bölüm 22 : Ellerini Bırakmayacağım

64 8 5
                                    


Luna, keyifli okumalar diler!💙

Zihnimin içindeki karmaşa beni yoruyordu. Hissettiğim onca tezat duygu her saniye içimde büyüyordu. Ağlamak ile gülmek arasında kalmıştım. 

Jungkook ile otobüsümüzü bekliyordum. Cidden de gidecektim ve bunu ağzımdan kaçırmamla hemen o da kalan son biletlerden birini almıştı. Benden de heyecanlı oluşu bana bir garip geliyordu. Gerçi, niye şaşırıyorsam. Jungkook benim aksime sürekli dışarıda olurdu. Aldığı motoruyla gecenin bir yarısı başka bir şehre gittiği bile olmuştu. Ona imrenirdim. Benden küçüktü ama bu yaşına rağmen onlarca şehir görmüştü. Hatta yurtdışı. Bense sulanmayan bir birki gibi evimde çürüyordum yalnızca.

Kırıcıydı. Çok kırıcıydı hemde. En son ne zaman çıktığımı bile hatırlamıyordum ve bu muhtemelen evimin dibindeki marketten sigara almak içindi. Sevdiğim gökyüzünü pek hatırlamıyordum. Rüzgarın hissiyatını, yağmur kokusunu, güneşin tenime bıraktığı o tatlı sıcaklığı... Şimdi tüm unuttuğum bu hisler yeniden beni yeşertmeye çalışıyordu. Korkuyordum, telaşlıydım, bayılacak gibiydim. Üstelik bunca kalabalık ve gürültü de hiç işime yaramıyordu doğrusu.

Acaba eve mi gitsem?

"Hyungie! Hadi biraz atıştırmalık alalım. Bizim için film de buldum. Senin sevdiğin gibi korku filmi!" Cevabımı bile beklemeden, bizi otogarın içindeki küçük büfeye sürükledi. Kendi kafasına göre bir sürü şey almış, parasını da yine kendi ödemişti. Öğrenciydi ama yine de ailesi yüzünden parası her zaman olurdu. Bazen de kısa zamanlı işlere girerdi. Onun gibi olmak isterdim. Uzun zamandır yaşadığımı bile hissetmiyordum. Daha dün gece eski patronumun arayıp çağırması bile ironikti. Eh, eskiden fena bir eleman sayılmazdım. Şimdinin aksine sürekli gülümser, insanlarla sohbet eder ve molaya bile ihtiyaç duymadan çalışırdım.

Çalışmak bile beni mutlu hissettirirdi. Dışarıda olmak, arkadaşlarımla ve yeni insanlarla olmak... Şimdiki halimin başka boyuttaki hali gibiydim. Bana neler olmuştu bu yıllarda bilmiyorum ama sanırım... ilk adımı atmıştım ha? Burada olmam bile beni şaşırtan bir şeydi sonuçta.

Otobüsümüz geldiğinde yerlerimizd oturduk. Jungkook son dakika bileti aldığı için iki sıra arkamdaydı. Bu yüzden yanıma oturan kıza nezaketle durumu anlattı. Benim arkadaşım olduğunu, yer değiştirip değiştirmeyeceklerini yani. Kız sevecenlikle kabul ettiğinde ona sevdiği çikolatalardan birini verip tekrar önünde eğildi ve teşekkür etti. Avrupalı kızın epey hoşuna gitmişti bu. Eh, Jungkook'tan herkes etkilenirdi.

Açtığı bisküviyi ortamıza koydu. Stresten midem bulamıyordu ve ellerim hafifçe titriyordu. Bu yüzden bir taneyle yetinip arkama yaslandım ve gözlerimi kapattım. Hala geri dönmeyi düşünsemde, otobüs hareket ettiğinden sanırım artık çok geçti bunun için.

"Hala inanamıyorum." dediğinde gözlerimi açtım ve ona baktım. Yüzümü kuşkuyla inceliyordu. "Seni dışarı çıkartmak için o kadar uğraştım ama internetten tanıştığın bir çocuk seni başka şehre götürecek kadar etkilemiş. Kim bu çocuk Yoongi?"

"Biri işte. Boşver."

"Boşvereyim mi?" Güldü ve aldığı iki bisküviyi de ağzına tepdi. Kucağına koyduğu laptoptan basettiği filmi açtı ve tutup bana baktı. "Her neyse. Üç yıldır memleketime gitmemiştim. Bunun için teşekkür etmeliyim onlara. Ve... Seni tekrar görmemi sağladıkları için." Dudaklarını dişledi ve bakışlarını kaçırdı. Üzüldüğünü biliyordum. Eskiden onunla çok samimiydik. Aynı üniversiteye gidiyorduk ve kısa zamanda arkadaş olmuştuk. Daha birinci sınıftı o zamanlar. Ondan üst sınıf olduğum için ortamı daha çok biliyordum. Başı çok kez belaya girdiğinde yanında ben vardım. Bu yüzden sanırım, beni hyungu olarak görüyordu. En azından ben üniversitemi dondurmayıncaya kadar. Şimdi ne yaptığını, kimlerle arkadaş olduğunu bile bilmiyordum. Ancak onun anlattığı ve benim hatırladığım kadarıyla ve bu onu üzüyor olmalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝗟𝗶𝗲 𝗙𝗼𝗿 𝗔𝘁𝘁𝗲𝗻𝘁𝗶𝗼𝗻 | ʸᵒᵒⁿᵐⁱⁿHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin