5

1K 85 61
                                    

Doktor Jennie'nin kendini çok zorladığı için bayıldığını söylemiş ve bir sorun olmadığından bahsetmişti.

Bir sorun yok muydu?

Haklıydı. Bir sorun yoktu. Birden fazla sorunumuz vardı. Ve bu sorunların ilki Jennie'nin hiçbir şey hatırlamıyor oluşuydu. Kendini liseli bir ergen sanıyor olması da cabasıydı.

Ellerimle anlımı sıvazlayıp uzandığım yerden doğruldum. Uyuyamıyordum. Kafam çok karışıktı. Jennie'ye çok sinrilenmiştim ama hatırlamıyor oluşu onun suçu değildi.

Hera'ya bağırmıştı. O an gözümün önüne gelince ağlama isteğim arttı. Hera bir şeyleri anlayabilecek yaşa geldiğinden beri heyecanla annesinin uyanmasını istiyordu. Her ne kadar yanında olmaya çalışsam bile Jennie'nin yokluğunu iliklerine kadar hissettiğine emindim. Şimdi ise annesi uyanmış ve bağırıp onu tanımadığını söylemişti. Hera da bunun üzerine ona olan sevgimizi sorgulamıştı.

Yatakta üzerindeki hasta kıyafetleriyle uyuyan Jennie'ye bakıp iç geçirdim.

Şimdi ne yapmalıydım? Doktorlar bu hafıza kaybının geçici olduğunu söylüyordu. Hafıza kaybı geçici olsa bile bizim kayıp beş yılımız ne olacaktı?

Jennie komaya girdiğinde Hera yalnızca bir yaşındaydı. Şimdi ise aradan beş yıl geçmiş benim meleğim altı yaşına basmıştı.

Tek problemimizin geçen beş yıl olacağını düşünmüştüm ancak bu beş yıl yetmiyormuş gibi Jennie o lanet lise yıllarından sonrasını hatırlamıyordu.

Jennie'yle lisenin sonunda Üniversite sınavına günler kala tanışmıştık. Benimle tanıştığı zamanı da hatırlamıyordu. Şuan onun için sokaktaki bir yabancıdan farksızdım.

Biraz daha düşünürsem kafayı yiyeceğim için ayağa kalkıp odanın kapısına doğru ilerledim. Elimi kapının koluna uzatmış aşağıya indirecekken Jennie'nin sesini duydum. Sanırım sayıklıyordu.

Elimi kapının kolundan çekip yatağa doğru ilerledim. Yatağın yanında duran sandalyelerden birine oturup ne dediğini anlamaya çalıştım.

'Sonraki sınavda düzelteceğim. Söz veriyorum..'

'Lütfen, baba..'

Rüyasında babasını mı görüyordu?

Ahh, tabi bir de bu vardı. Jennie babasının öldüğünü de hatırlamıyordu.

Üstüne üstlük annesi şuan başka birisiyle evliydi.

Babasını görmek isterse ne diyecektik? Yalan söylemek zorundaydık. Hafıza kaybı onu yeterince yoracaktı, bir de fazlasıyla bağlı olduğu babasının öldüğünü öğrenirse işler daha da karıştırdı. En iyisi saklamaktı. Onun iyiliği için yapacaktık bunu.

Aklıma o lanet adam gelince yumruklarımı sıktım.

Kang.

Jennie onu çok seviyordu lise yıllarında. O zamanlar henüz tanışmamıştık ama annesinin anlatımıyla baya bir bağlıymış çocukken babasına.

Hyuna ve Kang'ın evinin karşısına taşındığımızda Üniversite sınavına yaklaşık bir hafta vardı. Babalarımız ilk günden ikimizi karşılaştırıp rakip olmamızı sağlamıştı. Ama beni geçmek benim aksime Jennie'nin umrunda bile değildi. O yalnızca babası onu sevsin istemişti.

Jennie'nin o adama neden bu kadar değer verdiğini hiçbir zaman anlayamamıştım. Kontrolcü manyağın tekiydi. Jennie'yi istemediği şeylere zorlayıp durmuştu ve Jennie ona çok değer verdiği için susmuştu.

Üniversite tercihi yaptığımız zaman ise ondan beklenmeyecek bir hareket ile puanı benimkinden yüksek olmasına rağmen moda ve tasarım okumayı seçmişti.

mockingbird, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin