Yüzüme atılan tokatla başım yana savruldu. Sinirle dişlerimi sıktım ve yumruğumu Işıl'ın yüzüne geçirdim. Yere savrulan bedenine birkaç saniye baktıktan sonra ağzımda biriken kanı yere tükürdüm.
"Yeter Işıl! Bıktım senden artık. İğrenç bir insansın." Ona baktığımda yerde oturur pozisyona geldi ve gülümsedi.
"Bitti mi? Cidden beni öldürecek misin?" Dediğinde kahkaha attım ve elimi silmek için bir bez aldım.
"Işıl sen benle dalga mı geçiyorsun? Sen bizi kandırabileceğini mi sandın? Seni ben büyüttüm, ben yetiştirdim. Sen bizi kendi silahımızla vurmaya çalıştın. Sen onla iş birliği yaparak zaten bize ihanet ettin. Daha ne soruyorsun bana? " Yüzündeki gülüş soldu ve derin bir iç çekip konuşmaya başladı.
"Didem beni dinle, mecburdum... "
"Neyine mecburdun Allah aşkına? Seni bizde kurtarabilirdik? Sen bize gelmek yerine ona boyun eğdin! Bundan sonra ne benim hayatımda nede onların hayatında yerin yok. Birdaha gözüme gözükmeyeceksin. Bitti Işıl. "
"Didem! Beni ailemle tehtit etti! Onun nasıl bir piskopat olduğunu biliyorsun! Mecburdum Didem! Mecburdum... " Ağlamaya başladığında arkamı döndüm. Gözlerimi kapadım ve sinirle nefes aldım. Aramızda ailesi olan 2. kişiydi. Akın onu bunla tehtit etmişti. O bizden herşeyi saklamıştı. Bizi arkamızdan vurup ihanet etmişti. Onun yüzünden 3 kişiyi birden kaybedebilirdim. Kendisine eğlence arıyordu. Hayat eğlence yeri değildi. Ve bunu o unutuyordu.
"Kalk ayağa." Dediğimde burnunu çekip ayağa kalktı ve başını öne eğdi.
"Yanıma gel." Yüzünü kaldırıp bana baktı ve yavaşça adımlarla yanıma geldi.
"Işıl, sen beni kimsesizliğimle vurdun. Ama ben hala seni düşünecek kadar seni seviyordum. Sen bize bunu nasıl yapabildin? O gemide bende vardım. Seni o çöplükten kurtaran bende vardım. İşte bu yüzden herşey bitti. Sana ne vermedik? Ne istedinde yapmadık? "
"Erkek kardeşimle tehtit etti beni Didem. Ne yapabilirdim? Çaresizdim. "
"Biz zaten senin ailen değiliz, kardeşin değiliz değil mi?" Dediğimde omuz silktiğinde sinirle elimdeki bezi yere attım ve demir kapıya yürüyüp kapıyı açtım.
"Senin için şu kadarcık değerli değildik işte. Hayatta hep yalnız kalman dileğiyle. " Diyip sertçe kapıyı kapattım ve kapının üstünde bulunan tüm kilitleri kilitledim. Birkaç adım uzakta bulunan arabama doğru yürüdüm. Arabaya ulaştığımda arka kapıyı açıp Gazel'e baktım.
"Eee? Akın nerde? Özledim kendilerini. Görüşemiyoruz uzun zamandır onla. " Diyip sırıttım. Somurtarak telefonunu bana verdi. Kapısını kapatıp telefonu açıp arama kısmından Akın'ı buldum. "Akın Tan Adar" isminin üstüne tıkladım ve telefonu kulağıma götürüp beklemeye başladım.
"Gazel şuan müsait değilim. Çok yoğunum beni sonra ara. " Dedikten sonra telefonu yüzüme kapattığında şok içinde telefona baktım. Sinirle tekrar onu aradım.
"Aptal! Sen benim yüzüme nasıl kaparsın? Unut sen Gazel'i! Gazel filan yok burda. Ben varım. Didem Akcan."
"Didem?"
"Evet Didem. "
"Gazel nerede? "
"Söyledim ya Gazel yok? "
"Saçmalama nerede Gazel? "
"Kıt beyinli misin sen? Gazel yok işte. Puf oldu. "
"Puf mu oldu? " Dedikten sonra kahkaha attı.
"Peki,Gazel puf oldu. Anladım, ama beni neden aradın ki? "
"Delirtme beni! Tuna nerede? "
"Bilmem? Oda puf olmuştur belki? Olamaz mı? "
"Akın! Tuna nerede? Işıl'ı kardeşiyle nasıl tehtit ediyorsun sen?Kafayı mı yedin! "
"Yedim belkide?" Dediğinde bu şekilde öğrenemeyeceğimi anlamış olmanın verdiği keyifle gülümsedim. Demekki zoru kullanacaktım. Benim için daha kolay olurdu.
"Pişman olacaksın."
"Zaten oldum."
"Geber."
"Tamam." Dediğinde telefonu kapattım ve Gazel'in ben gelmeden önce açtığı telefon kadını sildim. Tekrar arabanın arka kapısına doğru yürüdüm ve kapıyı açtım.
"Telefonu alabilirsin. Patronuna benden selam söyle. "
"Söylerim Didem." Cebimden siyah bir bez çıkardım ve Gazel'in gözlerini bağladım.
"İşimi garantiye almam lazım, değil mi? " Bende arabaya bindim ve arabayı çalıştırdım. Ormanlık yoldan çıktıktan sonra camımı açtım. Kapalı alanlardan hoşlanmazdım. Daha doğrusu fobim vardı. Kapalı alanlarda kaldığım sürelerde kriz geçirmediğim bir zaman hatırlamıyordum. Boş yolda ilerlerken gözlerimi kapadım ve derin bir nefes alıp gözlerini açtım. Gazel'i ormanda bırakamazdım. Mecburen onuda yolda bir yerde bırakacaktım. Gazel'in arkada hareketlendiğini fark ettiğimde sakince konuştum.
"Aklından bile geçirme. Gözünü açarsan bir daha açmamayı dilersin. Ellerindeki ve ayaklarındaki izlerin farkındayım. Bağlamamamın sebebi bu. İyiliğimi unutmazsın artık. " Onu yakaladığım da kaçmak için çok uğraşmıştı. Çeşitli yerleri çizilmişti. Canının acıdığını biliyordum. Arabayı bir otobüs durağına çektim ve inmesini bekledim.
"Gözlerini açabilirsin ve inebilirsin. " Hevesle gözlerini açtı ve arabadan indi. Otobüs durağında bekleyen insanlar onun dağılmış haline tuhaf bir şekilde baktığında onlara sinirle baktım.
"Dönün önünüze! Film oynamıyor burda. Aptal meraklılar. " Arabayı tekrar çalıştırdım ve elimdeki belleği sallayarak yoluma devam ettim.
Yılbaşınız kutlu olsun! ❄🤍
Herkesin yeni yılının mutlu geçmesi dileğiyle,
Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulanlar
Ficção AdolescenteBiz 5 kişi, biz 5 çocuk, hala onların bizi kurtarmasını bekliyoruz. Hala o karanlık sokakta birinin gelmesini umarak bekliyoruz. Sokaklardan ayak sesleri, araba sesleri, sayısız insan konuşması geliyor. Peki bizi neden kimse görmüyordu? Biz kurtarıl...