Ama derken beni susturup şimdi arkaya geç, uyu sakinleş uykuya ihtiyacın olacak bu gece demesiyle göz bebeklerimin titremesi bir oldu...
Ona baka kalmışken korkuyla hayır diyip hızla arabanın kapısını açmaya çalıştım ama benden önce davranıp kapıları kilitlemişti açılmayacağını bildiğim halde kapıyı çekiştirip lütfen ben bişey yapmadım istemiyorum diyordum. Kolumdan tutup beni kendine çevirmişti ellerini itikleyip vurmaya çalışıp bırak diye bağırıyordum. Bir anda koltuğunu geri çekip beni kucağına aldı.
Kollarımı tutup göz göze gelmemizi sağladı. Beni dinle dedi sertçe yüzüme bakıp. Gözyaşlarım ince ince yanaklarımdan süzülürken istemiyorum eve gitmek istiyorum ,Keremi istiyorum eve gidelim dedim. O ise dediklerimi kaale almayıp ensemdenve belimden tutup kafamı boynuna yerleştirip sen basit bir hata yapmadın karıcığım, ben sana güvenemeyecek miyim? Biz ne zaman gerçek bir aile olacağız? Ne zaman beni seveceksin dedi. Ben sarılmayla daha çok ağlarken dediklerine cevap vermedim oda derin bir nefes verip ben kucağındayken arabayı çalıştırdı.
Nereye gittiğimizi bana ne yapacağını bilmiyordum bu bilinmezlk ise beni korkuya itiyordu.
Ben gözyaşlarımla gömleğini ıslatırken araba durdu. Sert bir sesle yeter artık diyip beni boynundan geri çekerek göz göze gelmemizi sağladı. Yüzümü inceleyip sinirle gözlerime bakıp şu gözlerinin haline bak dedi. Onun konuşmasıyla olduğum yerde sıçradım gözlerine bakarken. Derin bir nefes alıp kucağında benle dışarı çıktı. Geldiğimiz yere bakınca şaşırmıştım.
Burası Alparslan'la bizim evimizdi bazen gelir burada kalırdık birkaç gün. Dışı yüksek duvarlarla çevrili kaç metrelik araziye kurulduğu belli olmayan bir yerdi içinde küçük ormanı var diyebilirim o kadar büyük. Evin arka tarafında hara ön tarafında havuz kamelya evden yürüme mesafesinde uzakta müştemilat ta vardı. Biz yokken burayla ilgilenenler için. Alparslan kucağında benimle beraber içeri girip direk merdivenlere yönelip yatak odasına girdi. Korkuyordum. Neden beni buraya getirdi, buraya gelirken keremi de getirmeliydi o çok severdi atları buraya gelmeyi.
Beni yatağa oturtup karşıma geçti ellerini cebine koyup burnunu çekti. Gözleri yüzümde ağır ağır dolaşıp ikinci bir çocuk istiyorum dedi. Hızlı ve teşlaşlı bir sesle ayağa kalkıp ben istemiyorum dedim. Yavaşça yanıma yaklaşıp ama ben istiyorum dedi.
Neden anlamak istemiyorsun bir çocuk daha istemiyorum, bakamam ben,kerem daha çok küçük, okulumda bitmedi- demeye kalmadan. Beni susturup o çocuk olacak afra ya isteyerek yA zorla sen seç dedi. İstemiyordum bunu anlaması bu kadar mı zordu. Bir çocuk daha demek işlerin daha da sarpa sarması demekti. Ben ondan kurtulmayı iple çekerken o her adımda beni kendine daha çok bağlamaya çalışıyordu.
Yutkunarak ona bakarken banyoya kaçtım daha doğrusu kaçmayı düşündüm daha ilk aşımında beni yakalayıp öfkeyle bağırıp şunu yapma işte neyini anlamıyorsun bir çocuk daha istiyorum, ha bugün ha yarın olacak bir şey için neden uzatıyorsun? Dedi.
İstemiyorum korkuyorum dedim. Bağırarak neyden? Dedi.
Alpars- yatağa geç dedi. Gözlerimden damlalar düşerken alpars- yatağa geç birdaha söylemeyeceğim dedi. Dedikleri karşısında tepkisizce gözümden düşen yaşlarla gözlerine bakarken, belimden tutup kendine çekti. Sana söyledim yapılan yanlışlara göz yummam ben dedi işine devam ederken.
Elbisemi çıkarıp odanın bir köşesine Attı, gözleri hala gözlerimdeyken . İç çamaşırlarımıda çıkarıp beni kucakladığı gibi yatağa bıraktı.
Yatakta korkuyla ona bakarken önce gömleğini sonra pantolonunu çıkarıp yanıma geldi.
Artık bir kızımızın olma vakti geldi dedi.
.
.
.
Sabah boynumdaki sıcak nefesle gözlerimi araladım. Sırtım sert ve kaslı bir göğüse yaslıydı. Belimde ağır bir kol beni kaçacakmışım gibi arkamdaki sert göğse yaslamıştı.
Aklıma gelenlerle gözümden bir damla yaş düşmüştü yine aynı şeyler başlayacaktı. Kendimi bırakmayarak o uyanmadan hemen yataktan kalkmak için kollarından çıkmaya çalıştım ama Alparslan benden önce davranarak beni daha çok kendine çekip boynumu öptü. Saat daha erken uyu sidelya kokulum dedi. Onun beni öpmesini seviyordum yada alışmıştım galiba, bana huzuru, güveni hissettiriyordu ama aynı zamanda da korkuyu.
Uykum yoktur acıktım dedim. Tekrar kalkmak istediğimde beni kendine çevirip önce gözlerime baktı yüzümü inceleyip peki dedi ve yüzüstü dönüp bir kolunu yastığın altına koydu ve kaldığı yerden uyumaya devam etti. Bende aynı hızla ayağa kalktım ama kasıklarımdaki ağrıyı hesaplayamamıştım, çok olmasa biraz vardı. Daha fazla onun dikkatini çekmeden gitmem gerekiyordu yoksa ne oldu diye hem beni bırakmaz hemde sebebinden dolayı beni utandırırdı, bunlara maruz kalmamak için hemen odadan kaçtım. Tam merdivenlerden inecekken mesanemin bana kendini hatırlatmasıyla, tekrar bir Alparslan riskine karşı keremin odasındaki lavaboya gittim. Hızlıca işimi halledip elimi yüzümü yıkayınca aynadan boynumdaki morluklara ve onun tişörtüne baktım.
Her zaman bunu yapardı. Önce benimle birlikte olur ardından benimle beraber hemen duşa girerdi, bu konuda asla itiraz istemezdi.
Üzerimi süzüp dizlerimin üstünde biten tişörte bakıp of çekerek mutfağa gittim. Aslında acıkmamıştım. Kalkmak için bahane üretmiştim ama şu anda yapabileceğim daha iyi bir fikir gelmiyordu aklıma.
O yüzden uğraşsam fena olmazdı düşüncesiyle melemen yapmaya başladım.
-
-
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın sidelyası
Literatura FemininaZaten haftanın çoğu gününde konaktaydık çünkü Antep'in ağasıydı o herkes onu tanırdı herkes ondan korkardı ki bir zamanlar onu hiç tanımayan beni de korkutmuştu hala da korkutuyordu...