Aşağı inip sofraya oturdum. Alparslan'ın babası Aziz beye bakıp günaydın dedim. Masadakiler de hep beraber günaydın dediler. Onlar beni çok severdi evlendiğimiz den beri hiç kötü söz veya davranışta bulunmamışlardı aynı şekilde annesi Gülsüm hanımda, onlar beni kızları olarak sevmişlerdi. Ama biraz katı sert bir ailelerdi onları sadece torunlarına karşı gülüp eğlenirken görürdüm, diğer zamanlarda hep sert otoriterlerdi. Gülsüm hanım bir anne edasıyla daha yumuşaktı tabi.
Sofra dolmuştu her zamanki gibi. Kalabalık ailelerdi alparslanlar yedi kardeşlerdi en büyükleri azat abi, sonra Hacer abla, Alparslan, selim, nazlı,Ayşe ve Burak. Gülsüm annenin bu kadar doğum yapıp aynı zamanda dinç kalmasına şaşırıyorudum. Bir keresinde söylediğimde kızım çocuk insanın vücudunu yeniler , siz gençlerin sandığının aksine çocuk güzel şeydir kızım inşallah senin ve alparslanında çocuklarını görümcem demişti. Tabi o zamanlar kereme hamileydim başka çocuk düşünmüyordum hala da düşünmüyorum. Kerem zaten beni bir çıkmaza soktu. O çıkmaza dahada gömülmek istemiyordum.
Ben düşüncelere dalmışken günaydın diyen sert sesle kendime geldim. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Babası biraz otoriter biraz da dalgacı bir sesle sabah şerifleriniz hayırlı olsun ağam, bakıyorum da gözlerin şişmiş uyumaktan.Alparslan yarım ağız sırıtıp affet baba zamanında senin uyuyup beni aç bıraktığın zamanlardayım bende dedi Aziz beyin gençliğini kastederek, bu adam bazen hiç düşünmeden konuşuyordu ben ve Gülsüm hanım göz göze gelip kızarmıştık ama Alparslan büyük bir umursamazlıkla kahvaltılıkları tabağına koymakla meşgüldü. Aziz bey bu haline sinirlenip tabağındaki zeytini Alparslan'a atıp seni eşşek herif nerde ne konuşulacağını bilmiyor musun sen dedi. Alparslan kendine atılan zeytini ustalıkla tutup ağzına attı. Bıyık altından sırıtıp nıttt dedi.
Gülsüm hanım ters bir sesle zamanında bırak karışma aslanıma diyordun, bak şimdi aslanının haline bey dedi. Aziz bey benim ne suçum var hatun senin bu destursuz oğlunun suçu hep dedi. Tabi aziz beyin alttan almalarına ben de dahil herkes kahkaha atmaya başladı. Tabi aziz beyin bir bakışıyla hepimiz sus pus olduk kahvaltıya başladık...
Neşeli sohbetler eşliğinde yapılan kahvaltıdan sonra sedire geçip çay içmeye başladık biz kadınlar ,erkeklerde çalışma odasına çıkmışlardı. Yapılan sohbetlere katılıyordum arada nazlı ve selim çok komiklerdi. Nazlı mimar dı benim gibi selim de mühendis ama ikiz oldukları için asla geçinemiyorlardı ama ayrı da kalamıyorlardı. Odaları bile karşılıklıydı Gülsüm hanım ben bunlardan neler çektim bir bilseniz diyordu, aslında ben daha gençtim de beni bu çocuklar böyle yaşlandırdı diyordu hep. Tabi ikizler bu durumu hiç umursamıyorlardı bu durumuda kendilerine koz olarak kullanıyorlardı.
