4.3

2.8K 251 43
                                    

ritt momney- put your records on

gıdle- oh my god

"Sahilde olabilirdik," dedi Burak, parmaklarına kilitlenmiş parmaklara bakarken. Sesi biraz kısık, yumuşak ve oldukça uykuluydu. Bulut geleli kaç saat olmuştu? Biraz gezinmiş, yemek yemiş ve sonra kalacakları eve gelmişlerdi. Şimdi ise hafif esintinin dolaştığı odada yan yana uzanıyorlardı. Birbirlerini ilk kez görüyor değillerdi ancak Burak kendisini biraz sarhoş hissediyordu. 

"Olabilirdik," diye cevapladı Bulut. Dudaklarında düştü düşecek bir tebessümle diğerinin yüzünü inceliyordu. Parlak sarı tutamlarının nasıl alnına döküldüğünü, konuşurken ya da gülerken kırıştırdığı burnunu, kıpırdayıp büzülen yer yer iki yana kıvrılan dudaklarını o kadar derin bir hayranlıkla izliyordu ki Burak bunu fark etse muhtemelen utancından eriyip giderdi.

"Sıkılmadın değil mi?" küçük olan biraz başını kaldırıp alttan diğerinin yüzüne baktığında Bulut sadece cıkladı. "Dışarı çıkıp gezebiliriz istersen. Yorgun musun?"

"Ne istersen onu yapabiliriz."

Ne istiyordu? Bulut gelmeden önce onunla güneş doğana kadar sevişmek istiyordu ancak şimdi utancından onu öpemiyordu bile. Bulut ise bunu elbette ki fark etmişti; parmak uçları göğsünde uzanan küçüğün çenesini kavradığında Burak heyecanla tuttu nefesini. 

"Ya da sadece burada dururuz," diye fısıldadı Bulut diğerinin dudaklarına doğru. Burak çoktan kirpiklerini örtmüş, mavilerini saklamıştı. Bulut onun bu hazır haline gülümsedikten sonra dudaklarını onunkilere kapattı. Yumuşak, biraz şekerlenmiş, biraz nemliydi. Öpüşü epey dikkatli oluşunun yanı sıra oldukça tutkuluydu da. Heyecanlanıyordu. Avucunu sevgilisinin yanağına yaslayıp onu yatağa biraz iterken dudaklarını çekti. 

"Burak ben-"

"Tamam," sarışın oğlan başıyla onaylarken gülümsedi. Heyecandan her yeri titriyordu. "Ben de istiyorum," diye devam etti sözüne.

"Ben seni çok seviyorum diyecektim," Bulut onun bacakları arasına yerleşip dudaklarına eğilirken kıkırdamadan edemedi. Saf bir sevgiydi yüreğinde yanan; her yerine o kadar yüklü dağılıyordu ki sanki bu maviler hayatı boyunca gördüğü tek renkti. Dudaklarına bir kere eğilip mesafeyi kapatırken Burak gökyüzü gibi bakan gözlerine bir kere daha kepenklerini indirdi. 

Hayal ettiği her şey şimdi birkaç parça kıyafetin altında kalıyordu. Parmakları üzerindeki oğlanın gömlek düğmelerini ağır ağır çözerken dudakları da ona karşılık veriyordu. Beyninin en keskin ve en elektrik yüklü yeri uyarılıyor, bedeni heyecan ve zevkle kasılıyordu. Gömleği onun yapılı geniş omuzlarından iterken aynı zamanda bedenine yaslanan bedenle boşluğa düşüp derince inledi. 

"Bu sesin bu kadar güzel olacağını zaten biliyordum ama," Bulut bir kere daha kendisini sertçe diğerine yasladığında Burak yine inledi. "Bu kadar delirteceğini bilmiyordum."

Burak anlayamıyordu. Hiç bu kadar derin bir zevk hissetmeyen bedeni daha okyanusun en başındaydı ve derine ilerledikçe nasıl da güzel boğulacağından habersizdi. Titriyordu. Kıyafet parçaları bir bir azalırken artık heyecanı yerini tamamen zevk alma isteğine ve ateşe bırakmıştı. 

Öpücükler çoğalmış, dokunuşlar ağırlaşmış, sesler, kokular ve renkler birbirine dolanmıştı. Ufak odanın içinde yankı bulan bu gürültü hangi gencin kalbine aitti? Bulut'un dudakları altında kıvranan bedenin her yerini özenle dolanırken Burak'ın ince parmakları sevgilisinin yumuşak saçlarına dolanmıştı. Şimdi hayal ettiği her şey gerçekten tam teninin üzerindeydi. Terliyor, kıvranıyor, inliyordu. 

Nihayet iki beden bir olduğunda ve batan güneş iki bedenin üzerinde devrildiğinde, Burak bütün algılarının kaynadığını hissedebiliyordu. İçini dolduran sevgilisinin kısık inlemeleri dudakları arasından göğüs kafesine kayıyor ve orayı alaşağı ediyordu. Her şeyin döndüğünü hissedebiliyordu tam damağının ortasında. Kalbine damıtan aşkı orayı cayır cayır yakıyordu.

Diğerini üzerinden itip yanına uzanmasını sağlarken kucağına yerleşti ve yeniden oturdu tam istediği yere. Bulut'un parmakları üzerinde hareket eden nemli bedenin beline yerleşirken onun hareketlerine yardımcı oluyor, kendisini daha sert itiyordu. Zevk her yerde, her andaydı. 

Burak'ın inlemeleri saniyeler doldukça daha da artarken tırnakları altındaki bedenin göğsünü ve sert karnına acımasız çizikler bırakıyordu. Kendini kaybediyordu. Islanmış sarı tutamlar her yükselip alçaldığında alnına yapışıyor, göğsü inip kalkıyordu. 

"Dayanılmaz görünüyorsun," diye inledi Bulut küçüğün kalçalarını sıkarken. Öyle sertti ki tutuşu parmak boğumları beyaza dönüyordu. "Tutamıyorum."

Dakikalar içinde iki beden de soluk soluğa bir şekilde yan yana uzanıyorlardı. Burak saçlarını geriye atarken güldü. "Hiç böyle bir şey yaşamadım daha önce," dediğinde Bulut ona dönüp dirsekleri üzerinde doğruldu, dudakları işleri arasına hapsolmuştu. 

"Teşekkürler," diye mırıldandı parmaklarının tersiyle onun kolunu okşarken. "Benim için de harika bir ilk deneyimdi. Seni çok seviyorum."

Burak mavilerini onun parlak kahvelerine çevirirken dudaklarındaki tebessüm sevecen bir kılığa büründü.

"Ben de seni çok seviyorum Oslo Cloud."

*

smut ama değil bence böylesi bu ikisi için en idealiydi tşk öptüm kediler'e de gelinnn

Oslo Boi [bxb•texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin