Gözlerimi açtığımda geniş bir odada rahat bir yatakta yatıyordum. Sanırım bayılıp bütün gece uyumuştum. Yanımda Hanma telefonuna bakıp sırıtıyordu.
"Ne sikime gülüyorsun?"
"Ah, insan kahramanıyla böyle mi konuşur? Mikey sana hiç terbiye öğretmedi mi?"
"Hayır, öğretmedi. Tek öğrettiği nasıl adam öldürebileceğim ve nasıl iyi dövüşebileceğimdi."
"Onları da öğretememiş sanırım. Annene karşı hiçbir şey yapamadın."
"Haline üzüldüğüm bir kadına vurmak istemedim. Ben, babam gibi değilim."
"Bunu söylediğine göre tam olarak baban gibisin." gözlerini bana dikti.
"Kes sesini daha fazla bu konuşmayı yapmak istemiyorum."
Ayağa kalktım ve hızlı adımlarla odadan ayrıldım. İki dakikada sinirlerimi bozmuştu. Ve sinirlerimi yatıştırmak için tatlıya ihtiyacım vardı. Etrafa biraz bakındıktan sonra sağ taraftan ilerlemeye karar verdim. Bu lanet yer çok büyük olduğundan kaybolma ihtimalim de vardı ama umursamadım.
Biraz ilerleyince açık bir kapıdan konuşma seslerinin geldiğini duydum.
"Lütfen ama... Mikey'i yenmemiz için ona ihtiyacımız var. Onu görmenin travmalarını tetiklediğini biliyorum ama dayanamaz mısın?"
"Bilmiyorum Draken... cidden hiç bilmiyorum. Onun suratını gördükçe aklıma Mikey geliyor ve onu öldürmek istiyorum."
Biraz duraksayıp devam etti.
"Ona o kadar benziyor ki... yanında zor durabildim. İşin kötü yanı o boş bakışları da çok benziyor. Kızını kendi gibi yetiştirmiş."
İçeriden ağlama sesleri gelmeye başlamıştı.
Hafifçe başımı kapıdan uzatıp içeriye göz gezdirdim. Draken ona sarılmış teselli etmeye çalışıyordu.
"Kızın ondan korktuğunu öğrense çok üzülürdü. Lütfen onu öyle düşünme. O senin doğurduğun ve yaklaşık beş yaşına kadar büyüttüğün kızın. Mikey, eminim ki onun üzerinden senin izlerini silememiştir. Yüzünün ona ne kadar benzediğinin bir önemi yok. O senin kızın. Bunu aklından çıkarma."
"Biliyorum ama korkuyorum."
Biraz daha net görebilmek için vücudumu kapının kirişine yasladım ama çok şanssızdım ki, yasladığımda yüksek bir çıtırtı sesi odayı doldurdu.
Bunu anında fark eden Draken gözlerini kapıya dikti ve ne olduğunu anlamak için harekte geçti ama ondan hızlı davranıp oradan çoktan uzaklaşmıştım.
Ne de olsa ben Manjiro Sano'yla büyümüş bir kızdım. Ona yakalanmamak büyük bir ustalık gerektiriyordu. Ama o kadar usta değilmişim ki en son yakalanıp evden atmıştım.
Evden kaçmak kolaydı ama geri dönmek çok daha zordu bana göre. Aynen şu anda olduğu gibi kaçmak basitti.
Hanma'ya olan sinirim zamanla geçmişti. Annem ve Drakenin konuşmasından sonra böyle düşünüyordum.
Annemin benden korkması Draken'in söylediği gibi beni üzmemişti.
İzana amcamın da dediği gibi seveceğine korkması daha iyiydi.Ama beni tek üzen şey dans kursuna gidememiş olmamdı. Oysaki çok istiyordum. Lanet mutfağı bulamayıp gece kaldığım odaya geri döndüm. Geldiğim yeri hatırlıyordum.
Hanma hala aynı yerde telefonuna bakmaya devam ediyordu.
"O telefondan başını kaldır ve beni nasıl buraya getirdiysen karşılaştığımız yere geri götür."
"Ne bu gerginlik anlamadım ki. Zaten 1.50 boyun var. Daha da kısalmandan korkuyorum." gevrek gevrek güldü.
Resmen boyumla dalga geçiyordu piç. "Benim boyumla dalga geçeceğine beni dans kursuna götür. Hadi kalk." Kolundan tutup kalkmaya zorladım.
Ayağa kalkmıştı ve şimdi üstünlük kesinlikle bende değildi. Cidden aramızda yaklaşık 50 cm vardı ve hiç hoş değildi. Aklıma eğer aramızda bir şeyler olursa...
"Tamam, sus artık. Seninle atışmak eğlenceli değil."
Siyah Audi'sinin yanına geldiğimizde elindeki anahtarlığı bana fırlattı.
"Sen sür."
"Neden?"
"Of uğraşmak istemiyorum. Ayrıca senin isteğin üzerine buradayız. Sen sür."
"Öf tamam be. Bir centilmen olsan ölürsün değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikey's Daughter《•♡•》
FanfictionMikey'in kızı kurtlar sofrasına düşerse ne mi olur? İşte size cevabı. +18 tadında (ama aslında değil) harika bir hikayeyle karşınızdayım! İçinde: Küfür, Kan, Hafif Smut(?), Kavga, Eğlence, Dans ve birçok konu barındırır. DEVAM ETMEYECEK!!