ben kayboldum ; 2

81 10 112
                                    

beşinci hafta

"Haklıydım, değil mi?" Bu bir soru değildi ve Mycroft'un sesi de artık yumuşak değildi, kardeşini küçümsüyordu.

Sherlock cevap vermedi. Bu aşağılanmayı engelleyebilecek hiçbir şeyi yoktu.

"Dr. Watson iyi bir adamdı." Sesi giderek yükseliyordu. "Ona çok fazla değer veriyordun, aksini iddia etmeye çalışma. Beni dinleseydin, o hala yaşıyor olurdu."

"Biliyorum." Bunu kabullenmek canını çok yakıyordu ama doğruydu. Onun yüzündendi.

"Bana görülmeyeceğini söylemiştin. Açıkçası, kendine fazla güvenmişsin kardeşim benim ve bu, ailem dediğin adamın hayatına mal oldu."

Sherlock'un canı sıkılmıştı. Ayağa kalktı, titriyordu. Yumruklarını o kadar çok sıkmıştı ki, boğumları bembeyazdı. Avucunun içinden akan kanı hissedebiliyordu.

"Bunun farkında değilim mi sanıyorsun?" Sesi öfke doluydu ve karşısındaki adamdan daha yüksekti. "Anlamıyor muyum sence? Benim hatam olduğunu biliyorum, Mycroft! Bu yüzden bir kere de olsa istediğimi yapmana izin vermeni istiyorum!"

"Her zaman istediğini yapıyorsun." Sakin sakin oturmaya devam ediyordu. "Zaten bu yüzden John öldü."

"Buna ihtiyacım yok," diye hırladı Sherlock. "Yardım etmeyeceksen, yaptıklarımdan sorumlu tutulmayacağım."

"Peki, neyi planladığını sorabilir miyim?"

Sherlock'un bakışları sıradan bir insanı korkutabilirdi ama abisini değil.

"Onun intikamını alacağım. Hepsini teker teker öldüreceğim."

Mycroft şaşırmamıştı, tepki bile göstermedi. "Sana ne yapacağını düşün Sherlock." Sesi yorgundu.

"Vicdanımı rahatlatacak."

Büyük kardeş iç çekti. "Nasıl istersen."

Sherlock cevap olarak başını salladı ve başka bir şey söylemeden ayrıldı.

Sherlock tamamıyla kontrolü kaybetmiş görünüyordu ve Mycroft, Sherlock'un önüne çıkacak herkes için korkmaya başladı.

altıncı hafta

Sherlock bugüne dek, neredeyse hiç kimseyi isteyerek öldürmemişti.

Ayaklarının dibindeki vücut kanla, morluklarla kaplıydı ve gözleri hala açıktı. Boynu ise kıpkırmızıydı.

Bundan birkaç ay öncesine kadar birini öldürmek zorunda kalsaydı silah kullanırdı, hızlı ve verimli olması açısından.

Ama şu an değil. Bu kişiliği insanların acılarından ve çığlıklarından zevk alıyordu. Onları incitiyordu çünkü öfkesini ve duygularını dışa vurmasının tek yolu buydu.

En sonunda ise onları çıplak elleriyle boğup öldürüyordu.

Yerdeki silüete bakarken içinde bir sızı hissetti. O değersiz insan için değildi hayır, bu ceset ona John'u ile birlikte olay mahalline gidip inceledikleri kurbanları hatırlatmıştı.

Şimdi bir sürü ceset olacaktı, başlarında Sherlock olacaktı ama yanında John'u olmayacaktı. Bir daha asla.

Cesede son bir küçümseyici bakış attıktan sonra binayı terk etti ve sıradaki hedefine yöneldi.

high functioning psychopath | sherlockHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin