Tuanadan
Dışarıdan bakınca elde edilmesi zor kızdım. Ama o isterse 1 saniyede beni elde ede bilirdi. Anlamıyorum. Ne zaman bağlandım ben ona. Kendinden başka sevmeyen kızdım. Şimdi ise kendimden daha çok onu seviyorum. Belki beni sevmez, istemezdi. Ama o benim ilk ve en büyük aşkımdı. Bir gün gidecek diye ödüm kopuyordu. Ama o gitmezdi. O çok başarılıydı. Kolay vazgeçmezdi. Keşke onun vazgeçilmesi olabilsem. O burslu çocuk Bir gün gelmeyince ölüp, diriliyorum. Onu görmek için her gün uğruna bu okula geliyorum. Hasta olsam bile, ölüm ayağında olsam bile. Onu görmesem özlüyordum. Gözlerimle seviyorum onu. Evet onun eseriydim. Buzdan kalbi olan bir kızdım. O kalbimi ısıtmıştı. Onun eseriydi bu kalbim, benliğim. Benim bu hale gelmem onun suçuydu. Ama dışarıdan bakınca fazla masumdu. Derdimi kime söylesem, hiç kimse bana inanmazdı. Masumluğu ile insanları kolayca kandıra bilir."Heyecanlımısın baby?" Ülkünün sorusuyla kafamı kaldırıp ona baktım.
Bugün kızlar arasında basketbol kapışması vardı. İki takım vardı. Biri benim takımımdı. Liderleri bendim.
Evet bazılarınız okul sahibinin kızı olduğum için düşünebilir. Ama ben bura bileğimin hakkıyla girdim. En sevdiğim spordu basketbol. Vazgeçilmezimdi. Çağan gibi.
"Heyecanlı değilim çünkü ben kazanıcam" dedim. Hedefe ulaşmak için ilk önce kendime güvenmeliydim. Ve güveniyorumda.
"Tabiki. Herzamanki gibi senin kazanacağına eminiz!" Dedi Ülkü eminle. Gülümsedim.
Daha 10 dakika falan vardı. İnsan sürekli kazanınca, şan şöhretden sıkılıyordu. Ama ben çok mutlu oluyordum. Ve en iyisi olmak için sürekli çalışıyordum.
Elimdeki siyah tokayla saçıma at kuyruğu yaptım. Soyunma odasından dışarı baktığımda bankların yavaş yavaş öğrenciyle dolduğunu gördüm. Ülküye döndüm.
"Hadi sende git önden yer kap:)" dedim. Ülkü gülümsedi ve kafasını salladı. Kapıdan çıkacakken bana döndü.
"Bol şanslar baby" dedi ve soyunma odasından çıktı. Takımıma döndüm. Hepsi beni bekliyordu.
"Yine ve yine kazanmaya hazır mısınız!?" Dedim. Yarışdan önce motivasyon konuşmasıydı.
"Hazırız!" Hepsi bir ağızdan dedi. Morelleri yüksek olması çok iyiydi. Gururla gülümsedim. Telefonda saatime baktım. Çıkma vakti gelmişti.
Soyunma odasından çıktım. Takım arkamdan geliyordu. Sahaya giriş yaptığımızda herkez alkışlamaya başladı. Rakip takım burdaydı.
Tam gelip karşı takımın kaptanın önünde durdum. Gözünün içine bakmaya başladım.
Bolca Nefret ve yanında öfke vardı. Göz ucuyla onu süzdüm. Yüzün bakıp sinsice sırıttım. Yutkundu. Hakem yanımıza geldi.
"İki takımda yerini alsın!" Dedi. Herkes yerine geçti. Son kez takıma baktım. Sonra bakışlarımı seyircilere çevirdim.
Bidakka! Ne!? A-ama nasıl!. B-beni izlemeye mi gelmişti!?. Normalde gelmezdi. Ama şimdi...
Heyecan bütün vücudumu sardı. Ellerim titriyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Kalbim desem hissetmiyordum. Çünkü yerinden fırlayacak gibiydi.
Gerçekten şuan hiç birşey anlamıyordum. Onun için canımı veririm dediğim burslu çocuk beni izlemeye gelmişti. Bana bakıyordu. Ne yapacağımı merak ediyordu galiba.
Önüme döndüm . Hayır Tuana sakin olmalısın. Şuan an çok önemli bir savaştasın. Ve ayakta durub mücadele etmelisin.
Bütün gözler hakemdeydi. Hakem düdüğünü çaldı ve topu havaya fırlattı. Karşı takımın kaptanı hemen topu kaptı.
Herkez şuan büyük bir şoktaydı. Normalde o topu ne olursan olsun ben kapardım. Ama şimdi.... Felç gibiydim. Kıpırdayamıyordum. Nolmuştu bana?
Karşı takımın kaptanı takımı ile potaya koştu. Benim takımım da şokta gibiydi. Kendinelerine geldiğinde müdahale etmeye başladılar.
Ve birden bağırma ve bir iki alkış sesleri geldi. Karşı takım basket atmıştı. Hemde ilk dakikalarda. İnanmıyorum. Buna nasıl izin veririm!.
Karşı takımın kaptanı yanımdan geçerken bana omuz attı. Ve ağzından "Ezik" kelimesi çıktı. O an öfke bütün vücudumu sardı. Dişlerimi sıktım. O kızı rezil edicem! Sana kendimi iyi tanıtıcam!
Yerimi aldım. Gözlerimde sadece öfke vardı. İçimdeki ses "intikam" diye bas bas bağırıyordu. Top elimdeydi. Hakem düdüğünü çaldı...
"İşte şimdi bittin"
*
*
*
*İlk 10 dakikada 20 basketle yarışı bitirdim. Çünkü o an çok sinirliydim. Öfke ruhumu esir almıştı. Nefesleri kesen bir yarışmaydı. Son kez düşmanıma baktım.
Kuduruyordu. Kıskançlık, nefret onu çoktan esir almıştı. Elinde olursa sözde beni öldürürdü(!) . "Ezik" dedim. Gözleri açıldı sinirden ağlayacaktı.
Takımıma doğru yürümeye başladım. Sahayı alkış sesleri bürümüş tü. Herkez alkışlıyor, bağırıyor, ıslık çalıyordu.
Gözümü bir anlık ona çevirdim. Gördüğüm şeyle vücudum türemişti. Gördüklerime inanamıyordum. Etkilenmiş gibiydi. Tebrik ediyordu.
Hayatımın en değerlilerinden olan burslu çocuk
"Beni alkışlıyordu..♥"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Love
Fanfiction"Bu basit bir hoşlantı değildi. ergence görünebilir ama ben ona çok bağlandım. Aramızda mesafe olsa bile o benim için çok değerli"