Sıcak bir yaz günü... Sıcacık bir ev... Sıcacık bir yatak...
Güne cıvıl cıvıl kuş sesleri,mis gibi anne böreği kokularıyla uyanmak kadar muhteşem bir şey var mı ? Bunca yıl kendimi zengin ve meşgul biri gibi hissetmek için boşuna sabahları o mis gibi taze sıkılmış portakal suyundan bir yudum alıp çıktım evden. Selam olsun o günlere. Ne kadar salakmışım meğer. Hayır, sanki arkamdan kovalayan var ! Otur masaya, ye annenin mis gibi böreklerini , poğaçalarını... Bok vardı da erkenden gidiyordum işe, hem de aç karnın kıvranarak , öğle yemeği saatinin gelmesini Cuma son dersi bekleyen öğrenci gibi bekleyerek. Ruhum fakir bir kere neyine senin !
5 yıl boyunca en ufak bir zam, terfi alabilmek için patronun gözüne girme çabalarımın sonucu, kendisi sağ olsun bana hiç beklemediğim bir hediye vermişti;işsizlik! Evet, bir de üstüne 2 katını almam gereken bir tazminat. Neymiş, yok şirket borçluymuş, yok ekonomik kriz varmış, yok evliler kalacak bekarlar işten çıkarılacakmış. Neden ? Çünkü onlar evli. Ben değilim. Evrendeki tek problem bu. Annem, babam ve patronum için elbette. Haram zıkkım olsun uğruna arkamda ağlayarak bıraktığım kahvaltılar, boğazında dizilsin, o 5 yılın sabah 9 akşam 5 mesai saatlerinin bütün saniyeleri o patron olacak herifin tek tek-
"Mahir!"
Hissetti. Vallahi de billahi de küfür edeceğimi hissetti kadın. 50 yaş üstü emekli terliklerimi giymeyi es geçerek yatağımı düzeltip banyoya girdim. Annem bir kez daha çığırmadan 3 dakikam vardı. Son saniyelerde mutfağa koştum, annem ellerini beline koymuş, kaşlarını çatmış, ayaklarıma bakıyor. Eee ne demişler, doşt başa düşman ayağa...
"Günaydın sultanım." dedim sırıtarak . Tam masaya oturacaktım ki karnımda bir oklava belirdi. Yine ne yapmıştım evlenmemek dışında ?
"Ne oldu anne?"
"Elinin körü oldu Mahir. Terliklerin nerede Mahir? O ayaklar neden çıplak Mahir ? Mazallah ayaktan soğuk alırsın falan ileride çocuğun olmaz evladım. Ay allah korusun, kırk kere bin kere tövbeeee."
Sevimli suratının altında yatan terlikli cadıya gözlerimi kısarak, anneme sırıtarak baktım. Odama geri dönüp kafama herhangi bir cisim yememek için terliklerimi giyip mutfağa geri döndüm. Hayır, bu annelerin terliklerle ne derdi var bir bilsem !? Tek bana yapsa garezi var derim ama yok arkadaş. Eve gelen misafire 'Hoş geldiniz' den önce 'Terlik veriyim mi terlik ?' diyen bir kadından ne bekliyorum ki ?
Masadaki her zamanki yerimi aldım. Babam yine gazetesini okuyor, hükümetleri karşılaştırıyordu.
"Günaydın baba."
"Günaydın tohumluk bostan hıyarı."
Sakin ol, sakin ol, sakin ol... Baban o senin. 4 aydır aynı şeyleri duyuyorsun. Kahvaltıma geri göndüm.
"Ayıp Zafer ayıp, oğlun o senin. Deme öyle."
"Yalan mı ? 30 yaşına geldi Cavidan, 30. Ben onun yaşındayken boyum kadar oğlum vardı."
O oğlu benim ama sanırım bunun farkında değil henüz. 5 yaşındayken babam kadar mıydım bilmiyorum ama yaşıtlarımdan uzun olduğum kesin- falan değildi. Lise sonda birden atak yapıp 190 'lık boyuma ulaşmıştım.
"Biliyorum baba ben de oradaydım." dedim, ağzıma peynir tıkıştırarak.
"Nereden biliyordun ula?"
Derin bir nefes alıp lokmamı yuttum.
"Tek oğlun benim ya hani..."
"He bildum oni, tohumluk olan.
Babam kızdığı zaman Karadeniz şivesiyle konuşurdu. Arkanızdan söveceğime yüzünüze söveyim, anlamasanız da olur derdi. Ama unuttuğu bir nokta daha var, o Karadenizli olunca otomatikmen biz de oluyorduk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANA KUZUSU
ChickLitSon Bekar Serisi 'nin ilk kitabı ; ANA KUZUSU Bir anne ; tek amacı artık 30 yaşına gelmiş olan oğlunu evlendirip torun sahibi olmak. Bir adam ; tek dileği 12 senedir aşık olduğu kadınla evlenebilmek. Bir kadın ; tek umudu son nefesini gizliden sevdi...