Şuan evde beş çocuk vardı avluda koşuşturuyorlardı azat abinin dört çocuğu vardı 3 erkek bir kız (biriciği) hep bir kızı olsun istemiş o yüzden Zeynep'i çok seviyor tabi zeynep de bu sevginin karşılığını babasına fazlasıyla veriyor. Daha iki yaşında olmasına rağmen yaramazlıkları hiç bitmiyor. Tüm çocukları parmağında oynatıyor resmen. Hacer ablanın da 2 çocuğu vardı bir kız bir erkek onun kızı 8 yaşındaydı oğluda altı. Bazen onlar da bize katılır konağa gelirlerdi ama bugün gelmemişlerdi. Tabi bizim her hafta burada olmamız sayedinde kerem de kuzenleriyle abi kardeş gibiydi çok yakındılar ama Alparslan'ın o muhteşem huylarına sahip oğlum bazen çocukları muma çeviriyordu hareketleriyle. Hemde daha iki yaşındayken Alparslan a bazen bu konuda kızdığımda onlar kardeş kendi aralarında anlaşıp eğleniyorlar neden oğlumu kısıtlıyım kızıyım hareketlerine müdahale edeyim diyordu tabi Gülsüm annenin oğlunu da kendine benzetmişsin sözü gururunu okşuyordu beyfendinin.
Kızlarla oturmuş günlük hayattan sohbet ediyorduk nazlı yine selim den şikayetçiydi. Tabi Ayşe'yle ben kahkaha atıyorduk nazlının sinirlenmesine. Selim nazlıyı hep bir abi edasıyla koruyordu ama bizim nazlımız da erkek Fatma gibi Nuh diyip peygamber demiyordu. İnsan biraz isminin hakkını verip nazlı bir kız olup sessiz sakin oturur ama nerdeeeee... özellikle Selim'in sinir olduğu şeyleri yapıyordu kısa giyiniyordu dekolte seviyordu çalışmayı özellikle çoook seviyordu ona göre kızlar neden evde otursun sadece ev işi yapsın dı ki. O böyle şeylere gelemiyordu pek mutfağa girmezdi ,zaten Gülsüm anne de onu mutfağa yaklaştırmazdı. Kızım senin ellerine o güzel çizimlerin yakışıyor yemek yapıp da ne yapacaksın .iste ben sana yapayım derdi çünkü gerçekten nazlının mutfağa girmesi demek Aziz beyin mutfağa girmesi gibi bir şey. O kadar kötü yani. Annem bir nazlıya bir de evin erkeklerine mutfağa girmeyi yasaklamıştı çünkü mutfağı savaş alanına çeviriyorlardı resmen.
Biz nazlının anlattığı olaya gülerken Alparslan geldi bana kalk işareti yaptı annesine dönüp anne bizim işimiz var kerem size emanet yarın geliriz diyip annesinin tamam demesiyle nereye sözlerini umursamadan elimden tutup dışarı çıkıp buradaki arabasına bindik. Kemerimi takarken nereye dedim ama beni dinlemedi. Israrla Alparslan nereye dedim. Kafasını bana çevirip güzel karım sen bu aralar biraz fazla unutkan olmuşsun galiba, dün nereye gidiyordun demesiyle nefessiz kalıp yutkunmam bir oldu. Unutmamıştı sadece uygun zamanı beklemişti. Korkudan titremeye başlamıştım Alparslan halimi fark edip arabayı sağa çekti kemerimi açıp beni kendine çekti sakin ol diyip gözlerime baktı. Ona bakıp ben kötü bişey yapmadım sen beni kısıtlayıp öyle şeyler söylemeseydin aklımda gitmek yoktu dedim telaşlı konuşmayla o ise yanağımı okşayarak baş parmağını dudaklarıma getirip beni susturdu.
Şşşşşşşş karıcığım sen üç yıllık kocanı tanımadın mı? Sinirlenince gözünün kimseyi görmediğini anlamadınmı . Ama derken beni susturup şimdi arkaya geç, uyu sakinleş uykuya ihtiyacın olacak bu gece demesiyle göz bebeklerimin titremesi bir oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın sidelyası
Chick-LitZaten haftanın çoğu gününde konaktaydık çünkü Antep'in ağasıydı o herkes onu tanırdı herkes ondan korkardı ki bir zamanlar onu hiç tanımayan beni de korkutmuştu hala da korkutuyordu...