Uyandığımda her şey bulanıktı, odama süzülen güneş ışıkları hafiften yüzüme vuruyordu. Yavaş yavaş ayılmaya başladığımda saatin çoktan 8.00 olduğunu gördüm. İsteksizce yataktan kalkıp okul üniformamı üzerime geçirmeye çalıştım. Sonra da karnımın yanında bir morluk gördüm. Dikkatli bir şekilde bakınca bunun bir ize benzediğini gördüm. Pek umursamadım çünkü uyurken yanlışlıkla kendime vurmuş olabilirdim. Odamdan koşarak çıkıp mutfağa gittim. Nil'in okulu benimkinden erken başladığı için o çoktan çıkmıştı. Masanın üzerinde duran tostu afiyetle löplettim. Çantamı kaptım ve üzerime ince bir hırka giyerek evden çıktım. Sokakta ilerlerken bir müzik açıp son ses dinlemeye başladım. Okulum eve çok yakın değildi ama hava güzel olduğu için yürüyordum. Okulun bahçesine geldiğimde Kerem'i gördüm. Ona selam vermek için yanına gittiğimde bana korkarak bakıyordu. Ona ne olduğunu sorduğumda ise bana "Bence kendin görsen daha iyi olur dedi." Birlikte tuvalete gittik ve aynaların karşısında durduk. "İnanamıyorum!" diye bağırdım. Şuan resmen boynumda oluşan kocaman bir morluk vardı. Bir şey yokmuş gibi yaparak gömleğimin son düğmesini de ilikleyerek morluğu gizlemeye çalıştım. Başarılı olmuştum da. Zil çaldığı gibi sınıfa girdik. Bugün çok göz önünde olmak istemediğim için arka sıraya oturdum. Ders başlamıştı ve ilk ders matematikti. Matematik en sevdiğim dersti çünkü belli bir cevabı ve yöntemi olan soruları çözmek bana daha kolay geliyordu. Öğretmenim Sinem'in bizimle arasında çok yaş farkı yoktu. Çünkü o daha yeni mezun olmuştu ve baya kafa dengiydi. Dersi dikkatli bir şekilde dinlerken kalemim elimden düştü ve yaklaşık bir 10 saniyeliğine trans haline geçtim. Hiçbir şey duymuyor ve hissetmiyordum. Öğretmen bana doğru gelerek "Kabullen" dedi. Sonra bir anda tekrar uyandım fakat öğretmen yanımda değildi. Tahtada ders anlatıyordu. Bu garip olay bana dün gördüğüm rüyayı hatırlatmıştı. Bir an bile bunu düşünmeden edemiyordum, acaba bunlar gerçek miydi...
Sonunda okul bitmişti ve ben de koşar adım eve gidiyordum. Attığım her adım bedenimi parçalıyormuş gibi oluyor ve boğazımı düğümlüyordu. Artık biraz zor nefes alıyordum ama evime az kalmıştı. Biraz daha hızlanarak apartmanın kapısına geldim. Yukarı çıkarak kendimi eve attım. Nil bugün dershaneye gidecek ve eve geç gelecekti o yüzden bu durumla kendim baş etmek zorundaydım. Odama doğru çantamı fırlattıktan sonra yatağıma oturup düşündüm. Ne yapsam iyi gelirdi? Buldum! Sıcak bir duş üstüne de bir kahve yanına da bir kitap... Oooh benden kralı yok. Duşa girmek için kıyafetimi çıkardığım sırada aynada gördüğüm karşısında şoke oldum. Boynumdaki oluşan morluk karnımın yanındaki morlukla birleşmiş ve kalın bir şerit oluşturmuştu. Şeridin her yanından kıvrılan mor şeritler de cabası. Hemen kendimi duşa attım ve düşündüm. "Hatırla Tunç mor neyin anlamı?"
"Buldum" diye bağırdım. Mor rengi yaratıcılık ve kontroldü. Yani öyleyse bu insanları yaptığım yaratıcılıklarla kontrol edebileceğim anlamına geliyordu. Mesela resim veya bir melodi manipülasyon için kullanılabilirdi. İçlerine gizleyeceğim şifreler ile istediğim her şeyi yaptırabilirdim. Duştan çıkınca mutlu bir şekilde üzerimi giyindim ardından da tüm malzemelerimi alıp tuvalimin başına oturdum. Sadece içimden geleni yansıttım. Karışık ama duygu belirtici olan resmimin içine küçük detaylar gizlemiştim. Örneğin bir vazo, çiçekler ve su. Nil dönünce onun üzerinde bunu deneyecektim. Akşam oldu ve Nil geldi. Daha koltuğa oturmadan ona resmi gösterip "Şimdi ne yapacaksın?" diye sordum. Büyülenmiş gibi bana baktı ve sanırım gerçekten büyülenmişti. Sehpanın üzerinde duran vazoyu aldı içine su doldurup çiçekleri de içine koydu. Sonra da vazoyu aynı sehpanın üzerine geri koydu. Artık biliyordum ki düşünce ve hareketleri kontrol edebiliyordum. Sonra bir anda kendine geldi. Ne yaptığını anlamadı ve sanırım yaptığı şeyi hatırlamıyordu. Tam odasına giderken aklımdan "Şimdi mutfağa gideceğim sonra da balkona çıkıp sandalyede oturacağım ve ardından da geri buraya gelip normal bir şekilde yapacağım işlere devam edeceğim." Umduğum gibi de oldu. Nil arkasını dönerek mutfağa girdi ardından balkona çıkıp bir sandalyede birkaç saniye oturdu ardından da daha demin bulunduğu konuma geri dönüp Kendine geldi. Yine yaptıklarını hatırlamıyordu ve normal bir şekilde işlerine devam etti. Banyoya tekrar girip morluğa bakmak istediğimde morluk yok olmuştu. Sonra aklıma okulda gördüğüm şey geldi. "Kabullen" Evet kabullenmiştim. Sanırım bu inandığım kadar güçlü oluyordu. Odama geldiğimde yatağıma yattım ve mutluydum. Artık bir süper kahraman mıydım acaba? Tüm bu olanları unutup uykuya daldım. Uyanmak üzereyken bir ses duydum. Gözerim kapalıydı ama duyabiliyordum. Sesi dikkatlice dinledim ve söylediklerini duydum. "Senin için geliyor." "Seni bulacak."...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Senin Yüzünden
FantasyBu fantastik gerilim kitabı sizi bazen mutlu bazen mutsuz hissettirebilir ama karakterimiz Tunç için işler her zaman yolunda gitmez. Karşılaştığı bazı doğa üstü olaylar sayesinde özel güçleri olan Tunç ablası ve arkadaşlarıyla birlikte tüm bunların...