1.1

1K 27 13
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar ♡

Sınır
5 oy
7 yorum
_______________________________________

"Sen" dedi kendi açtığı kapıyı ayağıyla çarpıp örttükten sonra " gece gece " derken ben üstüme yürüyen bedeniyle geri geri adımlıyordum.
" kapının üstünde anahtar mı bıraktın ? " koltuğa dayanan bacağımla gerileyecek alanım kalmamıştı artık.

Hem onu bir anda görmemin şaşkınlığını atamamıştım, hem de hiç iyi bir anıma denk gelmemişti bu karşılaşma. Üstümde dışardaki bu soğuk ve dondurucu havaya rağmen hiçbir yerimi kapatmayan bir bez parçasını andıran gecelik varken üstelik!

Tek kaşı havalanmış, bir cevap bekliyormuş gibi bir ifade takınmıştı yüzüne. "Unutmuşum" geceliğimin eteklerini çekiştirip, dibimdeki bedenine rağmen sakin kalmaya zorladım kendimi.

"Hmmm" bir eli boynuma uzanınca ister istemez irkildim. Soğuk elinin dokunuşları alev atan tenimi, içimi titretti sanki. Onun tüm odağı gerdanımı kapatan saçlarımı geriye atmaktayken,  ben genzime dolan kokusunu solumakla meşguldüm

"Eee" dedi sanki normal bir pozisyondaymışız da sohbet havasındaymışız gibi. "Söyle bakayım derdin ne senin?" Bilerek yapıyordu. Gerçekten bile isteye bu duruma itiyordu bizi.

Çok yakındık, çok çok yakındı. Konuşurken tenime vuran nefesini her zerrede hissediyordum. Anın getirisiyle sık soluklarıma engel olamadım.

"Ne derdi?" Yutkundum, durdum peş peşe. Karşısında tutuşmuş gibi gözükmek istemesemde hızla nefeslenmelerim sonucu şişip inen göğsüm buna sanki pek izin vermiyordu. "Anlamadım"

Ben geldiğinden beri gözümü ondan alamadım, o ise gözlerim hariç her yerimde gezdirdi bakışlarını. Belime giden eliyle, ellerim bu anı bekliyormuş gibi göğsüne tutundu.

"Anladın, anladın" derince bir nefes çekti boynuma eğilip. "Ulan şu kokunun," sıcak dudaklarının dokunuşları cayır cayır yaktı tenimi " kırk yıl kölesi olurum."

Git gide kapıldık birbirimize ve ben ne olduğunu dahi anlamadan dudaklarımız birleşti ve doyasıya öpeyim istedim onu. O istek git gide büyüdü, öpüşlerimiz derinleşti. Soluk soluğa kalmış bir şekilde ayrıldım.

"Şafak" öptü, öptüm. "Zil" kalçamdaki elleriyle havalanıp bacaklarımı beline sarmam bir oldu. Elim boynuna sarılmış, hala soluksuzca birbirimizi öperken çalan zil pekte bize engel teşkil etmiyordu. "Zil çalıyor."

Bedenimi kanepeye yatırıp sinirle homurdandı. "Sikeceğim şimdi zili" üstündeki kazağı sıyırıp atmasıyla bedenini üstüme eğdi. Boynuna uzanmak için kaldırdığım elim havada kalırken , şokla üstümdeki adama bakıyordum.

Ardı arkası kesilmeyen zil sesiyle duyduğum tanıdık sesle dilimi yutacağımı sandım.

"Çilem, abicim nerdesin? Aç şu kapıyı."

Yüzbaşı'm | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin