Sabah uyandığımda hâlâ amcam yoktu. Korkmuştum açıkcası. Bunu kral'a söylemek için saraya gitmem gerekiyordu. Üstümü değiştirip saraya doğru yürümeye başladım. Saraya girdiğim gibi Harrow'u gördüm. Koşarak sıkıca sarıldım. Sarıldıktan sonra;
-Kral'ı nerde bulabilirim Harrow?
-Gel ben seni götüreyim.
Tek eliyle belimi tutmaya başladı. Ahh cidden tam onun elleri içindi tamdı. Vücudum tam onun içindi. Onun altında olmak mhh... o kadar derinlere dalmıştım ki;
-Astrid?
-Haa, geldik mi?
Harrow gülmeye başladı.
-Geldik geldik.
Ona karşılık olarak bende güldüm. Güldükten sonra saniyeler içinde bakışmamız bir oldu. İkimizde derince gözlerimizin içine bakıyorduk. Onu öpmek istiyordum. O dudakları gel beni öp diyordu adeta. Uzun bir sessizlikten sonra boğazımı temizleyip;
-Teşekkürler Prensim.
diyip önünde eğildim.
-Rica ederim Astrid.
Harrow askerlere girebilir işaretini yaptıktan sonra kapıyı açtılar. İçeri girip Kralın önünde eğildim.
-Kral'ım sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim fakat mühim bir durum var. Amcam dünden beri kayıp. Endişelenmeye başladım. Eğer sizin için uygunsa amcamı aramaları için askerlerinizi gönderebilir misiniz?
-Ahh güzel kızım, amcan dünden beri burada. Amcan dün barda biraz fazla içmiş askerler evini bilmediği için buraya getirmişler.
-Ahh Tanrıma Şükürler olsunn!
-Kızım aklıma gelmişken seninle bir şey konuşmak istiyorum.
-Buyrun kralım.
-Geçenlerde Harrow söyledi, Sen küçüklüğünden beri kılıç eğitimi almak istiyormuşsun fakat söylemeye utanıyormuşsun, eğer hala istiyorsan sana öğretebilirler.
-Siz ciddi misiniz!? Çok isterimmm!
Kral parmağıyla bir askere işaret etti. Askerler kapıyı açtılar.
-Bundan sonra Harrow senin hocandır.
Harrow'a baktım ve mutlu olmuşa benziyordu. Şimdi daha kötü oldu! Günümün yarısından fazlası onunla olucaktım! Ama belki onunla daha yakın olurum. Odadan çıktık ve bahçeye indik. Harrow bana tahta bir kılıç verdi ve arkama geçti. Omuzlarımın duruşunu düzeltti ve bi anda elimin üst tarafını tuttu. Yüzümün pancara döndüğüne yemin edebilirdim. Ah gine akmıştı lanet şey! Öğlene kadar bana kılıç kullanmayı öğretmişti, eğlenceli geçmişti. Amcam bir yere oturup bizi izlemişti öğlene kadar. Harrow ile sohbet ederken, Harrow'un en yakın arkadaşı bi benimde yakın arkadaşım olan Viren'i gördüm. Uzun zamandır görmüyordum. Yerimden kalkıp ona doğru koştum. Ona sarıldığım gibi o da karşılık verdi ve sonra benim belimden tutup etrafında döndürdü. Elbisem havada uçuşuyordu.
- Çok tatlı değiller mi?
-Hayır, yani evet çok tatlılar Jason amca.
-Niye böyle bakışlar atıyorsun kıskandın mı yoksa?
-Ne alakası var Jason amca ya! (sertçe yutkunarak)Onlar birbirleri için yaratılmışlar.
-Değil mi?
Harrow bir şey söyleyecekken sustu. Viren elini belime koydu ve masaya doğru yürüdük. Biraz sohbet ettikten sonra amcam gitti. Biz biraz daha sohbet ettik ve Harrow beni evime bırakmak için saraydan çıktı. Yolda yürürken bana soğuk davranıyordu. Bi anda;
-Çok yakışıyorsunuz, birbirleriniz için yaratılmışsınız.
-Ne?
-Virenle diyorum, çok yakışı-
-Ne saçmalıyorsun Harrow ya!
-Amcan da bunu söylüyor yakıştığınızı ve ayrıca Viren senden hoşlanıyor farkında değil misin? Sana bugün yaptığı haraketleri görmedin mi!? "Belinden" Tutup seni etrafında çevirdi, "Belinden" tuttu, ağzının içine giriyordu bugün farkında değil misin?!
-Saydığın şeylerde haklısın fakat sende "Belimden" tuttun Harrow şimdi sen bana aşık mısın?!
İkimizde bu son lafımın üstüne durmuştuk. Harrow sinirli olan gözlerime bakıyordu. Harrow üstüme doğru yürümeye başlamıştı ben ise geriye doğru gidiyordum. Beni evin ahşap duvarla kendi arasına almıştı.
-Belki de öyleyimdir.
diyip boynuma yönelmişti. Boynumu sertçe öpüyordu. Kısık seslerle inliyordum. Boynumu emmesi benim ıslanmama neden oluyordu. Onun ismini inlemem için bir yeri acayip fazla emmişti. "H...Harrow" dediğimde dudağıma yöneldi. Deliler gibi öpüşüyorduk. Yıllardır istediğim şey gerçekleşiyordu. Beni kucağına aldı ve hemen evime götürdü. Yoldakiler anlamasın diye bayılmış numarası yapıyordum. Eve geldiğimizde gine amcam yoktu. Bara gitmiş olmalıydı. Bunu fırsat bilen Harrow hâlâ onun kucağındayken koltuğa oturdu ve bacaklarımı birbirimden ayırıp yan taraflara koydu kendini düzeltmek için yaptığı hoplama ile erkekliği kızlığıma gelmişti. İstemeyerek yüksek bir sesle inledim. Üstümü çıkarmıştı. Üstümde sadece sütyenim ve külodum vardı. SOnunda sadece Boxerı vardı.Beni inletmek için elinden geleni yapıyordu. Saraydaki Harrow'un alakası yoktu, azdığı zaman bu kadar aç olduğunu bilmiyordum. Boxerına baktığında erkekliğinin şiştiğini anlayabiliyordun. Benim külodum ise sırılsıklam olmuştu. Kapının çalması ile hemen üstümü giydim Harrow'da giydi. Kapıyı açtığım gibi donakaldım.
-HARROW VE AMCA!?
Bir dakika içerdeki Harrow kim!? Harrow denen kişi boynundaki morluk ile benim arkama geldi hissediyordum. Harrow şok içerisinde arkamdaki adama bakıyordu ve;
-Viren senin ne işin var burda ve o boynundaki morlukta neyin nesi?!
Viren mi! Kendini kara büyü ile Harrow'a çevirmiş şerefsiz! Sertçe yutkunarak yalan söylemek zorunda kaldım.
-Şey Viren benim erkek arkadaşım.
-Belli oluyor Astrid görebiliyorum kör değilim!
Çok sert davranıyordu. Viren;
-İzninle Leydim ben gideyim.
Tek elimi alıp öpmüştü. O gittikten sonra elimi hemen suyla yıkadım ve hemen o pisliğin şeylerinden kurtulmak için duşa girdim. Duşa girdiğim gibi hemen yatağa girdim. Yatakta sessizce ağlamaya başladım. En azından beni becermeye kalmadı! Onun yüzünden Harrowla çok zor sevgili olucam... Sinirden yatağa vuruyordum. Yastıkları yere atıyordum. Hatta en sevdiğim aynayı bile yere atmıştım. Yatakta daha kuvvetli ağlamaya başladım. Ağlarken uyuya kaldım.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bu bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdirr yazmayı unutmayınn😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Ellerimin İçinde~
FantascienzaAmcasıyla yaşayan, Prens'e aşık olup asla vazgeçmeyen bir genç kızın hikayesi. ~CİNSELLİK İÇERMEKTEDİR~