Episode 2.

354 28 9
                                    

Oyundan kazanılan kartı aldım ve oyun binasından çıktım. Kartı cebime koyup ağabeyimi bekledim.

Ağabeyim gelirken fark ettim.. mükemmel bir yaraya sahip olmuş! Harika..

"Yeni yara kilidi açmışsın." Arabaya ilerlerken elini omuzuma attı ve yürümeye devam etti. "Güzel mi?" Kafamı kaldırıp ona baktım. "Sexy." Güldü. "Desene çok kişinin canını yakacağım." "Kardeşin olmasaydım sana yapışırdım." Kahkaha attı. "Komiksin." "Biliyorum."

Arabaya bindiğimizde, ağabeyimin yanında olan kişi.. adı neydi be.. aman neyse.
Onun olmadığını fark ettim. "Şu yanında ki çocuk nerede? Öldü mü yoksa?" Ağabeyim kafasını salladı. Arabayı çalıştıracaktı ama sonra doktorun henüz gelmediğini fark etti. Arkamı döndüm ve cool doktor beyin ağır ağır geldiğini fark ettim. "Hızlı olsana!" Camdan kafamı çıkardım ve ona bağırdım. Doktor hiç tepki vermeden geldi ve arabaya bindi. "Hızlı mıydım?"

"Dede gibisin. Mıy mıy mıy." Boş gözlerle bana baktı ve önüne döndü. Ağabeyim arabayı çalıştırdı ve pırrr.
Sahile gidiyoruz.

♠♠♠

Sahile gelir gelmez seke seke şapkacının yanına gittim. "Takeru!" Odasının kapısını açar açmaz adını haykırdım. "Ah, Yoshiko. Kazandınız, öyle değil mi?" Güldüm ve cebimde ki kartı çıkardım. Kanıtlarcasına havaya kaldırdım. "Kaybedemezdik zaten. İşte buyur." Takeru'nun yanına giderken kartı ona uzattım. Narin bir şekilde kartı ellerimden aldı ve gülümseyerek yaklaştı. "Çok teşekkürler Yoshiko."
"Lütfen. Sadece Shibi" Güldü. "Ah unuttum. Takma adını daha çok seviyordun değil mi?" Kafamı salladım.

"Pekala Shibi, Şimdi çıkabilirsin." Kafamı salladım ve odasından çıkıp kapıyı kapattım. Odama giderken Kuina ile karşılaştım. Tatlı, minik, transçık.

"Oh, naber baby boy. Yaşadığına göre oyununu kazanmışsın." Kuina istemsiz bir şekilde güldü. "Evet, Yoshiko. Kazandım." Yüzümde ki alaycı sırıtış sinirli yüze dönmesi tek kelimeye bakardı. Kaşlarımı hafifçe çattım ve Kuina'nın gözlerine baktım. Ardından normal yüz ifademi takındım. "Yaşadığına sevindim. Sana çok ihtiyacımız var."

Kuina 'hı öylemi' bakışları attı. Alaycı bir tavırla. Bende aynı alaycı yüz ifadesi ile ona baktım. Ardından yollarımızı ayırmak durumunda kaldık. "Görüşürüz, baby boy." "Görüşürüz, Yoshiko."

Odama girer girmez uyumak istedim lakin üstüm başım kan içindeyken uyuyamazdım. Önce sıcak bir duş almalıydım.

Lanet olasıca kaynar bir duşun ardından tekrar odama geldim ve üzerimi değiştirdim. Mayo giymedim lakin her an bir toplantı olabilir diye Ann gibi, şort ve kısa t-shirt -crop- giydim.

Yatağıma uzandım ve ıslak saçlarımı geriye savurdum. Ellerimi iki yana açtım ve tavana baktım. Odadaki loş ışık uykumu getiriyor..
Uyumak üzereyim.

O uykunun üzerinden tamı tamına 4 gün geçti. Sadece uyumadım tabi. Bu dört gün içerisinde oyuna katılmadım çünkü vizem var. Neden aptal gibi katılayım ki?

Akşam olmuştu ve benim yine uykum gelmişti. Kendimi tekrar yatağa attım ama bu sefer gözünü kapatmam ile kapının şafak operasyonu misali açılması bir oldu. Aniden kaltım ve militantlılara baktım.

"Bir sorun mu var?" Ellerim ile saçlarımı düzeltirken Niragi öne atılıp konuştu."Toplantı var." "Bunu haber vermeye 8 kişi olarak mı geliyorsunuz?" "Evet."

Gözlerimi devirdim ve odamın kapısına kadar gittim. "Neden bir toplantı yapıyoruz?" Niragi arkamdan gelirken konuşmaya devam etti. "Yürü de gör." Silahını sırtıma dayarken nedense korktum. Benimle ilgili birşey olamaz.. değil mi!?

Toplantı yapılacak odaya girer girmez anladım. Oyunda ki çocuk.

