cat|4

762 113 50
                                    

♡ lutfen bolca yorum yapin♡



Kucağımda bana sarılı halde biraz kaldıktan sonra nefes alış verişinin düzene girmesinden uyuyakaldığını anlamıştım. Onu bir yere götürmeyeceğimi söylesem de yine de bir süre ağlamaya devam etmişti. Küçük bedeni ise yorgunca kendini kollarıma bırakmıştı.

Odamın ortasında yerde oturuyordum ve bu kedi çocuk kollarımda uykuya dalmıştı. Onu fazla sarmamaya dikkat ederek yerden kalkıp onu yatağıma yatırdım. Üzerini güzelce örttükten sonra odadan çıktım.

Jisu'ya zili çalmamasını gelince beni aramasını söyledim ve kendimi salondaki geniş koltuğa bıraktım. Jisu gelene kadar kedi çocuklar hakkında bilgi edinmek adına internette aratmaya karar verdim. Bir kaç kere kedi çocuk görmüştüm daha öncesinde ama hiç konuşmamış ya da onlar hakkında araştırma yapmamıştım.

Bir kaç saçma site gezdikten sonra diğerlerine göre daha düzgün olan bir site buldum. Site de yazılana göre evlat edinilebiliyordu tıpkı bir çocuk gibi ya da sahiplenilebiliyordu tıpkı bir kedi gibi. Büyüme sürecinin biz insanlardan farklı olduğu yazıyordu. 20 yaşına gelene kadar her ay yeni bir yaşa giriyordu. 20 yaşından sonrası ise normal ilerliyordu. Yani her sene yeni yaşa giriyordu. Beslenmesi ise normal insanlardan farklı değildi sadece çocukluk dönemini atlatana kadar biraz daha dikkatli olunması gerekiyordu. Ve paragrafın en sonunda ise kedi çocuklarla ilgilenen kedi çocuk klinikleri olduğu yazıyordu.

Hemen o siteden çıkıp kedi çocuk kliniğinin burada olup olmadığına baktım. Ülkemizde sadece bir tane vardı ve görünüşe göre oldukça büyüktü. Adresine baktığımda Seul'de olduğunu gördüm. En azından Seul'e yakındık 1,5-2 saatlik gibi bir mesafe vardı.

Kedi çocuk kliniğine gidersem Hyunjin'in bir ailesi ya da sahibi olup olmadığını öğrenebilirdim hem de benimle kalması için yapmam gerekenleri öğrenebilirdim. Tabi bunun için önce işten izin almam gerekiyordu. Bunun için önce iş arkadaşım Jisu'yu ikna etmeliydim sonra ise yöneticimiz Chan hyung izin vermeliydi.

Telefonum çalınca Jisu'nun aradığını görüp kapattım ve kapıyı açmaya gittim. Jisu hızla içeriye girerken "Nerede? Görmek istiyorum." demişti ve irileşmiş gözleriyle Hyunjin'i arıyordu. Hem heyecanlı hem de meraklı olduğu belliydi.

"Montunu falan çıkar istersen önce." dedim.

Elindeki makarna paketlerini bana uzatıp montunu çıkarıp astı. Ben de elimdeki paketleri mutfak masasına bırakıp geri geldim. Jisu meraklı gözlerini evimin her yerinde gezdiriyordu. "Uyuyor, sessiz ol. Tamam mı?" dediğimde kafasını salladı. Beni takip etmesini işaret edip odama götürdüm. Kapıyı zaten kapatmamıştım. Hyunjin uyanmasın diye Jisu'ya sadece kapıdan bakması gerektiğini söyledim.

Jisu sürekli çok tatlı deyip duruyordu. Bir kaç dakika daha Hyunjin'i inceledikten sonra salona geçip oturduk. İnternetten öğrendiğim bilgileri Jisu'ya anlattığımda yarın beni idare edebileceğini hatta Chan hyungu bile izin için ikna edeceğini söylemişti.

"Jeongin, kedinin üzerindekiler senin kıyafetlerin mi?" dedi gülerek.

"Ah evet kıyafetleri yoktu, en uygun bunlar vardı." dedim. Aklıma yarın Hyunjin'i Seul'e kedi çocuk kliniğine götüreceğim gelince ise bu kıyafetler götürmemin uygun olmayacağı gelmişti. Jisu evdeyken Hyunjin'i Jisu'ya emanet edip Hyunjin'e kıyafet almalıydım.

Jisu'ya söylediğimde kabul etmişti. Kedi çocuğu baya sevmişe benziyordu. "Taksi çağırabilir misin?" derken cüzdanımı bulmaya çalışıyordum.

"Çağırdım bile. Uyanırsa ne yapacağım?" dedi aniden telaşlanarak.

"Bilmiyorum ki Jisu, benim arkadaşım olduğunu söyle ve benim hemen geleceğimi söyle." dedim.

"Konuşabiliyor mu?" dedi tekrar şaşırarak.

"Jisu!! Normal bir çocuktan tek farkı kuyruğu ve kedi kulakları olması." dedim kendimden çok emin bir şekilde. Sanki çok biliyormuşum gibi. Sonra da "Yani sanırım." dedim.

Jisu "Hııh." diye bir ses çıkarıp kafasını çevirdi.

"Taksi gelmiş, acele etmeye çalış sen yine de." dedi.

Ayakkabılarımı giyip kapının önündeki taksiye atladım. Bize en yakın alışveriş merkezine gideceğimizi söyledim.

Kısa süre içinde geldiğimizde taksiciye beni 10-15 dakika kadar beklemesini söyleyip alışveriş merkezine girdim. İlk gördüğüm çocuk mağazasına girip Hyunjin'in için kıyafetler seçmeye başladım. Kendimi kaptırmış olmalıyım ki çalışan kadınlardan biri gelip "Hepsini alacak mısınız beyefendi?" deyinceye kadar elimde ki alışveriş torbasının ağzına kadar dolduğunu fark etmemiştim bile.

"Evet." diyerek cevap verdim ve fazla abartmadan kasaya yöneldim. Kasadaki görevli aldıklarımı okuturken ben de kasanın yanındaki ayakkabılara dalmıştım. İki tane de ayakkabı ekledim aldıklarıma. Sonunda alışverişim bitmişti ve beni bekleyen taksiye doğru hızla yürüdüm.

Elimde tam beş büyük poşet vardı. Sadece bir iki takım alıp çıkacaktım aslında. Taksiye bindiğimde taksici eve gidene kadar şikayet edip durmuştu. 15 dakika demişim ama yarım saati geçmiş falan diye söyleniyordu.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimde Hyunjin'in ağlama seslerini duydum. "Jeongin nerede? Beni bıraktı mı?" diyerek Jisu'yu itiyordu ve hüngür hüngür ağlıyordu.

"Hyunjin." diye seslendiğimde Jisu'yu itmeyi bırakıp bana döndü ve "Jeongin." diye koşarak kollarıma atladı. Sarılmasıyla birlikte belimde hissettiğim şeyle irkildim. Kuyruğunu belime dolamıştı.

Kucağımda biraz geri çekilip minik elleriyle yanaklarımı avcunun içine aldı. Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı. Yanağıma minicik bir öpücük kondurup Jisu'ya döndü. "Ben senin kedin değilim, Jeongin'in kedisiyim." dedi.

" dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
felinophile, catboy | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin