''Bugün günlerden 12 Ocak Cuma ve bil bakalım bugün kimin doğum günü! Tabi ki de benim'' diyerek girdi Tunç içeriye. Dağınık saçları ve şiş gözleri yeni uyandığını belli ediyordu. Saat kaçta yattın diye sordum. Duruldu ve ''on iki'' dedi. Aslında bu onun normal düzenine göre ters bir saatti ama yine de uykusuzdu. Dik duruşu mutluluğunu, asık suratı da benim tepkimi böyle beklememesiydi sanırım. Salona geçip kanepeye uzandı ve kumandayı eline alıp kanalları değiştirmeye başladı. Birden bana doğru bakıp ''Bugün portakal suyu sıkar mısın çay istemiyorum'' dedi. Tabi ki de bu emrivaki isteği yapmak istemiyorum ama "Bugün onun doğum günü" diye mırıldandım. Bozulduğumu görünce ayaklanıp bana yardım etmek için mutfağa geldi. Ben beyefendinin portakal suyunu hazırlamaya çalışırken o da dolabın karşısında dikiliyordu. Sonra dehşet dolu gözlerle bana bakıp ''Nil! Yumurtamız kalmamış'' dedi. Bir an kalp krizi geçireceğimi sandım ama sanırım o gün bu gün değil. Tunç yumurta yemek istediğini söyleyince bir de onunla uğraşamam diyerek Tunç'un eline biraz para tutuşturup markete gönderdim. Portakal suyunu hazırlayıp masaya koyduktan sonra da peynir zeytin ve biraz domates çıkardım. Sonra biraz sandalyede oturup Tunç'un gelmesini bekledim.
----------------------
"Ablam her zamanki gibi yaptı yapacağını. Her gün ben markete gidiyorum, bıktım artık!" diye söylendim içimden. Uykum olduğu için mi yoksa pijamalarımla sokağa çıkıp markete gittiğim için mi öfkeliydim karar veremedim. Market çok uzakta olmadığı için hemen vardım. Alacaklarımı aldım ve orayı hızlı bir şekilde terk ettim. Yolda geri dönerken bir apartmanın etrafında çok sayıda insan olduğunu fark ettim. Kalabalığın arasından rastgele birine burada ne olduğunu sordum. Adam bana "Burada yaşayan orta yaşlı bir adam vardı, evi yakmış ve içinde kendi de yanmış. Sanırım hastaneye kaldırmışlar ama kurtulamamış." dedi. Korkudan şaşırıp kaldım. Bir süre bekledikten sonra eve koşar adımlarla ilerleyip zili çaldım. Ablam Nil bana ters ters bakıp "Ağaç oldum" dedikten sonra mutfağa geçip kahvaltı etmeye başladık. Gördüğüm her şeyi ona anlattım. Aramızda iki yaş vardı ama o kendisine Helin dememe kızmıyordu. Kahvaltı bittikten sonra mutfağı topladık ve odama çekildim. Hiç ödevim yoktu ve onuncu sınıf benim için çok iyi geçiyordu. Yatağıma yatıp ve biraz şekerleme yapmaya karar verdiğimde çoktan uyumuştum. Saat üç civarı uyandım. Ablam da salonda kanepede uyuyakalmıştı. Gidip bir yudum su içtim. Odama dönmeden önce de bir lavaboya uğramaya karar verdim. Yüzümü yıkadım ve aynada saçlarımı düzelttim. İşim bittiğinde son bir kez aynaya baktığımda arkamda bir silüet gördüm. Kafamı çevirdiğimde yok olmuştu. Sanki toz olup uçmuştu. Çok aldırış etmeden odama gidip yatağıma geri yattım. Gözlerim kendini uykuya teslim ederken son gördüğüm şey yine o silüet olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Senin Yüzünden
FantasyBu fantastik gerilim kitabı sizi bazen mutlu bazen mutsuz hissettirebilir ama karakterimiz Tunç için işler her zaman yolunda gitmez. Karşılaştığı bazı doğa üstü olaylar sayesinde özel güçleri olan Tunç ablası ve arkadaşlarıyla birlikte tüm bunların...