4

3 0 0
                                    

Lavabodan aceleci bir şekilde ayrılıp revir bölümünden çıkıp odama gittim.Üzerime krem rengi kumaş bir pantolon ve lacivert bir gömlek giyindim saçlarımı gelişi güzel toplayıp rahat edebileceğim lacivert ayakkabılar giyindim ve odadan çıkıp hızlıca hücreye adımladım.Kafam çok karışıktı,anılarım birbirine girmişti ama ben daha böyle bir durumun neden olduğunu ve olabileceğine ihtimal veremiyordum beynim bu ihtimali reddetse de 2 yıl önce hastanede uyandığımda doktorlar denizde yüzerken akıntıya kapılıp kayalıklara çarptığımı söylediler ve babam birden çıkıp artık hapishanenin farklı bir versiyonu olan rehabilitasyon merkezi olan kısmında artık çalışmayacağımı ve hapishanede görev yapmamın bana daha iyi geleceğini söyledi o aralar kazadan dolayı çok sorgulamamıştım ama şuan her şeyi bir anda düşünmeye başlamıştım belki de saçmalıyordum tüm bunların cevabını tek bir kişiden alabilirdim.Nihayet hücreye ulaştığımda yavaş adımlarla aşina olduğum koridorlardan geçip tek bir odanın olduğu bölüme ulaştım artık adımlarım tereddüt doluydu biraz daha yaklaştığımda onu gördüm.Başı yere eğik bir şekilde oturuyordu artık onunla aramızda birkaç adım ve parmaklıklar kaldığında başını yerden kaldırıp ayaklarıma baktı,aradan birkaç dakika geçtikten sonra hala yüzüme bakmamıştı sesimi güçlü tutmaya çalışarak

''Yüzüme bakmayacak mısınız? Kimin geldiğini merak etmiyor musunuz?'' biraz bekledikten sonra bakışlarını tekrar yere indirdi

''Kimin geldiğini anlamak için yüzüne bakmama gerek yok,ürkek adımların ve kokun kimin geldiğini açıkça belli ediyor doktor'' sesi solgundu dün geceki gibi canlı ve alaycı değildi canı acıyor gibiydi

''Beni kokumdan tanıyacak kadar görüştüğümüzü sanmıyorum.'' yüzünü tam olarak göremesemde bir an için silik bir tebessüm oluştu dudaklarında.Ortamda ki sessizlik beni germeye başlıyordu buraya neden geldiğimi unutmamalıydım

''Yoksa görüştük mü?'' bir an duraksasa da çabuk toparladı yaptığım psikoloji doktoram uzun bir süre sonra işe yarıyordu onun tepkilerini gözlemleyip yorumlamam işime gelirdi.Yüzünü yavaş yavaş kaldırıp gözlerime baktı ve ben o an onun yüzündeki yaraları gördüm yeni olmuştu aynı zamanda bacağındaki yara da kanıyordu hatta fazla kanamıştı ve kanın bir kısmı kuruyup üstündeki hapishane üniforması bacağına yapışmıştı ben onu incelerken onun da bakışları bendeydi sanki uzun zamandır görmediği birisine bakıyordu o sessizliğini korurken gözlerine bakıp

''Size sormam gereken şeyler var.Yani belki de size saçma gelecek ama daha önce tanıştık mı?'' kaşlarını çatıp yüzüme bakmaya devam etti tam cevap verecekti ki ben bu cesareti bir daha bulamayacağımı bildiğim için hızlıca devam ettim

''Bakın bazı rüyalar görüyorum ve size saçma gelecek ama o rüyalarda siz varsınız.Tuhaf olansa o rüyaları son bir yıldır görüyor olmam yani sizi burada görmemden çok daha önce o yüzden iki yıl önce bir kaza yaşadım ve bunu ona yoruyorum ama bunlar zihnimin bir oyunumu yoksa geçmişimle bir ilgisi var mı bilmeliyim.'' sonlara doğru sesimin titremesine engel olamamıştım yavaş yavaş gözlerim doluyordu bir anda bilinmezlikler fazla gelmişti.O ise sinirli bir şekilde

