Episode 1.

729 31 15
                                    

(KARAKTERİN LAKABI DEĞİŞMİŞTİR!!)

Şapkacının odasından ayrıldım. Ağabeyimin yanına giderken yüzümde gülücükler açıyordu. Ağabeyimi görür görümez yanına koştum ama sarılmadım. "Bugün oyuna katılacakmışız.. benim yeterli vizem var.. katılmasam olur mu?" Ağabeyim üstten üstten bana baktı. "Neden şapkacıya sormuyorsun?" Sanki sormadım.

"Ona sordum.. ama o sanada sormamı istedi. Sonuçta ağabeyimsin." Ağabeyim durdu ve düşündü. "Katıl. Ölmeyeceğine eminim." Yüzümde bir bıkkınlık söz konusuydu. Ellerimi bel boşluğuma koydum ve kafamı sağ omzuma yasladım. "Kötü birisin ağabey." Ağabeyim bana cevap vermesede onun ek sesi Niragi konuştu. Oksijen israfı.

"Düzgün konuşsana mal! Karşında kölen yok!" Önce yan gözle baktım Niragi'ye ardından ona döndüm. "Senin karşındada taciz ettiğin kadınlar yok. Kendine gel."

Ağabeyim hiçbirşey demeden giderken diğer Militantlılarda onun peşinden gitti haliyle. Ana lobide yanlız kaldığım zaman odama gitmek istedim. Uyumak.

Ellerimi bel boşluğumdan indirdim. Arkamı döndüğüm zaman doktoru gördüm. Aptal doktor. "Zorla katılıyorsun değil mi?" "Yaşamak için evet." Doktorun yanından geçerek merdivenlere yöneldim. "Dikkat et ölme." Durduğum yerde güzel bir kahkaha attım. "Beni kurtarırsın, değil mi doktor?" Ona baktığım zaman o suratsız yüzüyle bana bakıyordu. "O kadar emin olma."

Tekrar önüme dönüp yukarıya çıkarken karşımdan Kuina iniyordu. Tebessüm ettim ve yukarıya çıktım.

Odamın önüne geldiğim zaman derin bir nefes alarak girdim içeriye. Odamın kapısını kapattım ve giyeceğim giysileri yatağımın üzerinden aldım.
Nike,
Nike,
Nike ve Nike.

Bilirsiniz ya, naylon gibi eşofman ve ceketin içine beyaz crop giyerler. Bide ayakkabıyı giysilerin rengi ile tamamlarlar. Giydiğim giysiler öyleydi.

Sahil kuralları mayo gerektirir ama ben oyunlardayken insanlar arasında mayo falan giyemem. O kadarda değil.Herkes benim harika vücuduma bakarken ölürler falan. Üstüme günah alamam. Zaten çok.

Saatin gece olmasına az kaldı. Biraz daha bekleyebilirim.

Herkes ana lobide şapkacıyı bekliyordu. Ben onların arasında olmak yerine militantların arasındaydım.
Olmam gereken yerde.

Şapkacı konuşma yapacağı yere giderken arkadan onu izliyordum. Dediklerini dinlemiyordum. Çünkü her zaman aynı şeyleri söylerdi.

Herles heyecanla oyunlara giderken ben ağabeyimi takip ettim. Aynı oyundayız, nadiren olurdu bu.

Sadece ağabeyim ile değil, doktor ile de aynı oyundaymışım. Vay be.

Son olarak iki kişi daha gelip telefonlarını aldı. Ve oyunun başlamak üzere olduğu yazdı telefonda. Telefonu cebime koydum.
Oyun belli.
Elim sende.
Başladığını söylediği zaman yapacağım şey basitti.

Doktor gibi en üstte çıkıp herkesin ölümünü izlemek yerine veya her kapıyı denerken ölmek yerine benim hedefim ebeyi öldürmekti.
Aslında en üst kata çıkmalıyım.. çünkü ebenin nereden geleceğini bilmiyorum.

Ağabeyimden ayrılmadan en üst kata çıktık. Gözlerim doktorun gözleri ile buluşunca elini kaldırdı ve el salladı. Sana da merhaba doktor.

Ağabeyimin gittiği yerin aksine, doktorun çapraz olduğu köşeye geçtim. Ebeyi gördüğüm anda öldürecek ve herkesin kazanmasına yardım ederek insanlığın harikası olduğumu kanıtlayacağım.

Militantlı -ChishiyaxReader-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin