Pipetimle mümkün olduğu kadar ses çıkarıp masadakileri rahatsız etmek istiyordum ama diğer tanımadığım insanları rahatsız etmeye hakkım yoktu.
Yaklaşık yarım saattir hastanenin yanındaki kafede oturuyorduk. Kimse bir şey konuşmuyordu.
Leyla Hoca sonunda bana dönüp konuştu.
"Eğer DNA testi olumlu sonuçlanırsa gitmek istiyor musun?"
Hayır.
Başımı iki yana salladığımda adını az önce öğrendiğim Sancak konuştu.
Benden yaşça büyük olan birine adıyla seslenmek rahatsız ediciydi ama bir samimiyetimizin olmasını istemiyordum.
"Eğer sen gerçekten bizim kardeşimizsen gelmek zorundasın." Şu konuşmalara bak. Nesin sen sadrazamın sol taşağı mı?
"Kendini onlara göre şartlamak zorunda değilsin. DNA testi onların lehine sonuçlansa da gireceğin bir sürü dava var. Muhtemelen bu zamana kadar da reşit olursun." Leyla Hoca bana destek oluyordu.
Ona minnettar bakışlarımı gönderip kolumun üzerindeki yara bandına baktım.
"Elimiz kolumuz uzundur Leyla Hanım, hiç merak etmeyin. Ayrıca kardeşimizin aklına girmemenizi tavsiye ederim."
Eşeğin aklına karpuz kabuğu sokma misali.
La bu keko bana eşek mi diyo?
Bu resmi ve seviyeli tartışmadan bıktığımı belli eder şekilde ofladım.
"Hiçbir şey olmamış gibi sizinle gelmemi beklemeyin benden. Doğduğum günden beri yetimhanede olduğumu da unutmayın." Boran sözü devraldı bu sefer.
"Biliyorum, şuan bize karşı tavrını da anlayabiliyorum ama bizi dinlemen gerekiyor. Suçlunun biz olmadığını anlaman lazım." Yüzümdeki hiçbir mimiği oynatmadan ona baktım. Ardından cevap verdim.
"Sen suçlu değilsin, o suçlu değil. Kim peki suçlu? Herkes bir şeyleri inkar ediyor ama kimse de çıkıp kaybettiğim, hiç yaşamadığım şeyleri geri veremez öyle değil mi?" Uzun bir süre sessiz kaldı herkes.
"Test sonuçları ne zaman açıklanır peki?" Sancak derin bir nefes aldı.
"Bir iki haftaya açıklanır. Daha kısa sürede açıklanması için elimden geleni yapacağım."
Boran ve Sancak sürekli konuşurken Toprak ve Kutay'ın ağzını bıçak açmıyordu.
Elimdeki pipetin çöpüyle oynamayı kesip Leyla Hoca'ya döndüm.
"Gidebilir miyiz artık?" Bunu bekliyormuşcasına ayağa kalktı.
"Evet, çok bile oturduk." Bende ayağa kalktığımda diğerleri de ayaklandı.
"Şimdilik görüşürüz, seni ziyaret etmeye geleceğiz."
*
*
"Denyuslara bak! Egolu şerefsizler." Hazal sinirle paketten bir avuç daha çekirdek aldı."Hazal, biraz sakin mi olsan? Herifler kötü bir şey dememiş kıza." Hazal şokla Selim'e baktı.
"Hayırdır, neden bir anda onların tarafını tutmaya başladın?" Selim sabır diler gibi bit nefes aldı.
"Onların tarafını falan tutmuyorum ben Hazal. Sadece kötü bir şey dememişler. Ondan bahsediyorum." Hazal gözlerini devirdi.
"Kolay tabi, yeni doğmuş bir bebeği yetimhanenin kapısına koymak. Hiç mi vicdanınız sızlamadı ulan?" Kafam karışmış bir şekilde ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can kırıkları
Literatura Feminina"Al yavrum, nur topu gibi dört abin oldu." O an duygularımı tam yansıtamıyordum ama... NELER OLUYOR BU AŞAĞILIK EVDE?