Ulaşılamaz

3 2 0
                                    

Evet bazı şeylere ulaşılamaz... Ne korkunun en derinine... Ne sevginin en güçlüsüne... Ne de alışılmaza. İnsanların korkularının en derini de sevgisinin en güçlüsü de alışılmışlıkları da kendi içlerindedir. Bazen çıkmaza düştüğümüzü hissederiz ama her ana geçicidir, tek sorun insanların zamanını dolu yaşamamasıdır. Korkarak, severek, alışarak... 

Birden bire korkarak uyandım. Yatağımdaydım ve Nil de başımda bekliyordu. Uyandığımı görür görmez heyecanla sordu:

- Tunç! İyi misin? Senin için çok endişelendim, hadi bana her şeyi anlat.

-Tamam tamam anlatacağım! Bak şimdi, ben tam duş alıyordum sonra birden gölgemsi bir şey gördüm. Sanki bir kadına benziyordu. Sonra yok oldu. Tam gitti derken...

-Ne oldu?

-Ha...hatırlamıyorum.

-Tamam sen yorma kendini hadi biraz dinlen.

-Tamam.

Nil gidince hemen bilgisayarımı açıp araştırma yapmaya başladım. Hayaletler ve gölgeler hakkındaki neredeyse her şeyi okudum. Fakat benim gördüklerimle sadece bir tanesi uyuşuyordu. Bu Leyon denilen ve farklı elementlere veya duygulara göre biçimlenen güçlerdi. Bu güçler sahip olduğu kişiye doğuştan verilmezdi ve ne zaman verileceği belli değildi. "Ama bu çok saçma!" devamını okumaya karar verdim. Bu güçler sahibini bulmadan birkaç gün önce sahibine bazen halüsinasyon ve bazen de bazı işaretler ile görünürler yazıyordu. "Deli saçması!" Diyerek bilgisayarı kapattım. Kafam çok karışıktı çünkü bunlar gerçek olamazdı. Böyle şeyler ancak kitaplarda, filmlerde ya da peri masallarında olurdu. Kendimi toparlayıp biraz balkona çıktım. Evimizin yeri yüksekte olduğu için balkondan baktığım gibi her yeri görebiliyordum. Hemen gidip kendime bir kahve yaptım ve ardından odamdaki koltuğa oturup elimdeki tüm fantastik kitapları incelemeye başladım. Yaptığım araştırmaya göre bu tür güçler yalnızca acı çekince, zor durumda olunca veya kavga ederken çıkıyordu. Elimden geldiği kadarıyla banyoda yaşadıklarımı hatırlamaya çalıştım. "Tabi ya!" nasıl unutmuşum ben bunu. Bayılmadan önce gördüğüm şey silüyet değildi. Bir ışık gibiydi ama üzerindeki renkleri hatırlamak bayağı zamanımı aldı. Sanırım "Siyah, kırmızı, mor, sarı ve bir de yeşildi. Yerimden kalkıp kapattığım bilgisayarı tekrar açtım. İnternete girdim ve bu renkleri araştırmaya başladım. Siyah; güç demekti. Kırmızı; Tehlike demekti. Mor; yaratıcı ve saygın demekti. Sarı; dikkat demekti. Yeşil ise; denge ve sakinlik demekti. Artık korkmuyordum çünkü bana bu şeyin zarar vereceğini sanmıyordum. Bilgisayarı geri kapatıp yatağıma doğru oturdum. Tam üzerine yatıp yana dönmüştüm ki önümde beliren ışıklar aniden parlamaya başladı. Çok garip bir rüya gördüm. Rüyamda:

Tüm renkler insan formundaydı. Hepsi bana bakıyordu. Mor, siyah, kırmızı, sarı ve yeşil. Hepsi tek bir sıra halinde önüme geçtiler. Daha sonra Kulağımda bir ses yankılandı. "Aman Allahım neler oluyordu!" Kulağımdaki ses konuşmaya başlamıştı:

-Yıllar sonra seçilen sensin.

-Ne, neyden bahsediyorsun sen? Ne seçilmesi?

-Sus ve dinle! Sana bazı güçler vadedildi ama bunları kullanmayı öğrenmelisin. Bu güçler daha seni bulmadı ama yakında teker teker içine girecekler. Sen tabi ki araştırdın ama ben sana asıl güçlerini söyleyeyim. Siyah senin gücünün artmasını ve ağır hasar bırakmanı sağlayacak. Kırmızı ise sana cesaret ve önsezi verecek. Mor sana yaratıcılık ve kontrol verecek. Sarı sana refleks verecek. Son olarak yeşil ise sana dengeni koruma ve sakin kalma içgüdüsü verecek. Sen zaten araştırdın ama ben sana ek olarak bu bilgileri vereyim dedim. Şimdi tek yapman gereken beklemek, güç seni bulacaktır.

-Tama...

Birden sarsılarak uyandım. O rüya da neydi öyle. Sanırım sosyal medyadaki fantastik içeriklerle fazla vakit geçirip biraz da fazla fantastik roman okuyordum. Kendime gelip Nil'in yanına geçtim. Onunla da biraz sohbet ettikten sonra okul için çantamı hazırlayıp yattım...

-Hayır! Olamaz!

Her Şey Senin YüzündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin