16

872 91 37
                                    

+65 oy

Elindeki kahve bardağını bana uzatan Roseanne'e teşekkür edip bacaklarımı iyice kendime çektim. Üstümdeki örtüyü düzelten Roseanne karşıma oturup derin bir nefes verdi. Hava siyah bulutlarla kaplı ve kasvet doluydu. Kötü hava içimdeki huzursuzlukla birleşince oraya çıkan tablo, hiç de umut verici değildi.

Uyandığım gibi yaptığım ilk şey Rosie'yi arayıp beni hastaneden almasını istemek olmuştu. Anılarım geri geldiğinde hiçbir şey beklediğim gibi olmamış, iyi hissemek yerine kendimi daha da çıkmaza girmiş gibi hissetmeye başlamıştım. Geçen beş yılda Hera bensiz büyümüştü ve ben hiçbir anında yanında olamamıştım. Komada kaldığım uzun süre boyunca kaçırdığım anlar içimde garip bir korku duygusu uyandırmış, istemsizce Taehyung'dan uzaklaşmak istemiş, yüzleşmekten korkmuştum. Korkumun nedeninin ne olduğunu bilmiyordum ve sadece kaçıp uzaklaşmak istiyordum. Hastaneden habersiz çıkıp Roseanne'in evine geldiğimde beni o odada görmediğine Taehyung'un nasıl hissedeceğini umursamamış, bencillik olduğunu bilsem dahi ondan kaçmıştım.

Kafam soru işaretleri ve yersiz endişelerle doluyken Taehyung dahil kimseyi görmeyi bırak, düşünmek bile istemiyordum çünkü bu sadece daha da kötü hissetmemi ve gerilmemi sağlıyordu.

'Ben demiştim demekten nefret ederim ama o aptalın iyi bir tercih olmadığını söylemiştim. Onun yerine benimle evlenmeliydin. O zaman ikimiz de mutlu olabilirdik.'

Gülmeye başladığımda o da bana eşlik etti. Onca şeye rağmen hala yanımda olduğu ve aradığım gibi koşarak beni almaya geldiği için ona minnettardım. Hiçbir şey sormamıştı, hafızamın geri gelip gelmediğini bile. Bir de üstüne yıllar geçmesine rağmen asla eskimeyen esprisini yapıp beni güldürmeye çalışıyordu. Burnumun ucunun yandığını hissettiğimde ona doğru uzanıp kollarımı beline sardım. Kıkırdayıp bana sıkıca sarıldığında gözlerimi kapattım. Saçlarımı yavaş yavaş okşamaya başladı.

'Sonunda Taehyung'dan daha iyi bir seçim olduğumu anladın. Geç olsun güç olmasın derler.'

Gülerek geri çekildiğimde yüzüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Arkama yaslanıp gri bulutları izlemeye daldım. Beynimdeki düşünceler dönüp dolaşıp Taehyung'a ulaşıyordu ve kendimi kötü hissediyordum. Hastaneden öylece ayrıldığım için kötü hissediyordum. Benim yüzümden hayal kırıklığına uğramış olma ihtimali yüzündendi belki de bu endişelerim. Derin bir nefes verip kafamı beni izlemekle meşgul olan Roseanne'e çevirdim. Bakışlarım onu bulduğunda donuk olan yüz ifadesi yumuşadı ve gülümsedi. Bir anda bedenimi ona doğru çevirip hevesle gülümsedim.

'Geçen beş yılda aşk hayatında bir gelişme oldu mu bari?'

Kafamın dağılması gerekiyordu ve bunun için gerekli olan en doğru konuyu açmıştım. Roseanne'nin aşk hayatı... biraz karışıktı.

Dudaklarını büzüp kafasını sağa sola salladı.

'Hayat yüzüme bir tek aşkta gülmüyor be Jen. Söylesene ben ilişki insanı değil miyim? Çok mu katlanılmaz biriyim, bu yüzden mi beni reddettin?'

'Seni reddettiğimde kendimi gerçekten çok kötü hissetmiştim Rosie.'

Kafasını sağa sola salladı.

'Seninle aramızda bir arkadaşlık hukuku var, üzülmen çok normaldi.'

Gülmemek için kendimi tutup çenemi koltuğa yasladım.

'Arkadaşlık hukuyla bir alakası yoktu, evden ayrılmamı istersin diye korktum.'

Omzuma vurup gülmeye başladığında gülümseyip kolumu kanepenin üstüne uzattım.

mockingbird, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin