J-hope annesinin ona verdiği ilaçlarla kendini daha iyi hissediyordu,ama kafası çok doluydu "Namjoon eğer konuşulanları duyduğumu biliyorsa ya aileme zarar gelirse" diye düşünmekten kafayı yemek üzereydi.
Ayaklanıp kapıya doğru ilerledi.—Oğlum nereye gidiyorsun.
—Biraz hava alıp geleceğim merak etme hemen dönerim.
—Tamam o zaman sıkı giyin yeni yeni iyileşiyorsun zaten, tekrar hasta olmanı istemem.
—Tamam anneciğim.Annesine el salladıktan sonra montunu giyip evden çıkmıştı. Yüzüne vuran soğuk rüzgarın etkisiyle içi titremişti, fermuarını iyice yukarı çekip iki sokak ötedeki parka doğru yürümeye başladı.
Sokağın girişinden dönecekken yolun ortasında oturan bir kedi gördü. Fotoğrafını çekmek için yanına geldiğinde kedinin aç olduğunu fark etti.
Fotoğrafını çektikten sonra,ona mama almaya,yakınlardaki markete gitmek için ayağa kalktı.
Tam o sırada yanından iki kişi koşarak geçmişti. Biri bağırarak küfür ediyordu ve arkasından o geçenki fabrikada gördüğü takım elbiseli Jungkook koşuyordu.Bu olayı umursamadan arkasını dönüp gidiyordu ki silah sesiyle yerinden sıçradı arkasına baktığında Jungkook yere düşmüştü. O şaşkınlıkla ne yapacağını bilemeyen J-hope hiç düşünmeden adamın olduğu yere hızla ilerledi.
Acı içinde yerde yatan Jungkook bir süre sonra bayılmıştı. Adam silahı J-hope'a doğrultmuştu.
—Sakin ol indir o silahı, adam ölecek bırak yardım edeyim.
—Seninde onlardan biri olmadığın ne malum.
—Onlar kim, ne diyorsun anlamıyorum bile?
—Mafya'nın adamlarından.
—Hayır, bak ben onları tanım-...'Konuşması yarıda kesilmişti'
—Doğru söylüyor o ne beni ne de adamlarımı tanıyor.
Namjoon silahını adama doğrultarak konuşmuştu. J-hope'un gözleri kocaman olmuştu.
—İndir silahı yoksa bu velet ölür.
—Yiyorsa öldür.Bunu duyan J-hope daha da şaşırarak Namjoon'a baktı.
—Ne saçmalıyorsun?
Namjoon ciddiliğini bozmadan tekrarladı."Yiyorsa öldür dedim."
Tam tetiğe basacaken o sırada kendine gelen Jungkook belindeki silahı çıkarıp ateş etti. J-hope hiç beklemediği anda patlayan silah sesine dayanamayıp bayılmıştı.
Vurulan adam yere düşünce Namjoon elindeki silahı uzağa fırlattı.
—Jungkook iyi misin?
—Sence.Gülmeye çalıştı, ama yarasından dolayı acı çekmişti.
Namjoon arabayı yakın bir yerde durdurmuştu.
İlk Jungkook'u belinden tutarak yavaşça arabaya bindirdikten sonra yerde baygın olan J-hope'u kucaklayıp arka koltuğa yatırmıştı. Adamı öylece yolun ortasında bırakamazdı onu da bagaja yerleştirerek öne binip arabayı çalıştırdı.—Nereye gidiyoruz?
—Hastaneye gidemeyiz benim eve gidiyoruz.Bir süre sessizlikten sonra J-Hope kendine gelmeye başlamıştı. Kimin vurulduğunu görmediği için hala şoktaydı. Yattığı yerden doğrulduğunda Namjoon'u görünce nedensizce bir iç çekti.
—Uyanmışsın.
Sadece boşluğa bakıyordu hiç birşey demeden.
Evin önüne gelmişlerdi bile. Hastaneye gittiklerini sanan J-hope "Yaralı olmasına rağmen eve mi getirdin."dedi."Ona birşey olmaz."diyerek Jungkook'a göz kırpmıştı.
—Ben gelmesem daha iyi.
—Hayır geleceksin sende iyi değilsin.
—Gerçekten birşeyim yok hem annem beni bekliyordur.
—Onu arayabilirsin.Namjoon kolunu tutmuştu. Bayıldığında kolunun üzerine düştüğü için tuttuğu kısım çok ağrımıştı.
—Ahh...
—Özür dilerim. İyi olmadığın için bizle gelmek zorundasın.
—Off tamam geliyorum.Zoraki arabadan indikten sonra Namjoon Jungkook'u arabadan indirdi.
Evin kapısını açarak içeri geçtiler.
"Kendi evindeymişsin gibi rahat olabilirsin."
J-hope etrafına hayran kalmış bir şekilde bakıyordu. İlk defa zengin birinin evine girmişti. Ne çok şatafatlı ne çok sadeydi bu yüzden aşırı beğenmişti.Namjoon Jungkook'u yatağa yatırdı ve ilk yardım kutusunu alarak başına geçti. Yarayı temizledi, kurşunu çıkardı ve dikti. Elinin yatkın olması J-hope'u etkilemişti.
Odadan çıkıp oturma odasına gelmişlerdi.
—Otur da koluna bakayım.
J-hope koltuğa geçmişti. Kıyafeti uzun kollu olduğu için kolunu acıdan sıyıramıyordu.
—Dur yardım edeyim.
Namjoon j-hope'un kıyafetini alttan tutup yukarı doğru sıyırarak çıkartmıştı.
J-hope biraz utanıp başka yerlere bakmaya başladı ve yüzü hafif kızarmıştı.
Bunu fark eden Namjoon gülümsemişti.
Morarmış olan koluna krem sürmeye başladı.—Acıyor mu?
—Biraz...Namjoon'un gözleri J-hope'un bedenine kaymıştı o kadar beyazdı ki kar kadar temiz bir beyazlığı vardı. J-hope göz temasından kaçınıyordu.
Bu onun hoşuna gitmişti.—Ben teşekkür ederim hem beni hem de arkadaşını kurtardığın için.
Gözleri en sonunda birleşmişti. Namjoon ona yaklaştı ve dudağına bir öpücük bıraktı. J-hope'un Kalbi yerinden fırlayacak kadar hızlı atıyordu. Onu öpmüştü. Bunu beklemiyordu. İlk defa bir erkek onu öpmüştü. Çok garip hissetmeye başlamıştı. Namjoon hakkında düşündüğü herşey aklından silinmişti bir anda...