bütün görevlileri öldürdüm. Eğer kendin gelmeseydin seni eve getirtmeyi düşünüyordum."
"Hmm anladım."
"Daha önce fark etmemiştim ama dürtümü biraz da olsa engelliyorsun."
"Ne mutlu bana." Gülümsedim.
"Bundan sonra hiç evden çıkma."
"Ne?! Baba ciddi misin sen? Evde sıkıntıdan öleyim mi?" Şaşkınlıkla suratına bakıyordum.
"Şakaydı."
"Ohh çok şükür." Derin bir nefes aldım. "Baba sana bir şey anlatmam gerek."
"Ne oldu?"
"Sen bana annemin öldüğünü söylemiştin." lafa hafiften giriyordum.
"Evet, öldürdüm çünkü." yüzünde hep olduğu gibi yine hiçbir mimik yoktu.
"Ama yaşıyor."
İşte şimdi kaşlarını çatmıştı. Bana böyle bakması korkutucuydu ama devam ettim.
"Sanırım onu, senin eski arkadaşlarından biri kurtarmış, o gün. Ayrıca yarası ölümcül değilmiş."
"Ne!?!" O kadar korkunç bakıyordu ki korkudan altıma etmeme ramak kalmıştı.
"Nerden öğrendin bunları?"
"Beni kaçırdılar ve zorla bu kadına götürdüler. Neler yaşadığımı bir tek ben bilirim." Ağlamaya başlamıştım. Bu kadar iyi rol yapacağımı düşünmüyordum. Ama gerçi hayatım yalandı benim.
"Kadın beni görünce sana benzetip boğazıma yapıştı, zorla kurtuldum."
"Şimdi iyi misin? Neredeydi? Hangi arkadaşım kurtarmış? Seni kim kaçırdı? Mekanın yerini tarif edebilir misin?"
"Öncelikle mekanın yerini hatırlamıyorum. Beni kimin kaçırdığını da bilmiyorum. Arkadaşın ismini söylemedi ve aralarında konuşurlarken gizliden onları dinledim. Bayağı samimi gibiydiler."
Babam oldukça sinirli görünüyordu. Cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı. Büyük ihtimalle Sanzu'yu.
"Onu bulacağım merak etme."
"Tamam, baba benim limitsiz kredi kartını da hayata döndürürsen.."
Telefon açılınca biraz dinlemeye çalıştım ama babam beni tanıdığından yanımdan uzaklaştı.
Ne kabalık ama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikey's Daughter《•♡•》
FanficMikey'in kızı kurtlar sofrasına düşerse ne mi olur? İşte size cevabı. +18 tadında (ama aslında değil) harika bir hikayeyle karşınızdayım! İçinde: Küfür, Kan, Hafif Smut(?), Kavga, Eğlence, Dans ve birçok konu barındırır. DEVAM ETMEYECEK!!