"Sen bence çok ileri gitmeye başladın artık!" diye bağırdım artık.
"Şu Yusuf meselesini fazlasıyla abartıyorsun!" dedim. Güldü alayla. Şuan çok sinirliydi ve gözü hiçbir şey görmüyordu.
Bana doğru yaklaşmaya başladı ve duvarla arasına aldı. "Kıskanı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4. KALP SIZISI
"Anne!" diye bağırdım. Annem söylediklerime dayanamamış ve bayılmıştı. Göz yaşlarım içinde annemi yerden kaldırdık. Koltuğa uzanır hale getirmeleriyle, alt dudağımı ısırdım. "Kolonya!" dedim titreyen sesimle. Ceren koşarak kolonya getirmesiyle yüzümü sıvazladım. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum ve sildikçe yenileri geliyordu.
Annemin bileğine kolonya döktükten sonra ovaladım orayı. "Anne aç gözünü hadi." dedim ve saçlarını okşadım. Abim yanıma gelmiş ve tepemden öpmüştü. "Şşş, babama bir şey olmayacak. Annem de şimdi uyanır, ağlama sakın." diye fısıldadı. Ona döndürdüm bakışlarımı.
"Kolay değil abi. Korkuyorum," diye mırıldandım titreyen sesimle. Ağladıkça ağlayasım geliyordu. Ağlamaktan başka hiçbir şey elimden gelmiyordu. "İyiyim ben." dedi annem gözlerini aralayarak. "Hastaneye gidelim artık." dedi.
Yutkundum. "Anne sen kalsan burada? Biz gitsek hastaneye?" dedi abim. Orada daha fazla kalmak istemediğimden evden çıktım. Dışarıda sigara içen Emre abiyi görmemle yanına gittim. "Noldu?" diye sordu endişeyle. "B-babam kaza yapmış. Yanına götürür müsün beni?" diye sormamla şaşkına uğradı.
"Tabi ki götürürüm." dedi.
Başımı sallamamla arabaya binecektim ki, kolumdan tutarak durdurdu. "Ama ilk önce şu göz yaşlarını silelim." dedi ve avuç içini yanağıma yaslayarak göz yaşlarımı sildi, baş parmağıyla. Titrek bir nefes kaçtı dudaklarımın arasından. "Şşş, sakin ol. Baban iyi olacak." dedi göz kırparak.
"Sakin olamıyorum. Ona bir şey olursa yapamam ben!" dedim ve ağlamaya devam ettim. "Tamam ama güçlü durmak zorundasın. Baban böyle görürse çok üzülür." dedi. Başımı salladım. Haklıydı. Göz yaşlarımı silmesiyle arabaya bindik. Kapıyı kapatmamla dışarıyı izledim. "Su ister misin?" diye sordu.
"Yok." dedim. Hiç konuşasım yoktu. Bir an önce babamın yanına gitmek istiyordum. Hastanenin önünde inmemizle arabadan hızlıca inmiştim. Koşar adımlarla hastaneye girmemle girişteki kadının yanına ilerledim. "Fikret Aktürk, odası nerede?" diye sordum.
"Köşede solda." dedi. Başımı sallamamla koridora doğru koşmaya başladım. Köşeden döndükten sonra odayı buldum ve kapıyı tıklayıp, gireceğim sırada Emre abi durdurmuştu beni. "Sakin olur musun güzelim?" dedi.
"Olamam!" diye çığrıştım. Kaşları havalandı. Böyle pat diye yükselmemi beklemiyor gibiydi. "Tamam anlıyorum. Ama önce sakin ol," dedi ve elini belime yerleştirdi. "Olamam diyorum. Bundan ne anlıyorsun sen?" dememle sustu. Birden sarılmasıyla bedenim buz kesildi. Kokusu burnuma gelmesiyle mest olmuştum. Şaşkınlığımı kenara bırakıp yaptığım şey kollarımı boynuna dolamak olmuştu.