''Bence sen burada kala kala delirmişsin doktor.Benimle böyle gereksiz bir samimiyetle konuştuğunu üslerin biliyor mu?'' bir an söyledikleri içimde söyledikleri hayal kırıklığı yaşamama sebep oldu, ne bekliyordum ki ya da ne söylemesini bekliyordum belki de hayatımda ki boşlukları rüyamdaki mutlu anılarla doldurabileceğimi sanmıştım bilmiyorum kazadan sonra bunları hiç düşünmemiş ve sorgulamamıştım ve bunları düşünmek bir damla yaşın yanağımdan akmasına sebep oldu mahkumsa yüzünü tekrar bana çevirdiğinde dağılmış halimi görmesi önce çatık olan kaşlarını düzeltmesine sebep oldu sonraysa gözlerinde anlamlandıramadığım bir duygu belirdi. Yaptığım saçmalık aklıma geldi ve burada bu halde ne yaptığımı sorguladım buradan bir an önce çıkmalıydım

'' B-ben saçmaladım üzgünüm'' bir şey söyleyecek gibi olsa da ben hızlı adımlarla oradan ayrıldım.Burası bana iyi gelmiyordu iki yıl önce yaşadığım şeylerin ağırlığı sanki şimdi omuzlarıma yük olmuştu sanki yaşadıklarım ve hayatımda olanların yeni farkına varıyordum.Belki de izne ayrılmalıydım evet izne ayrılmalıydım buradaki tek doktor olmam umrumda değildi buradan gitmeliydim ,amirin odasına gittim.Kapıya vurup içeriden cevap beklerken gel komutunu duyunca içeri girdim amir beni görünce bana baktı kızarmış gözlerim mi yoksa stresten sararan yüzüm mü onun kaşlarını çatmasına sebep oldu bilmiyorum ama o benden önce davranıp

''İyi misin Beril Hanım?''

''Açıkçası hayır efendim açık konuşmak gerekirse son yıllarda yaşadıklarımı biliyorsunuz ben fark ettim ki ben bir süre dinlenip kendimi toparlasam iyi olur eğer izniniz olursa biraz kendimi toparlayana kadar izne ayrılmak istiyorum.'' amir bu söylediklerime şaşırsam da bir an babacan bir tavırla gözlerinden şefkat geçti ve anlayışla

''Bir süre sensiz idare ederiz Doktor Hanım sen kendini toplamaya bak ve iyi bir şekilde dön gideceğin yere buradan birine bıraktıralım istersen'' söyledikleri beni afallatsa da reddedecek durumda değildim

''Teşekkürler efendim ,arkadaşıma ulaşırım'' onayladıktan sonra iyi günler dileyip odama gittim.Valizimi çıkartıp içine eşyalarımı yerleştirdim ve arkadaşım Işıl'ı aradım durumu ona özetledikten sonra onun için sorun olmadığını ve çok mutlu olduğunu söyledi ve ben üzerime bir trençkot giyinip valizimle hapishanenenin çıkışına ulaştığımda soğuyan hava yüzüme çarptıkça yüzümde kuruyan göz yaşlarının bıraktığı gerginliği daha rahat hissediyordum şuan berbat göründüğüme emindim.Tam o sırada Işıl'ın arabasının geldiğini gördüm ve arabaya yöneldim gardiyanlardan bazıları bu halime şaşırsa da amirin onlara haber verdiğini biliyorum bu yüzden valizimden çok halime şaşırmış gibiydiler bunu umursamayıp kapıya daha hızlı adımlamaya başladım tam o sırada arkamda bir hareketlilik hissettim refleks olarak o taraf döndüğümde o mahkumu amirin odasına götürüyorlardı etrafında bir sürü gardiyan vardı izlendiğini hissetmiş gibi bana baktı ve gözleri valizime kaydı önce kaşlarını çattı ve gözlerinde bir endişe belirdi olduğu yerde durup bana bakmaya başladı gardiyanlar uyarsa da bir adım bile atmıyordu yüzüme baktıkça endişesi artıyordu o sırada başımda birkaç gündür aşinası olduğum o acı belirdi bir anda gözlerimin karardığını ve ve bacaklarımın artık beni taşımadığını hissettim son hatırladığımsa Işıl'ın bana seslenmesi ve bana bakan bir çift endişeli kehribar rengi gözdü.Ve evet artık bulmuştum onun gözleri kehribardı. Bilmediğimse o kehribar gözlerin beni nasıl anılara sürükleyeceğiydi.

Bir Rüya İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin