⊰1⊱

411 18 53
                                    


''Neden geldin?''

diye sordu önünde durduğu motosikletli çocuğa. Çocuğun kafasında kask vardı fakat o motosikletin üzerindeki duruşundan tanımıştı çocukluk arkadaşını. 

''Senin yüzünden dondurduğum okula devam etme kararı aldım. Ve bunun için senden ne izin alacağım ne de hesap vereceğim. Şimdi çekil önümden!''

Suho istediği cevabı alamamıştı. Ve çekilmeye de hiç niyeti yoktu.

Seojun ise keçi gibi inatçı olduğunu biliyordu arkadaşının. Seojun Suho'ya ısrar etmedi, Suho'da sorusunu tekrarlamadı. Çünkü cevap vermeyeceğini biliyordu. Çünkü onu ondan daha iyi tanıyordu. Belki de birbirlerinin üstlerine gitseler çoktan bitmişti bu küslük. Seojun üç yıl önce ani bir kararla arkadaşlarını, okulunu, ailesini, öğretmenlerini ve Suho'yu terk etmişti. Suho üç yıl boyunca kendine gelemedi. Çünkü tek varlığını kaybetmişti. Ailesi üç yaşındayken terketmiş Suho'yu. Seojun'u ise parkta ailesiyle birlikte oynayan çocukları izlerken görmüş kıskanmıştı...

FLASHBACK

Suho'yu duvar kenarına sıkıştırmıştı mahallenin güçlü çocukları. Hepsi aynı yaştaydı fakat Suho'ya kıyasla hepsi daha iriydi. 

X:''Şuna bakın altına yapacak birazdan''

Y:''Noldu küçük? Yoksa altında bezin mi yok?''

İzlediği çizgi filmlerdeki gibi gülüyorlardı küçük Suho'ya

''Beni rahat bırakın yoksa...'' diyebilmişti. Küçücük bedeni titrerken.

Z:'' Yoksa ne? Anneni mi çağırırsın? Dur bir dakika senin annen yoktu değil mi?''

Ailesi zayıf yönüydü küçük çocuğun , aklına geldikçe ağlardı. Gözyaşları döküldü kızarmış yanaklarından. Onu koruyacak kimse yoktu dünyasında...

''Rahat bırakın onu!'' demişti sokağın başından ilerlerken. Küçük çocuğun kurtarıcısıydı o. Boyu diğer çocuklardan uzundu çünkü basketbol onun yaşam tarzıydı. Uzun boylu çocuğun babası yoktu annesiyle ve küçük kız kardeşiyle yaşıyordu. Suho onu tam kestiremiyordu çünkü yaşlar gözünü buğulamıştı. İri çocuklar uzun çocuğa karşı yapabilecekleri  gücü olmadıklarından küçük çocuğu rahat bıraktılar.

''İyi misin?''

Küçük çocuk hemen ayağa kalktı bedeni acısa da. Çünkü bu yardımın karşı mahcup olamazdı. Önünde saygıyla eğildi uzun çocuğun. Yaşadıkları ülkede en büyük saygı göstergesiydi bu.

''Benimle basketbol oynamak ister misin?'' diye sordu. Normalde kimseyle paylaşmazdı topunu. Çünkü en sevdiği basketbolcunun imzası vardı. Fakat küçük çocuğa karşı içi ısınmıştı. 

Bir gün ayrılacaklarını bilmeden kendilerine söz verdiler. Fakat bu sözü uzun boylu çocuk tutmadı. Tutamadı...

GÜNÜMÜZ

Artık her gün görecekti eski arkadaşını fakat onun yüzüne bakabilecek miydi kendisi de bilmiyordu. Çünkü Seojun'a karşı çok büyük bir hata yapmıştı. Seojun onu affetmezdi. Yine de vardı küçük de olsa bir umudu. Özlemişti eski arkadaşını. Toparlanamamıştı. Hatta bir kızla tanışmıştı. Kızı kısa sürede sevmişti. Seojun onu bıraktıktan sonra her şeyi olmuştu Lim Ju Kyung...

...

Eski sınıfına doğru ilerledi. Fakat eski arkadaşının yeni kız arkadaşıyla çarpışacağından haberi yoktu. Kız zayıf olduğu için hafif sendeledi. Kyung güzel kızdı. Okulda tanrıça diye anılırdı.  Hayranı çoktu fakat kalbinde biricik sevgilisi Suho vardı.

''Sen yeni gelen çocuk olmalısın. Hoşgeldin! Ben Lim Ju Kyung. Bana Kyung diyebilirsin.''

''Yeni gelen sensin ben sadece biraz ara vermiştim. Han Seojun adım. Bana kısaca hiçbir şey deme. Çünkü bir daha karşılaşmayacağız.''

''Pek sanmıyorum çünkü aynı sınıftayız''

''Bu seninle konuşacağım anlamına gelmiyor LİM JU KYUNG yenilerle işim olmaz''

''Boş ver sen Kyung hep böyle bu serseri''

''HEY! Kang Soojin bana böyle hitap etme hakkını sana tanımadım''

''Sana da merhaba Han Seojun!''

Seojun ve Soojin hep kavga ederlerdi. Çünkü Soojin Suho'yu Seojun'dan uzaklaştırmıştı.

FLASHBACK

''Benim kadar olmasa da gayet yeteneklisin küçük. Eğer kendini geliştirirsen birlikte maçlara katılıp kazanabiliriz''

Kafasıyla onaylamıştı abisini. Yaşları eşitti fakat Seojun'u hep abisi olarak gördü.

''Merhaba'' diye bir ses duymuşlardı. Ardından zengin bir kız çocuğu girmişti basketbol sahasına. Seojun kızlardan nefret ederdi çoğu kızın ideal tipi olmasına rağmen.

''Oyunumuz yarım kaldı. Kız çıksana sahadan!''

''Senin için gelmedim zaten sırık! Hey Suho benimle oynamak ister misin?''

Seojun bundan nefret ederdi. Sevdiği bir şey elinden alınırsa gözü hiçbir şey görmezdi.

''Bu ne cürre...''

''Olur.'' 

Suho ve Soojin sahadan çıktılar. Tıpkı iki saat önce olduğu gibi yine yalnızdı Seojun. Zaten hiç arkadaşı olmamıştı.

...

Suho kız arkadaşıyla oyununu bitirip yine basketbol sahasına gitti fakat Seojun orada değildi. Hata yaptığını anladı ilk arkadaşını şımarık bir kız için tek başına bırakmıştı. Teyzesinin evine gitmekten başka çaresi yoktu Seojun nerede yaşıyordu bilmiyordu. Suho teyzesine anne diyordu teyzesi de onun gibi annesinden nefret ediyordu. Daha üç yaşında bir çocuğu sevgiden mahrum bırakmışlardı.

GÜNÜMÜZ

Burada bırakıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Burada bırakıyorum.

Merhaba hepinize. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Daha acemi olduğum için elimden bu kadar geliyor okuduğum kitaplardan da biraz örnek alarak yazmaya çalışıyorum. 

VE YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN. UMARIM 2023 HEPİNİZE SAĞLIK VE MUTLULUK GETİRİR.

.

.

.

.

.

.

tteokbokki<3

Revence of Suicide | Suho x SeojunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin