Oturmuş hala o çocuğu düşünüyorum. Göreli iki gün oldu ama gözlerimi her kapattığımda bana gülüşü ve göz kırpışı geliyor. Amaninnnn ne yapıyorsun Elçin kendine gel! Aklımdaki çatışmayı görünce kıkırdadım.
"Kız noluyor deliriyor musun? Kendi kendine gülüyosun." Annem kendi kendime güldüğümü görmüştü. Aldık mı gene başa belayı.
"Ne gülmesi yaaa" bende inandım der gibi göz devirdi" Kız yarım saattir kendi kendine gülüyorsun. Ohoooo Sen farkında değilsin." Ne desem de toplasam şimdi? Offf offf gene sıçtık.
"Sena bişey yazdı ona gülüyorum" geçiştirmeye çalışıyordum çünkü tek kaçış planım buydu." Elinde telefon değil kupa vardı ama sen bilirsin abla" cümleyi kuran sinir ve bir o kadar da beynine oksijen gitmeyen kardeşime baktım. Ölümcül bakışlar attığım sırada annem konuşmaya başladı " Elçin kıza hiç öyle bakma. Kız haklı elinde bı kupa kahve vardı. Telefondan gelen mesajları kupadaki kahveden mi öğreniyorsun benim akıllı kızım." Sanırım bu sefer göz devirme rekorunu kırmış olabilirdim" Evet annikim delirmeye başladım ve istediğiniz şeyi duyduğunuzu umut ediyorum. İzninizle aşağıya dedemin yanına inmek istiyorum."
Tam ayaklanmışken ananem beni durdurdu " Torunlarıma sürprizim vardı hatırladığım iyi oldu. Aşağıya ineyim demesen aklıma gelmezdi. Dur geliyorum hemen." Anlamayarak anneme baktığımda o da ellerini bilmiyorum der gibi yapmıştı.
Beş on dakika sonra ananem elinde şalvarlarla döndü " Kızlarıma şalvar diktirdim buralarda giyersiniz diye." Annem gülmeye başlayınca Berfinle göz göze gelmiştik.
"Çok güzel düşünmüşsün anneciğim. Berfin ve Elçinime çok yakışacağına eminim. Hadi kızlar alın ananenizin elinden şalvarları da giyip gelin de görelim." Bizde gidip ananemin elinden şalvarlarımızı aldık. Önce Berfin sonra da ben giymiştim. Ne kadar rahatmış bu böyle.
Berfin'e bakınca gülmeye başladım o da bana bakıp gülüyordu. İçeriye birbirimizi itekleyerek girmiştik ama ne girme. En sonunda kapıdan Berfin'i ittirdiğimde içeriye öyle bir daldı ki az daha anneme yapışıyordu. " Kızlar napıyosunuz çocuk musunuz siz ya? Bende kocaman kızlarım var diye seviniyorum bide." Annemin klâsik laflarıyla gülerek göz devirdim.
Ananem annemin sitemlerini duymamazlıktan gelmişti. "Çok yakışmış ikinize de kuzularım benim. Güle güle giyin." Ne yalan söyleyeyim üstümdeki dar tişörtüm ile güzel duruyor gibiydi. Şalvarın üstündeki küçük toz pembe çiçekler vardı ve ananemin tabiri ile çıtıpıtı duruyordu. Hanım hanımcık moduna girivemiştik gari. Evet gene keçileri kaçırıyorum sanırım..
Babam da içeri girdi ve bizi süzmeye başladı. Birden gözü anneme kaydı ve birbirlerine gülümsüyorlardı. Bir şalvar giydik diye ağlamadıkları kalmıştı. Biraz daha burada kalırsam onlar yerine ben ağlayacaktım. " Artık tam köylü kızına benzediğime göre ben iniyorum aşağıya." Heh bi Babam eksik kalmıştı " sanki hala bir şeyler eksik gibi ne dersiniz hanımlar. " Annem gülerek ayağa kalktı " Bekle tam köylü kızı yapacağım seni. Hemen geliyorum"
İki dakika sonra Annem elinde yazma ve yelekle geri dönmüştü aramıza. "Al bakalım bunu başına tak. Bunu da giy o zaman tam köylü kızı olursun." Kıkırdayarak babamın yanına gitti bende elimdeki yazmayı kenara koydum. Önce yeleği giydim fakat yazmayı nasıl takacağımı bilmiyordum. "Gel kızım ben yazmayı takayım sana." Ananemin önüne geçip yere dizlerimi koydum. Ananem yazmanın bir ucunu alıp çaprazındaki ucuna birleştirdi ve yazma üçgen gibi oldu. Sonra kafamda yazmayı ortalayıp uçlarını arkadan geçirdi. Ayağa kalktığımda hepsi bana bakıyorlardı. Babam artık dayanamayıp gülmüştü " yaaa çok mu komik oldum." diye sitem ediyordum. "Hayır çok güzel oldun ilk göz ağrım benim. Şimdi dedenle koyunları gütmeye gidebilirsin." Gülümseyerek ananemlerin boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Gözüme tuhaf gelmişti ama bir yandan da içimde tuhaf bir mutluluk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİN
RomanceAkın'ın son cümlesi kalbime kor düşürmüştü. "Ben senin rüzgarının içinde olmayı istedim ama sen rüzgarında bir toz tanesi bile olmamı istememiştin..." Hayat iki hece tek kelime. Yani iki perde ve tek bir hak. Konusu, cümleleri ve kelimeleri ile bu...