Nikah Masasına Oturmuşuz Meğer

94 3 0
                                    

Gürültü çok fazla. Biri çılgın gibi bateri çalıyor, adamın biri böğürüyor. Yazık, kim bilir ne işkence yapıyorlar. Bu sefer kuş cıvıltıları yok. Ve işkence dolu ses giderek yükseliyor.

Kahvaltı kokusu arıyor burnum, ama onun yerine daha enfes, daha yenilesi bir koku var. Vanilya ? Isırılası tarzda bir vanilya ?

Her şeyi geçtim de ben ne zamandan beri sallanan yatak kullanıyorum ? Yoksa... yeğenim mi geldi !?

Hızla gözlerimi açıp soluma dönüp yeğe-

O ne be ?

Ne o be ?

Be ne o ?

Ben... Allah'ım sana geliyorum.

Yok yine annem bana saçma sapan otlarından içirdi, rüya görüyorum. Ah anne ah. Gülüp geri yatıyorum. Hayatımda gördüğüm ve görebileceğim en güzel rüya bu. Bir dakikaya yakın bekliyorum. Eee, uyumadım. Vanilya kokusu da duruyor...

Gözlerimi tekrar açıp odaya göz atıyorum. E burası benim odam değil. Soluma yavaşça dönüyorum. Yanım boş. Demiştim, rüyaymış. Rüyaysa, ben neredeyim ? Kafam kaynıyor yahu.

Yastığı arkama alarak yatakta oturdum. Kıyafetlerimle uyumuşum , annem beni böyle göre keser vallahi. Yataktan kalkıp pencereye ilerledim. Manzara İstanbul, şükürler olsun en azından şehirden çıkmamışım. Hangover mı oldum ne oldum ben ya ? Anne oğlunu kötü yola düşürdüler anne ! Ulan hep Levent yüzünden. Kusana kadar içersen böyle olur tabii.

Kapı sesi miydi o ? Arkadaş ne oluyor ya ? Arkamı döndüm ve-

O kadın.

"Aman Allahım." dedim fısıltıyla. Masmavi gözlerini kocaman açmış, bir elinde telefonu, diğer elinde kırmızı küçük bir defter, donup kalmış. Ağzı açık ama nefes aldığını pek sanmıyorum.

Bir zamanlar 'Allahım artık kavuştur bizi, yanımda alsın tüm nefeslerini.' diyordum. Allah sonunda dileğimi yerine getirdi sanırım.

Yavaş adımlarla gözlerine bakarak ona doğru ilerledim. Yaklaştığımda nefes alma belirtisi gösterdi! Şükürler olsun Allahım!

"Şükürler olsun." dedim sevinçle.

Uzaylı görmüş gibi baktı bana, sonra kaşlarını çatıp telefon olan kolunu ne yapıyor o- Ah!

"Ne yapıyorsun be !?"

Kafamı yarıp geçmişti telefon yemin ederim. Şanslıyım ki 3310 değildi.

"Bu ne demek!?"

A, konuşabiliyormuş.

"Sen konuşabiliyor musun?" dedim saçma sapan bir şekilde. Saatlerce yaptığımız grup toplantısında bile en fazla 2-3 cümle kurardı. O da bazen. Gözleri sabit bir noktaya bakar, bütün gün öylece dururdu. Bedeni bizimle, ruhu transtaydı her zaman.

"Telefon beynini zedeledi galiba saçmalamaya başladın."dedi , pürüzsüz ama öfkeli bir sesle. Yemin ederim hayatındaki en uzun cümleyi kurmuştu.

"Nefes alıyorsun di mi? Kesin yani?"

Abi şimdi canlı olup olmadığını anlamam lazım. Normal şartlarda onun ve benim aynı ortamda yalnız kalmamız gibi bir durum söz konusu değil de. Özellikle yatak odasında.

Gözlerini havaya kaldırıp bir şeyler mırıldandı ve bana döndü.

"Mahir manyak mısın nesin ? Ne bu ne !?"

Elindeki kırmızı defteri fırlattı, ama bu sefer havada kaptım.

"Evlilik cüzdanı yazıyor...." dedim fısıltıyla. Nefesim durmuş, kalbim atmıyordu. Evlenmiş miydi ?

ANA KUZUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin