"eee daha daha nasılsın?" Dedi jeongin. İkili beraber parktaki banklarda 5 dakikadır boş boş oturuyorlardı.
"Bir şey sormam lazım."
"Tabii ki seninle evlenirim seungmin EVET EVET EVET!"
"Jeongin cidden, önemli bi şey sormam gerek." Seungminin ses tonu sert olmaktan uzak, daha çok hüzünlü gelmişti jeonginin kulağına. Yüzündeki üzgün ifadeyle ekmek yiyen köpeğe benziyordu.
"Ha, tamam o zaman"
"Gerçekten seni kırıyor muyum? Yoksa makarasına mı böyle yapıyorsun?" Biraz daha sert olmaya çalışıyordu seungmin. Kendini bıraksa ağlayacak gibiydi.
"Yanii..." Jeongin yutkundu. Evet, gerçekten kırıldığı oluyordu ve bunları şakaya vuruyordu. Fakat karşısındaki çocuk aşırı üzgün göründüğü için bunu açık açık söylerse nefret ederdi kendinden.
"Jeongin bunun cevabını açık açık söylemezsen ne hissettiğini nasıl bilebilirim? En azından biraz tavırlarımı değiştirmeye çalışabilirim. Her seferinde şakaya vurduğun için ciddiye almıyordum ama artık merak ediyorum" Seungminin gözleri dolmuştu.
"Bazen" jeongin gözlerini kaçırdı, "Bazen kırılıyorum. Ama uzamasın diye şakaya vuruyorum."
Seungmin ayaklarını bankın üstüne koyup bacaklarını iyice kendine doğru çekti. "İsteyerek yapmıyorum özür dilerim."
"özür dilemene gerek yok seungmin, düşünmen yeter."
"bizimkilere yapınca bir şey demiyorlar diye düşünerek onlara davrandığım gibi davrandım. yeni tanıştığımız için bu kadar düşüncesiz olmamam lazımdı."
"seungmin" jeonginin sesi çok sert çıkmıştı. irkilen seungmin, çenesini dizlerine koyup yeri izlemeye başladı. "ben senin arkadaşın değilim. onlar senin arkadaşın. kusura bakma ama onu da düşünmen lazımdı. sert konuşmak istemiyorum ama, aramızda geçenlerin gayet farkındasın yeter artık salağa yatma. yoruldum artık. anladık tamam naz yapıyor buna da katlan bari jeongin dedim, onu da çekilmez hale getirme gözünü seviyim"
zaten gözleri dolan seungmin bu sözler karşısında sessizce ağlamaya başlamıştı. "özür dilerim... seni bu kadar sıktığımı fark edemedim." ağlamaktan sıraladığı kelimeler arasında burnunu çekiyordu. jeongin söylediklerinden pişmandı. bir anda patlamıştı kendini tutamamıştı. şimdi cidden kendinden nefret ediyordu.
iyi bok yedin bir kere de çenene sahip çık. gönlünü al şimdi çocuğun.
"asıl ben özür dilerim çok sert çıkıştım." bankta yana kayarak, bacaklarına sarılarak bir topa dönüşen seungmine sarıldı. artık hıçkırarak ağlıyordu. onu yanağından öptü jeongin.
"gidelim mi minnie?"
"hmhm" gözlerini ve yanaklarını silip kalktı banktan.
"Ne yapmak istersin, gitmek istediğin bi yer var mı?"
"canım kahve çekti" ufak bir hıçkırık ağzından kaçarken. artık ağlamıyordu ama kızarmış burnunu çekerken bıraktığı minik hıçkırıklar devam ediyordu.
"YA ÇOK TATLISIN BAYILCAM SİMDİ AAAAAAAAAA" jeongin bir anda bağırarak seungminin yüzünü mıncıklamaya başlamıştı. seungmin bu sefer onu itmek yerine kıkırdayarak aynısını ona yaptı.
"sana şöyle yapma demedim mi ya gel bak nasıl oluyormuş" kahkahaları sabah erken olmasına rağmen boş olan parkta yankılanıyordu.
biraz didişmenin ardından ikisi de ayaklanıp etrafta gezmeye başladılar. gözleri kahve içebilecekleri bir yer arıyordu. o sırada jeongin seungminin sevdiğini bildiği bir şarkı mırıldanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
game, seungin
Fanfictioncilgin_gamer09: adres versene götün yiyosa orospu cocu s2mle100leşen31: veriyorum lan gel maçı feedlediğin kadar sokim sana top//jeongin bottom//seungmin