Yine bu sıkıcı sınıfta dersteyim. Allahtan hoca güzel anlatıyor da hızlı geçiyor zaman. Neden mi sevmiyorum sınıfı çünkü herkes o kadar kendini beğenmiş ki burada hiç biriyle konuşmak muhatap dahi olmak istemiyorum. Sürekli hocanın her dediğine ters cevap verenler, biran önce ders bitse artık diyenler, okey atmak için ara bekleyenler, sevgilisiyle buluşma bekleyenler işte bizim sınıfımızda böyle daha neler neler var alkol kullananlar. Ben bunların arasında üç buçuk yıl geçirdim, nasıl dayandım bende bilmiyorum ama bu dayanmada en çok yakın arkadaşım Selin'in payı büyük. Her zaman yanımdaydı herşeyimi bilen tek kişi o.
Ben Afra Hekimhan. Mimarlık okuyorum. Bu sene son senem mezun olmama bir ay kaldı son sınavları da verip diplomamı alıcam artık. Ne kadar almak istiyorum orası muamma tabi. Her insanın hayalidir diplomasını almak , tabi bir zamanlar benimde hayalimdi ama bir zamanlar tabi. Çünkü tüm hayallerimi öldürdüler bu iki yılda. Aslen Ankaralıyım orda doğup büyüdüm babam emekli öğretmen annemde ev hanımı. Normal bir apartman da güzel bir çocukluk geçirmiştim. Her kız gibi babamın göz bebeğiydim taki Gaziantep de okumaya karar verene kadar. Bana çok kızmıştı burada hiçbir tanıdığımızın olmaması ve Ankara'ya çok uzak olmasından dolayı. Bana onlardan kaçıp uzaklaşmak için burayı tercih ettiğimi söylüyordu bir nevi haklıydı ama başıma bunların geleceğini bilsem bende buraya gelmez babamın dizinin sininde okurdum üniversiteyi. Tabi ben o zamanlar biraz uzak olsun ki istediğim gibi çalışıp para kazanıyım istemiştim bir zamanlar çalışmıştım da bir pastanede çalışmıştım. Benim tesadüfen bulduğum ama iyi insanlara denk geldiğim bir pastaneydi. Her zaman Güler yüzlülerde benim yurtta kaldığımı bildikleri için bana hep ailem gibi sahip çıkmışlardı. Üç ay sonra tatilde eve giderken işten çıkmıştım her ne kadar bana yine burda çalışabileceğimi söyleselerde artık başka bir işte çalışmak istemiştim çünkü Buraya gelirken farklı işlerde çalışmak istiyordum o yüzden bir fuarda çalışmaya başladım 1 aylık bir fuardı. Güzel gidiyordu çünkü insanlarla iletişim halinde olmayı çok severdim.
Yine bir gün erken kalkıp fuar için gitmiştim. Sarı omuzları düşük bir gömlek ve siyah geniş dizimin bir karış üstünde etek sarı omreli saçlarım at kuyruğu ve siyah tek bant topuklu ve küçük siyah bir el çantası üstüme de siyah deri çeketimi alıp çıktım. Fuarda çalışan herkes benim gibi giyimine dikkat etmeliydi.
Akşam çıkışta Selin aramıştı çok mutluydu, sebebini sordum ama söylemedi bugün biraz takılalım dedi bende onu bir aydır mutsuz görmenin etkisiyle evet demiştim ama yorgunluktan ayakta duracak halim yoktu. Selin'le buluşup bir cafeye gittik bana bugün okulda yaşadığı şeyleri anlatıyordu, yakın zamanda tatile çıkmak istiyordu, aslında iyi olabilirdi üç dört günlük tatil bizim için.
Biz nereye gideceğimizi tartışırken sürekli izlenilme hissine kapılıyordum , etrafa dikkatle baktığımda bir çift siyah gözle karşılaşmıştım. Adeta beni içine çekiyordu. Adama sert bir şekilde baktığım halde benden gözünü çekmeden bakıyordu. Fazlasıyla strese girmiştim, pek fazla arkadaş çevrem yoktu ve göz önünde olmayı sevmezdim ama böyle bir adamın bana bakması hiç iyi değildi. Seri katiller gibi duruyordu adam, kalıplı vücüdu uzun boyu , o siyah gözleri ve siyah takım elbiseyle korkutucu bir havası vardı. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kaçırdım, Selin'le çıktık cafeden. Bir an önce gidip dinlenmek istiyordum fazlasıyla yorgundum.
Aradan geçen bir ay sonrasında yaz tatili gelmişti artık evime gidecektim. Orta boy valizimi alıp otobüs durağına doğru gitmeye başladım.
Tam ana yola çıkamama az kalmıştı ki arkadan sarılan kollar, ağzıma kapanan el, burnuma tutulan bez ve karanlıkkkkk.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın sidelyası
ChickLitZaten haftanın çoğu gününde konaktaydık çünkü Antep'in ağasıydı o herkes onu tanırdı herkes ondan korkardı ki bir zamanlar onu hiç tanımayan beni de korkutmuştu hala da korkutuyordu...