Ağabeyimin oturacağı sandalyenin hemen arkasında durdum, ellerimi arkaya koydum. Tıpkı bir asker gibi.
Ağabeyim sandalyesine oturdu ve şapkacı konuşmaya başladı..
Onun konuşmaları umurumda değil. Konu ben değilsem dinlemeye ne gerek var?

Ne konuştuğunu dinlemedim ama bir ara sinirimi bozan birşey oldu. Şapkacı vizesinin yakın zamanda dolacağını ve bir oyuna girmesi gerektiğini söyledi. Ve Mira ona cevap olarak kupa oyunlarını yani manipüle oyunlarını önerdi. Ardından Arısu isimli cesur çocuğun sinirini bozacak cisimde, 'seninde arkadaşların böyle ölmüştü sen bilirsin' tarzı şeyler beyan etti. Aptal kadın.

Ben şahsen kimse adına asla üzülmem. Asla.
Lakin o an Arısu için kalbim kırıldı. Onun yerinde olsaydım Mira'nın o yamuk saçlarını cart diye yırtardım. Ama Arısu böyle biri değil gibi gözüküyor.
Arısu diyorum ama, o benim için hâlâ 'cesur çocuk'.

Havuz bölgesinde Arısu'yu arıyordum, konuşmak için. Onu bir kızın yanında gördüm büyük ihtimal arladaşıydı. Yada flörtü.
Dağcının kızı ve cesur çocuğun yanına gittim ve dağcının kızının yanına oturdum.

"Konuşmanızı mı böldüm?" Dağcının kızı başını olumsuz anlamda salladığı zaman rahatlıkla konuştum. "Pekala, sana bir şey sormak istiyorum cesur çocuk.. O zaman, yani Mira sana laf attığı zaman.. onu öldürmek istedin mi?" Cesur çocuk bana anlamayan gözlerle bakınca sorumu tekrar sordum.

"Kupa oyunu ile ilgili konuşan kız, Mira. Sana laf attığı zaman öldürmek istedin mi?" Cesur çocuk başını eğdi ve biraz durdu. "Sanırım.." dedi ve durdu. "İstedin. Pekala, konuşmanıza devam edebilirsiniz."

Ayağa kalktım ve gideceğim sırada cesur çocuk tekrar konuştu. "İstemedim." Nasıl ya? Cidden mi? Birisi size laf söyleyince öldürmek istemez misiniz?
Ben isterdim.
Yapardım da.

Ağır ağır arkamı döndüm. Cesur çocuk kafasını kaldırdı ve ayağa kalktı. Yanıma geldi ve tekrar etti. "İstemezdim. Zaten niye istiyeyim ki?" Şimdi de bumu bana laf atıyor?

"Hey, hey! Müziği kapatın!" Diğer taraftan duyduğum militantlı sesleri müziğin kapanmasına ve herkesin sus pus oraya dönmesine sebep olmuştu. Cesur çocukta oraya döndü. Lakin ben ona bakmaya devam ediyordum. Militantlıların iyice yanımıza yaklaştığını görünce önce bakışlarım sonra kafam ardından bütün vücudum onlara döndü. "Sen." Dedi Niragi, dağcının kızına bakarken. Kızın kolundan tuttu ve ayağa kaldırdı. Cesur çocuk onu engellemeye çalışınca Niragi onu ittirdi ve kızı zorlamaya devam etti.

"Anlamıyor musun?! Patron bu güzelliğin tadına bakmak istiyor!" Tadına bakmak mı?
Ağabeyim?
Siktir lan.

"Kim lan senin patronun?" Dedim, sanki patronu ağabeyim değilmiş gibi. Niragi arkasında ki ağabeyime baktı gülerek. Ağabeyime döndüm. "Kimseye böyle yaklaşmazdın.. İyi insan görünce biryerlerin mi şişti?" 'Biryerlerin' vurgusunda ki o yeri herkesin anladığına emindim.

Ağabeyim bir adım öne çıkıp konuşacağı sırada Niragi ona engel oldu. "Sen ne karışıyon çıtırık? Sen de mi yenilmek istiyorsun."Niragi'nin eli altıma giydiğim mayonun iplerine gittiği zaman damarlarımda ki sıcak kanları hissettim. Hâlâ kızı zorlayan Niragi'nin, zorla kızı tuttuğu elini tuttum ve sıktım. Acı ile sızlandığı sırada az önce bana dediği şeyleri söylediği gibi, alayla konuştum.

"Ne oldu çıtırık? Yediler mi seni?"

O an şapkacı gelip dağcının kızını yenilmekten kurtarmış bulundu. Gece yarısı olduğu zaman odama çıktım. Yatağa güzelce uzandım.
Ve karanlık ekranın rüyalarına bıraktım kendimi.

Militantlı -ChishiyaxReader-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin